AK Parti'den Cumhuriyet gazetesine 100 bin liralık tazminat davası: “Atılan manşet en hafif tabiriyle itibar suikastıdır”
SON DAKİKA: AK Parti, Cumhuriyet gazetesinde yer alan ve AK Parti'yi skandal bir şekilde hedef alan manşeti nedeniyle "partinin kişilik ve saygınlığına saldırıda bulunduğu" gerekçesiyle Cumhuriyet gazetesine 100 bin liralık manevi tazminat davası açtı. AK Parti'den yapılan açıklamada Cumhuriyet'e sert bir dille tepki gösterilirken, "Konuya ilişkin net tavrını ortaya koymuş ve bugüne kadar çocuk hakları bağlamında birçok reforma imza atmışken AK Parti'yi, 'laiklik ilkesine aykırı hareket ederek ülkeyi karanlığa boğmakla' itham etmek, en hafif tabiriyle itibar suikastıdır." denildi. Diğer yandan Siyaset sahnesinden silinen 89 yaşındaki Hüsamettin Cindoruk, CHP'nin yayın organlarından Cumhuriyet'e verdiği röportajla gündemi meşgul ediyor. 28 Şubat dönemindeki kritik rolüyle ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun akıl hocası olarak bilinen Hüsamettin Cindoruk, 2023 seçimlerine ilişkin 'şeriat gelebilir' iması yaptı.
AK Parti'nin avukatları Muammer Cemaloğlu ve Burhanettin Sevencan'ın, Asliye Hukuk Mahkemesine verdiği davanın dilekçesinde, partinin, yasalara göre faaliyetlerini sürdüren siyasi bir teşekkül olduğu belirtildi.
CUMHURİYET'TEN SKANDAL MANŞET
Dilekçede, gazetenin 9 Aralık'taki sayısında yer verilen, 6 yaşındaki kız çocuğuna istismar iddiasına ilişkin haberde, "Mesnetsiz ve gerçek dışı iddialarla AK Parti'nin toplum nezdinde itibarının zedelenmek istendiği" ifade edildi.
"ÜLKEYİ KARANLIĞA BOĞMAKLA' İTHAM ETMEK, EN HAFİF TABİRİYLE İTİBAR SUİKASTIDIR"
Olayın gündeme geldiği ilk andan itibaren AK Parti yöneticileri ile hükümet mensuplarının gereken tepkiyi verdikleri belirtilen dilekçede, şunlar kaydedildi:
"Yargıya intikal eden konuda müvekkil parti adeta eylemin failiymiş gibi gösterilmeye çalışılarak, siyaseten yıpratılmak istenmektedir. Bu durum açıkça hukuka aykırıdır. Siyaset üstü, hassas bir mesele üzerinden atılan başlıkla olumsuz algı oluşturularak kamuoyu yönlendirilmek istenmiştir. Konuya ilişkin net tavrını ortaya koymuş ve bugüne kadar çocuk hakları bağlamında birçok reforma imza atmışken AK Parti'yi, 'laiklik ilkesine aykırı hareket ederek ülkeyi karanlığa boğmakla' itham etmek, en hafif tabiriyle itibar suikastıdır."
Düşünce, ifade ve basın özgürlüğünün ulusal ve uluslararası hukukta güvence altına alındığı hatırlatılan dilekçede, dava konusu haberin ifade ve basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceği öne sürüldü.
AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararları ile Yargıtay içtihatlarından örnekler verilen dilekçede, "Davalı tarafından haberde kullanılan ifadeler hiçbir şekilde haber alma, ifade ve düşünce özgürlüğü sınırları içerisinde olmayıp, açıkça kişilik hakkına tecavüz oluşturup manevi tazminat ödenmesini gerekli kılmaktadır. Davalı, Anayasa, Türk Medeni Kanunu ve uluslararası sözleşmelerce güvence altına alınan, kişinin maddi ve manevi değerlerinden oluşan toplum nezdindeki şeref ve haysiyetiyle saygınlığını korumaya yönelik hükümleri ihlal etmiştir." görüşüne yer verildi.
Partinin siyasi pozisyonu ve toplumdaki konumu gereği manevi değerlerinin açıkça zarar gördüğü savunulan dilekçede, partinin kişilik hakları ve saygınlığına saldırıda bulunulduğu gerekçesiyle davalı gazetenin 100 bin lira manevi tazminata mahkum edilmesi talep edildi.
İŞTE CUMHURİYET'İN AK PARTİ'Yİ HEDEF ALAN SKANDAL MANŞETİ
CİNDORUK'TAN "ŞERİAT" İMASI
Diğer yandan Siyaset sahnesinden silinen 89 yaşındaki Hüsamettin Cindoruk, CHP'nin yayın organlarından Cumhuriyet'e verdiği röportajla gündemi meşgul ediyor.
28 Şubat dönemindeki kritik rolüyle ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun akıl hocası olarak bilinen Hüsamettin Cindoruk, 2023 seçimlerine ilişkin 'şeriat gelebilir' iması yaptı.
AK PARTİ ANINDA OLAYA TEPKİ GÖSTERDİ
Aile Bakanlığı 6 yaşındaki çocuğa yapılan istismar iddiasıyla açılan davayla müdahil olduğunu açıklamıştı.
AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin "Davaları yakından takip edeceğiz. Gerekirse hep birlikte araştırma komisyonu kuralım". ifadelerine yer vermişti.
AİLE BAKANI YANIK, A HABER'DE BÜYÜK TEPKİ GÖSTERMİŞTİ
10 ARALIK 2022'de A Haber'e konuk olan ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, A Haber Ankara Temsilcisi Murat Akgün'ün sorularını yanıtladı.
"ERKEN YAŞTA EVLİLİK BAŞLIĞINDA BİLE DEĞERLENDİRİLEMEYECEK KADAR TATSIZ BİR KONU"
İşte o açıklamalardan satır başları;
Çok tatsız ve hiç duymak istemediğimiz haberlerden birisi. Bakanlık olarak biz uzun yıllardır düzenli olarak erken yaşta evlilikle mücadele noktasında çalışmalarımızı aralıksız devam ettiriyoruz. Hala özellikle pilot bölgelerde çalışmalarımız devam ediyor. Ancak bu konu erken yaşta evlilik başlığında bile değerlendirilemeyecek kadar tatsız bir konu. Biz açılan ceza davasına bakanlık olarak müdahil olduk. Dolayısıyla süreç içerisinde delillerin toplanması hakikatin ortaya çıkması ile birlikte biz de mağdura gereken desteği bu süreç içerisinde vermiş olacağız. Bu işin hukuki tarafı.
"MAĞDURA GEREKEN HER TÜRLÜ DESTEĞİ VERECEĞİZ"
Mağdurun ihtiyacı olduğu taktirde her türlü sosyal, ekonomik, sosyal hizmet anlamında barınma ve benzeri her türlü desteği sağlamak da yine bakanlığımızın sorumluluklarından birisi. Nitekim daha önce olduğu gibi bundan sonra da ihtiyacı olursa ve talep ederse mağdur bu destekleri sağlarız.
"ÇOCUKLARIN CİNSEL İSTİSMARI KABUL EDİLEMEZ"
Ancak meseleye biraz daha derinlikli bir perspektiften bakarak birkaç şey söylemek istiyorum. Çocuğun cinsel istismarı söylerken bile bizi rahatsız eden tüylerimizi diken diken eden bir mesele. Çocuğun cinsel istismarı hangi sebeple olursa olsun hangi gerekçeyle olursa olsun hangi meşruiyet arayışıyla olursa olsun kabul edilemez onaylanamaz meşru gösterilemez. Bir defa bunu çok net bir biçimde altını çizelim. Biz bakanlık olarak bu meseleyle ve kadına yönelik şiddetle istismarla mücadele etmeyi varlık sebebi kabul eden bir bakanlığınız. Bizim varlık sebebimiz kuruluş sebebimiz bu. Sayın Cumhurbaşkanımızın da hassasiyetiyle 20 yıldır aralıksız devam eden bir mücadele var. Şiddetle mücadele var istismarla mücadele var ihmalle mücadele var çocukların korunması noktasında verdiğimiz mücadele var. Kim olursa olsun hangi sebeple olursa olsun çocukların cinsel istismarı kabul edilemez ihmali kabul edilemez. Çocukların en güzel bir biçimde geleceğe hazırlanması, eğitime sağlığa sosyal hizmetlere erişimi güvenlik ihtiyacının karşılanması gibi her türlü ihtiyacın tam ve tekemmül etmiş bir biçimde çocuklarımıza sunulması için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz.
"MİLLETİMİZ MÜSTERİH OLSUN"
Kamuoyuna yansısın yansımasın bu tarz vakaların her zaman içinde oluruz. Milletimiz şundan müsterih olsun kendilerinin bilmediği yüzlerce vakada da biz mağdurun hakkını savunmak için yanındayız.
Gerek kolluk sürecinde gerek sosyal hizmet ve güvenliğin barınma ihtiyacının temini noktasında. Bunun özellikle altını çizmek istiyorum. Kaldı ki bu vakada zaten davaya müdahil olduğumuzu açıkladık. Bundan sonra da bu süreç hukuki anlamda tamamlanıp bitinceye kadar da içinde olacağız. Gerekli araştırmaların, hakikatin ortaya çıkması mağdurun korunması bir de çocuğu var biliyorsunuz ve küçüğün korunması noktasında üzerimize düşen bütün sorumlulukları bize tanımlanan hukuki çerçevede yerine getireceğiz.
MAĞDUR VE ÇOCUK BAKANLIĞIN KONTROLÜNDE BİR YERE ALINMASI SÖZ KONUSU MU?
Olabilir gayet tabii talep ederse mağdur bu yönde. Çünkü artık 24 yaşında reşit biliyorsunuz dolayısıyla kendisinin talebi olursa gayet tabii ki biz o tür destekleri sağlarız.
CİNSEL İSTİSMARIN YANSIMALARI
Çok açık ve net şekilde söylüyorum. Kadına şiddet ve çocuk istismarı çocuğa yönelik ihmal ve istismar vakaları siyaset konusu değildir. Üzerinden siyaset üretilecek, siyaset tartışmaları yapılacak konular değildir. Bunlar son derece insani maalesef her zeminde ve her toplumda karşılaşılabilecek meseleler. O zaman yapmamız gereken bunu ortak bir mesele kabul edip bununla birlikte nasıl mücadele ederiz? Buna bakmamız lazım. Yapılan araştırmalar, bizim tecrübelerimiz bize şunu söylüyor; istismar ve şiddet vakalarında bir sosyal sınıfı, kültürel sınıfı, bir ekonomik sınıfı ayırıp burada şiddet ya da istismar olmaz diyemiyorsunuz. Her yerde ve her zeminde olabilir. O yüzden çok daha dikkate alınması gerekiyor. Bunun üzerinden siyasi salvo yapılmaması gereken bir durumdan bahsediyoruz. Siyasi partilerin kendi bakış açıları çerçevesinde tartışmalar yapabilir, bu konu ayrı bir şeydir.
İnsan söz konusu olduğunda insana ilişkin temel hak ve özgürlüklerin korunması söz konusu olduğunda bunu bir siyaset malzemesi haline dönüştürdüğünüzde meselenin esasının konuşamıyorsunuz. Ben bu işin sivil toplum çalışmaları içerisinden gelen biriyim. Dolayısıyla meselenin siyasi kimliklerinin dışında bir mesele olduğunu bilen biriyim. Siyaset yapalım, birbirimizle tartışalım ama çocuklar üzerinden bu olmaz. Bir çocuğun istismarı üzerinden bu olmaz. Bunun üzerinden elde edilecek siyasi kazanç, kazanç değildir. Bu topluma verilebilecek en büyük zararlardan bir tanesidir. Biz bunun altını çiziyoruz. Yoksa eleştiriler yapılabilir. Siyasi partiler de zaten bunun için var. Ama çocuk istismarı o alan değil. Bunu özellikle belirtmek istiyorum.
ERKEN YAŞTA EVLİLİK KONUSU
Diyelim ki bir mağdur, burada tabi reşit olması yaşını geçen birinden bahsediyoruz, bunun altını çizmek gerekiyor. Ancak 18 yaş altı olduğunu varsayalım hukuken çocuk olarak kabul edilir. Burada basına yansıyan kısmından bahsedeyim. Halihazırda bir dava konusu ve hassas bir konu. Burada takdir edilecek ki mahrem sayılabilecek bilgileri paylaşmak uygun olmaz. Basına yansıyan haberler içerisinde farklı bir takım yaşlar var. 6 yaş var, 7-8 yaş var. 13'te nişanlanıp 14'te evlendiğine dair yaşlar var. Ortada bir çocuğun istismarı var. 16 yaşında hakim kararıyla olağanüstü şartlarda, 17 yaşında ebeveyn rızasıyla, 18 yaşında reşit olduğu için kendi rızasıyla evlenir. 16 yaşın altında hukukun kabul ettiği evlilik söz konusu olmaz. 15 yaşın altı çocuğun istismarıdır. Buradaki mesele, evlilik başlığı altında konuşuluyor. Hukuken bir evlilik birliği kurulamadığı çok açık. Daha sonra taraflar boşanmışlar. Bizi ilgilendiren tarafı burada çok erken yaşta cinsel istismarın vuku bulup bulmadığı.
Erken yaşta ve zorla evlilikler bir defa şunu ifade etmek istiyorum. Erken yaşta ve zorla evlilik dediğimiz konu 16 yaşın altındakilerden bahsetmek istiyoruz. 16 yaş evlenme yaşı. Bunun altı zorlanarak yapılan evliliklerden bahsediyoruz. Mücadelemiz aralıksız devam ediyor. Burada şunu da ifade etmem gerekiyor. Erken yaşta zorla evliliklerle niye hassasiyetle uğraşıyoruz. Erken yaşta zorla evlilik tek başına kalmıyor. Fiziksel, cinsel, duygusal şiddeti getiriyor. Erken yaşta evlendirilmiş bireyin beraberinde yoğun şiddet örüntüsüne girmesi söz konusu.
Yaptığımız çalışmalar şükürler olsun ki sonuç veriyor. Erken yaşla evlilik mücadelesinde 18 yaş altı 16-17 yaş grubundaki evlilik oranları 7,3'tü yanılmıyorsam 2000'lerin başında şu anda 2 küsürlerde. Farkındalık eğitimlerimiz devam ediyor. Kamu kurum kuruluşları, eğitim ve sağlık kurumlarıyla çalışmalar yapıyoruz. Kız ve erkek çocukları için de eğitime erişimin kolaylaştırılması çok önemli. Bizim bu geçtiğimiz 2021-2022 öğretim yılında başlattığımız anaokulu desteğimiz var. Gelir desteği düşük olan çocukların anaokulu aidatını biz ödüyoruz. Bu erken dönemde eğitime erişen çocukların eğitim kurumlarında kalma sürelerini uzatıyor. Erken başlayan çocuğun okulda kalma süresi uzuyor.
Bu da çocuğun eğitimini tamamlaması demek. Eğitimini tamamlayan bir çocuk kız ya da erkek çocuk hele de dar gelirli ailelerin çocukları ise istihdama erişimi, hayatını kendisinin idame ettirme kabiliyeti daha kolaylaşmış oluyor. Dolayısıyla birbiriyle etkileşim içerisindeki örüntüyü de çok dikkatli biçimde kurarak çocuklarımızı desteklemeye çalışıyoruz. Eğitime erişim bu anlamda çok önemli. Sağlığa erişim çok önemli ki özellikle kız çocukları ve gebelik sürecini takip noktasında yine sosyal yardım programlarımız var. Şartlı eğitim yardımlarımız var. Şartlı sağlık yardımlarımız var. Erken yaştaki grupları destekleme noktasında bizim için çok önemli.
Sağlık desteği ve sağlık hizmetinin yaygınlaşması ve erişimin kolaylaşması gayet tabi ki çok önemli bir fark oluşturuyor. Dolayısıyla erken yaşta zorla evlilikle mücadele noktasındaki çabamız başladığımız noktadan 2002'den bugüne baktığımızda çok önemli bir mesafe aldık. Bu konuda hiçbir ara vermeden taviz vermeden bu mücadeleyi sürdürüyoruz. Öbür taraftan kişilerin kendileri eğitim, istihdam benzeri süreçlerini tamamladıktan sonra hayatlarına ilişkin kararları verip yollarına devam edebilirler. Hatta bu anlamda nüfusun yaşlanması konusunda nüfusun artması gerektiği açıklamalarımız var. Biz ailenin korunması ailenin desteklenmesi nüfusun artması noktasında çalışmalarımızı da öbür taraftan sürdüren bir bakanlığız. Ancak erken yaşta zorla evlilik bir aile kurmuyor. Bunu herkesin görmesi lazım. Bir aile değil tam tersi aile kavramını da toplumsal sağlığı da olumsuz etkileyen bir halden bahsediyoruz. İşte bununla mücadele ediyoruz.
KADINA ŞİDDET KONUSU VE BAKANLIĞIN YAPTIKLARI
Bizim için 1 sayısı bile yüksek. Şu anki rakamlar bizim görmek istemediğimiz rakamlar. Kadına yönelik şiddette sıfır tolerans diyoruz. Bizim mücadelemiz bir tek kadın, kadın kimliğinden dolayı şiddete uğramayıncaya kadar devam edecek. Mücadele ettiğinde sonuç alınıyor. Ortaya çıkan rakamlar var ve bunlar bize bunu söylüyor. Çaba gösterdiğimizde sonuç aldığımız bir başlıktan bahsediyoruz. O yüzden daha çok çalışacağız ve çaba göstereceğiz.
"BAĞLAYICI CEZALAR OLDUKÇA YÜKSEK"
Çaba gösterdiğimizde sonuç aldığımız bir başlıktan bahsediyoruz. Bu anlamda mevzuat mı eksik. İnsan faktörünün devreye girdiği bir başlıkta 84 milyon nüfusuz. Parametreleri çok farklı meseleden bahsediyoruz. Toplumsal kabullerin değiştirilmesinden, şiddetin çözüm olarak onaylanmamasına kadar, mağdurların öğrenilmiş çaresizliğinin yok edilmesine kadar. Kadın çalışmalarının aktivizminden gelen biri olarak söyleyeyim, bizim çalışmalarımız ciddi düzenlemeler içeren yasalar. Genel olarak çocuk istismarında hürriyeti bağlayıcı cezalar oldukça yüksek. Mayıs'ta çıkan yasa değişikliğiyle çok önemli parametre değişikliği yapıldı. Bugüne dek kadın cinayetleri ve şiddet genel şiddet vakaları içinde değerlendirildi. Kadın kimliğinden dolayı bir kadının uğradığı şiddetin ya da cinayetin ağırlaştırıcı sebep olması Mayıs'taki değişiklikle girdi yasaya. 2004'te töre ve namus cinayetlerinin kaldırılması ağırlaştırılmış sebep haline gelmesiyle etki oluşturacak.
Mahkemelerimiz faillerle alakalı sağlık tedbiri kararı verebiliyor. Failin sağlık tedbiri kapsamında rehabilitasyonunu tamamlaması gerekiyor. Sağlık Bakanlığımızın sorumluluk alanındaysa da faillerin tedbir sağlık süreçlerini tamamlayıp, tamamlamadıklarını takip ediyoruz. Fail odaklı bakışın özeti, failin iyileştirilerek şiddet riski taşımaktan uzaklaştırılması.
Öncelikle 25 Kasım 2022'de Cumhurbaşkanımızın eylem planından bahsetmek isterim. Bizim 4'üncü Ulusal Eylem Planımız 2021-2025 dönemini kapsayan bir plan. 2023 yılına ilişkin faaliyet planını Cumhurbaşkanımız açıkladı. Toplumsal farkındalık hiç değişmeyen başlık. Adalete erişim, veri ve istatistik, politika ve koordinasyon geliştirilmesi, koruyucu ve önleyici hizmetler. Ne yapılmadı da bundan sonra yapılacak. Şiddetle mücadele bir süreç gerektirir. Bir kereye mahsus sihirli değnekle dokunduğunuzda alacağınız sonuç yok. Mücadele ve mücadele araçlarını çeşitlendirdiğimiz süreçten bahsediyoruz. Bunu özellikle ifade etmek isterim.
CİNSEL İSTİSMAR İDDİALARINA TEPKİLER PEŞ PEŞE GELDİ
"Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olarak tarafımızdan İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde "çocuğun nitelikli cinsel istismarı" iddiasıyla açılan davaya müdahil olunmuştur. Bakanlığımızca süreç yakından takip edecektir"
AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANLIĞI
AK PARTİ SÖZCÜSÜ ÖMER ÇELİK
"Basın yayın organlarında bir çocuğun 6 yaşındayken cinsel istismara maruz kaldığı yönündeki haberleri çok yakından takip ediyoruz. Çocukların istismarını lanetliyoruz. Çocukların istismar edilmesi asla affedilmeyecek lanetli bir suçtur."
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
"Konunun yüce dinimiz İslam ile bağdaştırılarak Müslümanların itham edildiği bir sürece dönüştürülmesi son derece rahatsız edicidir.
Diyanet İşleri Başkanlığı olarak bir defa daha ısrarla belirtmek isteriz ki İslam'a göre, bireylerin hem fiziksel hem de ruhsal olgunluğa erişmeden, aile kurmanın anlam ve sorumluluğunu idrak edecek rüşt yaşına gelmeden evlendirilmeleri söz konusu olamaz."