ENGİN ARDIÇ

Muharrem İnce partisini kuruyormuş. Bekleniyordu.
En bir hakiki ve de öz CHP... "Hem Atatürkçü, hem laik, hem ortanın solu, hem milli değerlere bağlı bir parti" demiş...
Ecevit'in partisini çağrıştırıyor.
Yani demek istiyor ki bugünkü CHP Atatürkçü değildir, laik değildir, ortanın solunda değildir, milli değerlere de bağlı değildir.
Öyle ya, bütün bu özelliklere sahip olsa İnce oradan niçin ayrılsın?
O zaman "senin derdin partiyle mi, partinin yönetimini ele geçirmiş ve sana düşmanlık güden siyasi çeteyle mi" diye sorarlar.
Acaba kurultayda İnce'nin küfür eder gibi en arka sıraya atılmış olması bardağı taşıran damla mıdır?
"Bayramdan sonra kuracak" deniyordu, şimdi "15 Eylül" diyorlar, eh o da bayramdan sonradır.

***

Burada belirleyici olacak şudur: Parti içi muhalefeti oluşturan iri isimlerin, istifa edip İnce'nin peşine takılmaya yürekleri yetecek midir?
Çünkü eleştirmek (ya da homurdanmak) kolay, Julius Caesar'ın Roma'ya yürürken yaptığı gibi Rubicon Nehri'ni geçmek zordur.
Çoğu su koyuverecek, İnce bir kere daha hayal kırıklığına uğrayacaktır.
"Sepet koluna, herkes yoluna" ihtimali daha kuvvetlidir.
Bunlar biraraya gelme yeteneğine sahip insanlar olsalardı, becerip de kurultayda gerekli imzaları toplarlar ve bir ortak aday çıkarırlardı...
Hiçbir CHP'li belediye başkanı da onları "işten kovmayla" tehdit edemezdi...
Ballı arpalığı ilkelerine kurban eden insandan Muharrem İnce'ye ne hayır gelir?
Ayrıca CHP'den ayrılırlarsa "biteceklerini" bilirler.
Çünkü ayrılan hiçkimse iflah olmamıştır.

***

Acaba Muharrem İnce de bitecek, siyasette "kuantum bilen ve namaz da kılan taşralı fizik hocası" olarak neşeli bir anı mı oluşturacaktır?
"Ne kadar oy bekliyorsunuz" diye sormuşlar, "anket yaptırdım, şimdiden yüzde 12.4 görünüyor" demiş...
Eh, işte oralarda bir şey alır. Herhalde iktidara gelecek değildir.
"Hakkari'den Edirne'ye kadar herkesle kucaklaşmak" gibi her kasaba politikacısının ağzından çıkacak zırvaları da ihmal etmiyor ama.
"Yüzde 30" gibi uçuk beklentilerden herhalde kaçınıyordur.
Yapacağı, CHP oylarını "kırmak" olacaktır, o kadar.
Böylece 2023 seçimini Tayyip Erdoğan'ın gene kazanacağı da tabak gibi ortaya çıkmış olur.
Gerisini de, dostlarıyla birlikte iktidar hayalleri kuranlar düşünsünler.
Bizim merak ettiğimiz, bir dahaki kurultayda Kılıçdaroğlu'nun koltuğunu korumak için ne gibi bir "atraksiyon" yapacağı...