İşte gördünüz, hükümet "hürp" diye kuruluverdi.
Açıklanıverdi, iş bitti.
Eski sistem olsaydı, henüz "parti liderinikabul edip bir süre görüşme vebaşbakanlık görevini verme" muhabbetisürüyordu... O olmadı bir başkası... Oolmadı bir başkası...
Sonra hükümet programının yazılması, okunması, beklenmesi, ardından konuşmalar, gene beklenmesi, ardından güvenoyu...
Güvenoyu çıkmazsa sil baştan... Gene çıkmazsa sil bir daha baştan...
Ne başbakanlığı canım, önce "cumhurbaşkanlığınaaday gösterme" pazarlıkları sürüyordu...
Bir yandan da yan gözle "ordunun ne diyeceğine" bakılıyordu...
Öyle böyle ağustos ayını, hatta eylül, belki de ekim ayını bulurduk!
1980 yılında Demirel ile Ecevit aylarca becerip de bir cumhurbaşkanı seçememişlerdi (darbenin önemli bir bahanesidir.)
Artık "asker bürokrat olmasınsivil bürokrat olsun" şeklinde "sözdedemokrat" pazarlıklar yok.
Artık kapalı kapılar ardında iş bitirmece yok, kulis yok, motel buluşmaları yok.
Artık hiçbir milletvekili "şu işimi hallet" ya da "şu hemşerimi şuraya yerleştir" diye bakan peşinde koşmayacak. Koşsa da baskı yapamayacak.
Çünkü bakanın cevabı "ben seni tanımam,cumhurbaşkanımı tanırım" şeklindeolacak.
Aslında hükümet, cumhurbaşkanı seçimi sonucunun açıklandığı anda kurulmuştu.
Başkan tek başına hükümettir.
Çünkü sıfatları bakandır ama bu yeni sistemde bakanlar birer "devlet sekreteri" konumundadırlar.
Başkan "her işe birden yetişemeyeceğiiçin" ona çeşitli alanlarda yardımedecek teknokratlar...
Artık "hükümetin düşmesi" diye bir şey de sözkonusu değildir. Cumhurbaşkanı, beğenmediği bir bakan olursa hürp diye değiştirir, bu da meclisi hiç ilgilendirmez. İsterse hepsini birden bir çırpıda görevden alır, yepyeni bir ekip kurar, hükümet "düşmüş" olmaz, meclis de gene seyreder.
***
Önemli bir noktaya dikkat isterim:
Kabinede iki kadın bakan var, birinin başı açık ötekinin kapalı.
Cumhurbaşkanımız bununla size "birşey" anlatıyor.
***
Peki diğer adayların kafalarında birer "kabine taslağı" var mıydı? Örneğin "Muharrem İnce kazansaydı şunu şubakanı, bunu bu bakanı yapacaktı" diyebilir misiniz? Hayır.
Belki Gürsel Tekin eli sopalı bir "zaptiyenazırı" olurdu, Yedi-Sekiz Hasan Paşamisali! (Kafamı da kırar mıydı Ali Suavigibi?)
CHP, bırakın kabine kurmayı, bir"gölge kabine" bile kurmaktan acizdir.
Hiçbirinin böyle bir hazırlığı yoktu. Çünkü kazanamayacaklarını bal gibi biliyorlardı.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.