Kıymetli sanatkârımız Zeki Müren, 12 Haziran 1960 akşamı Tepebaşı Gazinosu'nda kahraman Türk ordusunun ve asil Türk gençliğinin hürriyet marşı Vatan Türküsü'nü seslendirecektir! ("Sanat güneşi" lafazanlığı daha sonranın işidir.)
27 Mayıs anıları...
Fotoğrafı da var: Osman Paşa kostümüymüş. Daha ziyade Osman Paşa'nın refikasını andırıyor.
Marş da tabii Plevne Marşı'nın tornistan edilmiş şekli: "Olur mu böyleolur mu, kardeşkardeşi vururmu?"
Bütün bir1960/61 ders yılı boyunca bize okuldazorla söylettiler. Sabahları, "andımızı"okuduktan sonra...
Biz çocukların da kendi aramızda daha değişik bir "versiyonu" vardı tabii: "Osman Paşa, s... taşa, taş yarıldıbaştan başa!"
Zeki Müren'in o kılıkta çıkıp o marşısöylemesi yasaklanmış. (Benzer bir tepkidenyirmi yıl sonra Bülent Ersoy da nasibinialdı.)
1960 yılının yaz ayları boyunca ortalığıkasırga gibi kavuran "cuntaya yağcılık"kervanına Zeki Müren de katılmış amacunta, darbesini "böyle" birinin desteklerolmasından gocunmuş.
Rahmetli Behiye Aksoy da söylüyordu (bizde 78'lik plağı vardı), ona ses çıkarmamışlardı.
Cunta Zeki Müren'e iyice kıl kapmış. (26 Mayıs akşamına kadar Müzeyyen Senar'la birlikte "DP eğilimli" olarak bilinirdi!)
Bir de Gönül Yazar, bir de "şahanekadın Sevim Çağlayan!"... Hatırladınız mı ihtiyarlar? Ben hiç unutmadım.
Bu arada, Adalar güzellik kraliçesi Ayten Çankaya ne oldu yahu?
"Yeşil ördek gibi daldım göllere... Sen düşürdün beni dilden dillere... Başım alıp gidem gurbet ellere... Nesen beni unut ne de ben seni..."
Zeki Müren'in sesinden bu da yasaklanmış.
Unutulmaması gereken kişinin Adnan Menderes olduğundan şüphelenmişler!
Bunun yasaklandığını hatırlayamam tabii ama bayramda rahmetli amcamın bana verdiği harçlığı, 10 liralık gümüş "hatıra parasını" hiç unutamam.
Bir de anamın babamın "vazife yapargibi" koşup altın alyanslarını devlete hibeetmelerini, yerine teneke yüzük takmalarını(meğerse nikelmiş)... Bunu yapmayana"vatan haini" gözüyle bakılıyordu.
Bakınız başka neler hatırlıyor insan:
"Hükümet erkânı 12 uçak dolusupara, altın ve mücevheratla kaçarkenyakalanmışlardır."
Tayyip Erdoğan da helikopterle kaçacaktıya (iftirayı "modernize" etmişler.)
"Üniversite öğrencisi şehitleringizli yerlere gömüldükleri, ıssız yerlerdekikuyulara atıldıkları, bir kısmınınbuzdolaplarına konulduğu vebir kısmının da hayvan yemi yapılanmakinelerle kıyılarak toz haline getirildiğihakkında korkunç haberleralınmaktadır."
Taksim'de de "kadınları ve çocuklarıkatlediyorlar"dı ya...
Devir değişiyor, teknoloji değişiyor, o kafa değişmiyor.
Pardon, eskiden iftira vardı ama küfür yoktu. Kimse kimseye "Adnan'ın piçleri" dememişti. Şimdi iyice ayağa düşürdüler.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.