Roma'nın, MÖ 149-146'da barbar ilan ettiği Kartaca halkının çoğunu öldürerek sağ kalanları köleleştirmesi, katliam ve soykırımların Milat'tan önce de yaşandığına örnek.
Haçlı Seferleri sırasında 1096-1270 arası yüz binlerce Müslümanı öldürenler, bu arada 1182'de de İstanbul'da yaşayan Katolik ve Latinlerin yaklaşık 60 binini de katlettiler. Moğolların 13 ve 14. Yüzyıl'daki istilalarında 3 ila 6 milyon insanı öldürmesi, ve 14-16. Yüzyıl'da Avrupa'da Yahudilere yönelik saldırılar, Milat'tan sonra yaşanan katliam ve soykırımlardan.
Tariflerinden birisi 'sivil halkı hedef alan ve nihai olarak bir topluluğu yok etmeyi amaçlayan kitlesel öldürme' olan soykırımlar anlatılırken, 'coğrafi keşiflerden öncekiler ve sonrakiler' ayrımı yapılması, sebepsiz değil.
Motivasyonlarından birisi yeni yerler bulabilmek olan coğrafi keşifler, tarihteki en büyük katliam ve soykırımların da sebebidir. İspanyolların Aztek uygarlığını imhası ve halkını köleleştirilip Hıristiyanlaştırılmasına sahne olan 1520 Tenochtitlan Katliamı, İnka halkının büyük kısmını katledip, kalanları köleleştirdikleri 1532 Cajamarca Katliamı, 1523-1541 Maya Medeniyeti'nin İmhası, örneklerden.
Fransızlar, 1604-1763 arasında Kanada'da Iroquois yerlilerini soykırıma tabi tutarken, Amerika'da 50 ila 70 milyon yerlinin planlı ve sistematik politikalarla yok edilmesi de 1622'de başladı ve yakın denilebilecek 1924'e kadar sürdü.
Milat ve coğrafi keşiflerden öncekiler yanında 1500'lerden sonraki birçok katliamdan da tarih sayesinde haberdar olduk. Bunun neye yaradığını bilmesek de, gazetelerin ve haberciliğin gelişmeye başlaması ile insanlık suçu olarak bilinen bu melanetleri, işlendikten hemen sonra öğrenmeye başladık.
Gazetelerin yanında radyonun, televizyonun, internetin ve sosyal medyanın gelişmesi ile son 30-40 yılda iletişimde gerçekleşen baş döndürücü gelişmelerin iyi mi yoksa kötü mü olduğu, ayrı bir tartışma konusu.
Öncekiler için 'sonradan öğrendik' bahanesi bir tür mazeretti belki. Ancak bu bahanenin geçerli olmadığı bir zaman dilimindeyiz. BM ve benzeri; katliam ve soykırımlar yaşanmasın diye oluşturulmuş uluslararası kuruluşumuzlar da var, üstelik. İnsanlık olarak, adeta canlı yayında izlemeye mecbur kaldığımız katliam ve soykırımlar karşısında kelimenin tam manasıyla aciz durumda olduğumuz, konunun özeti.
Emirlerindeki medya organları ile gizlemeye çalışsalar da Siyonist baskıdan uzak mecralar sayesinde, Gazze'de 7 Ekim 2023 sonrasında başlayan soykırımın dünya kamuoyu farkında.
Neredeyse bütün insanlığın sahip olduğu farkındalığın, kifayetsizlikleri ve paçalarındaki çamurlar sebebiyle tehdit ya da şantaja maruz kalan yöneticiler tarafından baskılandığı, net.
Sözün bittiği yerdeyiz. Neticede, katliamlarını yalanlarla maskeleyenlerin mi yoksa insanlığın mı kazanacağı, en önemli soru…