Selam vererek yanlarına oturan Melih Bey'e ilk soru Selim'den geldi:
- Ağabey, meraktan çatlıyoruz desem yeridir. İmralı'ya giden heyetin Öcalan'la neler konuştuğu ile ilgili sende mutlaka bilgiler vardır…
- Hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz, ama benim bildiklerim de sizinkiler kadardır muhtemelen. Bu, mümkün olduğu kadar gizli tutulması gereken bir görüşme. Açıklamalar, verimli bir görüşme olduğu yönünde ve bu da bizim için yeterli bence. Daha fazlasını, heyette bulunanlar bilgi verdikçe öğreniriz. Ya da gelişmelere bakarak neler konuşulmuş olduğunu tahmin edebiliriz… Mehmet:
- Konu ile ilgili, sürecin mutlaka şeffaf olması ve konuşulanların herkes tarafından bilinmesi gerektiğini savunanlar gürültü çıkarmayı sürdürüyor. Bu konudaki kanaatiniz ne?..
- Şeffaflık iyi olsa da özellikle de bu konunun o kadar da şeffaf olmaması gerekir. Çünkü gerçekten iyi niyetle ve merak ettikleri için öğrenmek isteyenler yanında, süreci bir şekilde sakatlamak için öğrenmek isteyenlerin olduğu, malum. Bu açıdan, orada neler konuşulduğunu herkesin bilmesine gerek yok… İhsan:
- Laf aramızda, bana kalsa komisyon mensuplarının İmralı'ya gidişleri bile bu kadar gündem olmamalıydı belki de. Benzer süreçlerin yaşandığı bazı ülkelerde bu türden adımların ancak görüşmeler gerçekleştikten sonra açıklandığını okumuştum…
- Aslında böyle olsa belki daha iyi olabilirdi. Ancak bizdeki işleyiş pek öyle olmuyor. Üyesi oldukları komisyonun hedeflerini paylaşmayan ve mümkünse süreci baltalamak isteyenlerin varlığı öncelikli problem. Komisyonun kendi içinde tartışıp karar alması ve ancak söz konusu görüşmeyi yaptıktan sonra açıklama yapması fikrine, konuyu siyasi rant amacıyla kullanmak isteyenler müsaade etmezdi herhalde… Mustafa:
- Yaşanan tam olarak bu idi galiba. Bu işin başını da CHP'nin çektiği söylenebilir. PKK'nın tartışılmaz uzantısı iken DEM ve benzeri partilerle iş birliği yaptıklarını unutmuş olmalılar ki, netice olarak sürecin daha sağlıklı olmasına yarayabilecek bir adıma karşı çıktılar. İçten içe süreç başarısız olsun diye dua edip etmediklerini bilmem. Ama süreç bir şekilde akamete uğrayacak olursa, teröristin ayağına gittiler ya da benzeri bir söylem tutturacakları kesin... Melih Bey:
-Böyle bir şey olmaz inşallah. Üzerinde ciddi olarak çalışılmış ve bütün detayları ince ince tespit edilmiş bir süreçle karşı karşıyayız. Her ne kadar karşı çıkanlar olsa da başarısızlık ihtimalinin herkesin aleyhine olacağı da biliniyor. Terörsüz Türkiye ve Terörsüz Bölge Süreci, varlığımız, birliğimiz ve bekamız açısından hayati önemde. Aksini düşünmek bile mümkün değil… Mustafa:
- Sizi bilmem ama benim bu görüşmeden beklentim Öcalan'ın daha önce yaptığı kendini fesih ve silahları yakma çağrısına PYD/YPG'nin de dahil olduğu yönünde bir açıklama yapmasıydı. İlk açıklaması aslında Suriye ve Irak'daki PKK uzantılarını kapsıyor olsa da birileri ipe un serme derdinde, malum. Ne dersiniz Melih Bey, görüşmede bu konu gündeme gelmiş midir?..
- Büyük ihtimalle. Komisyonu temsilen oraya giden heyet üyeleri, en azından AK Parti'den Hüseyin Yayman ve MHP'den Feti Yıldız bu konuyu mutlaka gündeme getirmişlerdir…
Remzi:
- Ama ne cevap aldıkları ya da Öcalan'ın bu konuda ne yapacağı konusunda herhangi bir bilgi yok, anladığım kadarıyla?..
- Bu doğru. Ancak Öcalan'ın bu hususta Suriye'dekilere bir haber ulaştırma ihtimali mevcut. Bunun olup olmadığını da ancak gelişmelere bakarak söyleyebiliriz. Unutulmaması gereken husus, PYD/YPG'nin Suriye yönetimi ile yaptıkları anlaşmanın süresi yıl sonu itibariyle doluyor. O zamana kadar, entegrasyon konusunda Suriye yönetimini tatmin edici adımlar atmazlarsa bölgede ciddi bir hareketlilik yaşanacağını söylemeye bile gerek yok. Türkiye'nin 'bir gece ansızın gelebiliriz' sözü, her daim geçerli ve bunun herkes farkında… Selim:
- Bu durumda, Terörsüz Türkiye Süreci ile ilgili bazı gelişmelerin, devletin Suriye'nin kuzeyindekilere yönelik bir harekata gerek kalmaması için attığı adımlar olduğunu söyleyebiliriz, herhalde?..
- Tabii ki. Biliyorsunuz 2016 Ağustos'ta Fırat Kalkanı, 2017 Ekim'de İdlip Operasyonu, 2018 Ocak'ta Zeytin Dalı ve 2019 Ekim'de de Barış Pınarı harekatlarını yaptık. Suriye'nin kuzeyini büyük çapta güvenli hale getirdikten sonra kalan bazı yerler için de 'bir gece ansızın gelebiliriz' mesajını verdik. Suriye'de geçtiğimiz yıl sonuna doğru yaşananlardan sonraki beklentimiz ise, tıpkı Türkiye'de olduğu gibi PKK uzantılarının Suriye'de de silahlarını bırakmaları ve devletle entegre olmaları. Suriye yönetiminin tavrı da aynı. Bunun yapılmaması durumunda olacakları da biliyoruz… İhsan:
- Zaman iyice azaldı yani. Öcalan'ın konuyu anladığı, net. Ancak umarım durumun ciddiyetinin YPD/YPG'liler de farkındadır...
- Anlamışlardır. Ancak arkalarında olduğunu düşündükleri İsrail ve ABD'nin olacakları engelleyebileceğini ümit ediyorlar belli ki. Son gelişmelere bakarak, bunun ham bir hayal olduğunu onların da anlaması gerek. PYD/YPG ve bu arada DEM Parti içinden birilerinin de konuyu kanırtmak istedikleri, sır değil. Gelişmeleri sıkı bir şekilde denetleyen devletimiz de sürecin yara almaması için gereken adımları atıyor… İhsan:
CHP arınabilir mi?..
- Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun nihai raporunu hazırlaması da dahil gelişmeleri bekleyeceğiz demek ki. CHP'de olup bitenlere ne diyorsunuz? İki tane olağanüstü kurultayın ardından şimdi bir de olağan kurultay yapıyorlar. Kılıçdaroğlu'nun da zehir zemberek açıklamaları var…
- iki olağanüstü kurultayın ardından yaptıkları olağan kurultayın herhangi bir heyecan uyandırmadığı görülüyor. Kılıçdaroğlu'nun, 'CHP rüşvetlerle, yolsuzluklarla ve rüşvet çarkının müteahhitleri ile anılamaz. Bunlarla bir araya gelemez. Üzerinde iftiralar ve yolsuzluk iddiaları ile yol alamaz. Derhal arınmalı ve yoluna devam etmelidir' şeklindeki açıklaması, esasında durumun ciddiyetini gösteriyor. Mevcut durumda Özgür Özel'in bu ve benzeri çağrıları duymazdan gelmesi normal sayılabilir. Ancak, yakında başlayacak duruşmaların, CHP'de İmamoğlu bağlantılı başka türlü gelişmeleri de açık edeceği düşünülürse, CHP'yi oldukça karmaşık bir dönem beklediği söylenebilir… Mustafa:
- CHP'nin arınmasını beklemek pek mümkün değildir, bildiğimiz kadarıyla. Bu arada İmamoğlu ile ilgili iddianamede dile getirilen tespitlerle ilgili internet siteleri kurdukları söyleniyor. Bunlarda cevap anlamına gelebilecek bir şeyler var mı bari?..
- Ne gezer? Bir ümit sadra şifa bir şeyler olabilir ve biz de öğreniriz diye baktım. Ama internet sitelerinde Şimdiye kadar söylediklerini tekrardan başka bir şey yok. Daha önce de konuştuk, iddianamedeki hususlar birer iddia olmaktan çok devletin ilgili bilimlerinin de katkısıyla yapılan net tespitlerden ibaret. Dolayısıyla söyleyebilecekleri bir şey de yok aslında… Remzi:
- Daha önce açılan kurultay iptal davası, reddedildi. Ama konu ile ilgili ceza davası sürüyor. Bu dava ilgililerin mahkumiyeti ile sonuçlanırsa neler yaşanır acaba?.
- Benzeri bir durum yani birilerinin para gücü ile bir partiyi ele geçirmesi olayını daha evvel yaşamadığımız için neler olabileceğini bekleyip göreceğiz. Şimdiden bir şey söylemek mümkün değil yani… Mehmet:
- Papa'nın Türkiye ziyareti de kafa karıştırıcı yorumlara sebep oldu. İlk ziyaretini neden Türkiye'ye yaptığından başlayıp bir sürü soru var. Ne dersiniz?..
- Seçileli altı ay olan Papa'nın, şimdiye kadar neden bir dış gezi yapmadığı ve ilk dış gezisi için neden Türkiye'yi seçtiği konusunda bir sürü şey söylenebilir. Hıristiyanlığın temel esaslarının bin 700 yıl önce yani 325'de İznik'te toplanan Konsil'de belirlenmiş olması, bir sebep mesela. Başta Ukrayna ile Rusya arasındaki savaş olmak üzere son dönemde Türkiye'nin birçok uluslararası konuda önemli bir ara bulucu rolü oynaması da önemli. İsrail'in sadece Müslümanları değil bu arada Hıristiyanları da vurduğu düşünülürse, Gazze konusunda de ortak hassasiyetler olduğu söylenebilir… Selim:
- Alışkanlık gereği, bu tür ziyaretlerde hep birtakım gizli hesaplar olduğunu düşünürüz, malum. Böyle bir şeyler de olabilir mi?..
- Olabilir. Ancak Türkiye'nin eski Türkiye olmadığını ve herhangi bir şekilde kendisine yönelik hesapları altüst etmeyi sevdiğini unutmamak gerek… İhsan:
- Evet, bugünlük de bu kadar. Terörsüz Türkiye Süreci ya da adlı adıyla Terörsüz Bölge Süreci, milletimizin hayrına bir şekilde en kısa sürede sonuçlanır inşallah.
- İnşallah…