Son günlerde yaşanan bazı gelişmeler, ülkemizin müzmin muhaliflerinde ciddi uyanışlar başladığını düşündürüyor. Buna geç de olsa güzel diyebilirdik. Ama konu sadece aldatıcı bir görüntüden ibaret.
Kısa bir zaman öncesine kadar terör örgütü demeye bile dillerinin varmadığı PKK'nın silah bırakma ihtimali gündeme geldiğinde 'sakın silah bırakma' çağrısı bile yapabilenleri unutmadık. Dahası terör örgütü ile bağlantısı açıkça bilinen parti ile siyasi rant beklentisi ile iş birliği yapan CHP zihniyetinin, 'her evden bir oy CHP'ye, bir oy HDP'ye' çağrıları yaptığı günler de öyle çok eski filan değil.
Siyasi hedeflerine ulaşabilmek amacıyla yapılan pazarlıkların terörle arasına mesafe koymaya bile tenezzül etmeyen yapıya belediye başkanlıkları, başkan yardımcılıkları ve belediye meclis üyelikleri ikramı ile neticelendiği hatırlarda. Çok gündeme getirilmese de pazarlıkların gereği olarak terör örgütüne yüklü miktarda Avrolar aktarıldığı önemli iddialar arasında.
Terörsüz Türkiye Süreci başlayıp, kurucusu tarafından terör örgütünün feshi ve silahları teslim etmesi kararı açıklandıktan sonra kendilerinde birtakım haller görülmeye başlanan terör seviciler, PKK'nın bir terör örgütü ve kurucusunun da bebek katili olduğunu hatırlayıverdiler.
Daha öncesi versiyonları ile açıkça iş birliği yaptıkları partinin sürece destek vermesi canlarını çok sıktığı için de terörü bitirmek için atılan adımları, terörle iş birliği olarak lanse etmeye çabalamayı da ihmal etmediler tabii.
Gelişmeler terör sevicilerin yaşadığı değişimle sınırlı değil tabii. Din ve dini değerlere yönelik düşmanlıkları ile bilinenlerin, Papa'nın ülkemizi ziyareti vesilesiyle yaşadıkları uyanış, dikkat çekici bir gelişme.
Katoliklerin dini lideri ve aynı zamanda Vatikan Devlet Başkanı da olan Papa'nın Türkiye ziyareti sayesinde şaşırtıcı gelişmeler yaşandı. İslam'a yabancı olmakla kalmayıp, doğrudan düşmanlık da besleyenlerden bazılarının dindarların aklının ucundan bile geçmeyecek değerlendirmeleri, mesela.
Peygamber Efendimiz'in (sav) hicreti sırasında, Medine-i Münevvere'de kendisini karşılayanların söyledikleri 'Taleal Bedru aleynâ' ilahisinin Papa Külliye'de karşılanırken seslendirilmesini dert edinenler arasında, aslında ilahilerin hiçbir yerde okunmaması gerektiğini düşünenlerin de olması, konunun garip tarafı.
Neredeyse 1445 senedir terennüm edilen, hiçbir zaman ve hiçbir yerde bir başkasını kastettiği kesinlikle akla dahi getirilmeyen bir ilahiyi kendisini karşılarken seslendirmenin Papa'yı -haşa- Peygamber yerine koymak olduğu iddiası, cehalet ötesi bir şey.
Birilerinin öğrenip de gelmeleri gerek. İhtiyaç halinde kullanmak için de olsa insanımızın değerlerini öğrenmenin önemi bir kez daha ortaya çıktı çünkü. Konuyu iyi bilenlerin kanırtma çabaları ise sadece üzücü.