Melih Bey, hararetli bir şekilde tartışmakta olan arkadaşlarını selamlayarak yanlarına oturduğunda, Selim:
- Ağabey hoş geldin ve iyi ki geldin. Bizim Metin'e anlatmakta zorlandığımız şeyler konusunda umarım senin de yardımın olur… Melih Bey:
- Anlaşamadığınız konu nedir?.. İhsan:
- İmamoğlu ile ilgili gelişmeler konusunda kafası karışık. İddiaların bir kısmının siyasi sebeplere dayalı olduğunu düşünüyor… Melih Bey:
- Metin Bey İstanbul'da mı oturuyor?.. Metin:
- Evet, yaklaşık 40 yıldır İstanbullu sayılırız… Melih Bey:
- Nezaketsizlik saymayın, ama 40 yıldır İstanbul'da yaşayan birisi iseniz, en azından 2019'dan beri şehirde ne yapılıp ne yapılmadığı konusunda bilgi sahibi olmanız gerek. Eğer gerçekten hizmet yapıldığına inanıyor ve bu sebeple İmamoğlu ile ilgili süreçlerin ardından siyasi sebepler olduğuna inanıyorsanız, mesele yok. Yapıldığına inandıklarınızı sayarsanız biz de öğrenmiş oluruz… Metin:
- Yapılıp yapılmayanlar meselesi ayrı. Gerektiği gibi hizmet yapılamayışının da herhalde sebepleri vardır. Ancak ben yaşananlarda Cumhurbaşkanı adayı olmasının payının büyük olduğunu düşünüyorum…
- İstanbul gibi 16 milyonluk şehre belediye başkanı olan birisinin hizmet konusundaki eksiklikleri önemli bir mesele. Eksiklik lafın gelişi çünkü ortada hizmet yok. Cumhurbaşkanı adaylığı meselesine gelince, seçimin 2028'de olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla neden bu kadar acele ediyor diye düşünmeseniz bile, adı geçenin diplomasının iptal edildiğini biliyorsunuzdur herhalde?..
- İşte bu da bir problem. Adaylığını engellemek için diploması iptal edildi…
- Hak etmediği halde girilen bir okulda alınan diplomanın iptal edilmesinin engelleme ile ne ilgisi var? Üniversite giriş yıllarınızda imtihanda başarılı olamasam da bir yolunu bulup bir fakülteye kapağı atarım düşüncesi aklınızdan geçmiş miydi hiç?..
- Olur mu öyle şey? Bu başkalarının hakkına girmek olur...

- Kendinize yakıştıramadığınız bir şeyi İmamoğlu söz konusu olunca neden makul karşılıyorsunuz? Ülkeyi yönetmeye talip birisinin geçmişinde en ufak bir pürüz olmaması gerekmez mi?.. Melih Bey, devam etti:
- Şimdi esas meseleye yani İmamoğlu yönetimindeki yıllarda İstanbul'un başına gelenlere geçelim. Mesela trafik konusunda ne düşünüyorsunuz?..
- Trafik konusunda ciddi problemler olduğu söylenebilir. Ama bu hemen her yerde böyle değil mi?..
- Her yerde değil. İstanbul şu anda dünya büyük şehirleri arasında trafikte en çok vakit kaybedilen birinci şehir unvanını almış durumda. CHP'li İmamoğlu döneminde altyapı, yol, kavşak düzenlemesi, altgeçit, tünel ve benzeri konularda sadra şifa herhangi bir şey yapılmadı. İmamoğlu metro hatlarını iki katına çıkaracağı sözü vermişti. Ancak bırakın iki katını, 2019 sonrası yeni herhangi bir metro projesi yapmadığını biliyoruz… Metin:
- Bir ara dünyada aynı anda 10 metro projesi yapan tek metropol diye afişler bile astırmıştı diye biliyorum...
- Afiş asmakla olsaydı, mesele yoktu. Ancak bahsi geçen o metroların çoğunu Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı yapıyor ve kendisi sahiplenmeye çalışıyordu. Önce İmamoğlu'nu uyaran Bakanlık, vazgeçmediğini görünce kendi yaptığı metrolara U amblemi koydu, biliyorsunuz. AK Parti döneminde başlatılan bazı hatları bitirmek dışında metro yapmayan İmamoğlu, 2024'e kadar sadece 8 kilometre metro inşaatı bitirilebildi… Metin:
Niyeti hizmet olmayan…
- Ben daha fazla yaptı diye biliyorum...
- Yalancının mumu yatsıyı bile beklemeden sönermiş. Daha fazla yaptığını söylüyor ama gerçeği merak ediyorsanız, İBB'nin internet sitesine bakabilirsiniz. Sadece bu da değil, İstanbul'un Avrupa yakasının trafik yükünü taşıyan TEM ve E5 arasına, Edirnekapı'dan başlayıp Büyükçekmece'de bitecek şekilde planlanan üçüncü bir ana arter yol yapımı rafa kaldırılırken, trafiği rahatlatmak için her iki yakada planlanan Dolmabahçe Kağıthane arasındakine benzer 22 tünel de iptal edildi. Moloz doldurularak kapatılan Dolmabahçe-Levazım tüneli bunlardan birisi… Metin:
- İyi ama, mesela metro yapımı konusunda engellendiği söyleniyor. Hükümet destek olmamış ve bu arada Hazine'den göndermesi gereken paraları da vermemiş…
- Söylenenlere bakmayın siz. Niyeti hizmet etmek olmayan bin türlü hikaye anlatsa da engelleme filan yok. Geçen yılki İBB bütçesinde Ankara'dan beklenen para 140 milyar, ama Hükümet 155 milyar lira göndermiş. İBB bütçesinin yüzde 86'sını gönderen hükümet, mesela SGK alacaklarını göndereceği paradan kesse idi, İBB'ye beş kuruş para gelmezdi… Remzi:
- Bu arada belediyeyi ciddi manada borçlandırdığı da söyleniyor. Bu doğru mu?..
- Doğru. Yönetimi AK Parti'de devralırken İBB'nin 26 milyar olan borcunu 5 yıl sonra 265 milyar liraya çıkarmış. Bu paralarla ne yapıldığı ciddi bir soru işareti. Daha da problemli olan şey ise güya metro yapacağım diye yurt dışından bulduğu kredilerin akıbetinin de meçhul olması. Devletin ilgili kuruluşları olan MASAK ve BDDK raporlarına göre; EBRD'den 175 milyon Euro, Deutsche Bank'tan 110 milyon euro, AFDE'den 86 milyon euro, Societe Generale'den 100 milyon euro, BNP Paribas'tan 198 milyon euro AIIB'den 100 euro ve bu arada ING, JP Morgan ve HSBC'den de toplamda 715 milyon dolar borç almış… Metin:
- Bunlara inanmak mümkün değil…
- Konu sizin inanıp inanmamanız değil. Sadece bunlarla kalsa iyi. İmamoğlu toplamda1 milyar 600 milyon euro ve ayrıca 1 milyar 445 milyon dolar borç almış. Bu rakamlar devletin ilgili kuruluşlarının tespiti. İmamoğlu da bunları inkar etmiyor zaten. Kredilerin alınış sebebi metro yapımı iken, ortada yapılmış bir metro filan yok. Esas problem ise İmamoğlu'nun bahsedilen paraların nereye gittiğini bilmediğini söylemesi… Metin'in nutku tutulmuş gibiydi. Selim, gülümseyerek:
- Melih ağabey, Metin kardeşimizle arada bir tartışsak da esasında iyi niyetli olduğunu biliriz. Son zamanlarda pek görüşemediğimiz için olsa gerek, algılara fazla teslim olmuş anlaşılan. Sizinle karşılaşması iyi oldu… Metin, araya girerek:
- Laf aramızda, ben başından beri işin içinde başka şeyler olduğunu düşünsem de yine de haksızlık yapıldığı kanaatine yakındım. Anlattıklarınız doğru ise ki, doğruya benziyor, İmamoğlu konusunda birçok insanın bilgisi ciddi şekilde eksik demektir… İhsan:
- Metin kardeşim, sana anlatmaya çalıştığımız da bu idi zaten. İstanbul'a hizmet etme şansını yakalamış birisinin hizmeti öncelemek yerine gözünü daha yukarılara dikmesi ile karşı karşıyayız. Ve hepimiz biliyoruz ki İstanbul, hizmet ederek değil algı ile başarılı olacağını düşünen bu adam yüzünden çok şeyler kaybetti… Metin:
- Yarı şaka yaptığımız tartışmaya Melih Bey'in de dahil olması ve kafamda biriken soru işaretlerinin cevap bulması iyi oldu. Bahsettiği hususları ben de araştıracak ve bu konuda öğrendiğim doğruları çevreme aktarmaya çalışacağım inşallah… Mehmet:
İmralı'ya gitmek ya da gitmemek…
- Eh netice olarak bu sohbetimiz de hayırlara vesile olacaktır inşallah. Yalan sislerinin dağılması ile gerçeklerin anlaşılması ve doğruları öğrenenlerin sayısının artması, önemli. Hazır Melih Bey burada iken şu Terörsüz Türkiye Komisyonu üyelerinin İmralı'ya gitmesi konusundaki fikrini de alalım...
- Geçen hafta da konuşmuştuk. İmralı'ya gitmeleri sayesinde komisyon üyelerinin dolaylı olarak öğrendiklerini doğrudan öğrenme imkanı olacak. Bunun yanında, komisyon üyeleri ile görüşmenin Öcalan açısından ufuk açıcı olacağı da söylenebilir. Konu ile ilgili esas sıkıntı ise, başta CHP olmak üzere, bir sene öncesine kadar Altılı Masa ve Kentsel Uzlaşı adı altında terör örgütü ile bağlantılı DEM ile iş birliği yapmaktan çekinmeyenlerin, terörün tamamen bitirilmesi aşamasında ikircikli davranmaları… Mehmet:
- Bu tavırlarının sebebi ne olabilir?..
- Öncelikle siyasi rant beklentileri var. CHP ve süreç konusunda ikircikli davranan diğer partilerin, milletimizin yakın zamana kadar terör örgütü ile içli dışlı olduklarını unutacağını zannetmeleri ne ise ancak şu anda yapmaya çalıştıklarının Terörsüz Türkiye sürecini engellemeye çalışmak olduğu da çok açık… İhsan:
- Bugünlük de bu kadar. İBB ile ilgili mahkeme sürecinin yıllardır anlatmakta zorlandığımız hususların milletimiz tarafından daha iyi anlaşılmasına vesile olmasını ve artık son aşamaya gelen Terörsüz Türkiye, daha doğru bir deyimle Terörsüz Bölge Sürecinin de hayırlısı ile neticelenmesini dileriz…
- Amin…