Son söylenecek olanı baştan söyleyelim: Mahkeme tarafından değerlendirilme aşamasındaki 3 bin 800 sahifelik iddianamedeki tespitler, İmamoğlu ve ortaklarının artık yolun sonuna geldiklerini gösteriyor.
Başta genel başkanları olmak üzere CHP'lilerin, 'iddianamenin içinin boş olduğu', 'tel tel döküldüğü' ya da benzer sözleri, mezarlıktan geçerken şarkı söylemek gibi. Korku dağları sarmış belli ki. İddianamede adı geçen ve 105'i halen tutuklu bulunan 407 şüpheliden 76'sının itirafçı olduğunu herkes gibi CHP'liler de biliyor. Etkin pişmanlıktan faydalanmak niyetiyle itirafçı olanların, işledikleri suçu kabul ederken gerekli belgeleri de ilgililere verdiklerini bildikleri gibi.
Daha önce benzerleri yaşandığı gibi, yargıyı çeşitli yollarla ikna etme düşüncelerinin sonuçsuz kalacağını hatırlatmakta fayda var. 2109 seçiminde büyükşehir oylarının bazı ilçelerde tekrar sayılması kararını nasıl iptal ettirdikleri, halen bir sır. Ancak İmamoğlu ile ilgili bazı davalarda yaşanan, mesela savcının duruşmaya katılmaması ve benzeri bazı tuhaf gelişmelerin bu dava için kesinlikle söz konusu olmayacağı söylenebilir.
Her şey son derece açık. İddianamede aktarılan tespitlere bakılırsa, ihtiyatlı davranmayan İmamoğlu'nun, cumhurbaşkanı adayı gösterilirse yargı kanalıyla üzerine gelinmeye cesaret edilemeyeceği kanaatiyle tedbiri de terk ettiği anlaşılıyor.
Yurtdışına kaçırılanlar ve kasa tabir edilen kişilerde bulunanlar tabii ki vardır. Ama kurulan kirli 'sistem' sayesinde elde edilen büyük meblağlardaki paraların önünde sonunda İmamoğlu'nda toplanması, tedbirsizliğin zirvesi. Beraberce olmadık işler yaptıkları şürekasına da güvenmeyişi, çöküşünü hızlandıran sebeplerden birisi yani.
Çok az insanın aklına gelebilecek alengirli bir şekilde hak etmediği fakülteye girmeyi başarabilen adı geçenin, sonrasında da benzer şekilde hareket ettiği anlaşılıyor. Ancak, geçmişte normalde olmaması gereken birtakım şeyleri para gücüyle olabilir hale getirse de bunda sonrası için aynı şeyleri söylemek mümkün değil.
Beylikdüzü Belediye Başkanlığı döneminde, adaylığı sırasında vaat ettiği 37 eserden sadece 2'sini yapan birisinin İstanbul'a başkan adayı gösterilmesi sıra dışıydı, ama oldu. Algılar sayesinde kazandığı İBB Başkanlığı sürecinde de İmamoğlu açısından birçok şeyin 'çok güzel' olduğu söylenebilir. Adı geçenin umurunda bile olmadığı için kandırdıklarının büyük bir kesiminin yaşadığı hüsranın zaten önemi yok.
Hizmet etmeden başarılı gözükmenin sırrını çözdüğü (!) için herhalde daha yukarılara niyetlenmemesi için herhangi bir sebep olmadığını düşünen İmamoğlu, tam da artık kaçacak delik yok denilen aşamada. 'Bir şekilde kazandığım İBB Başkanlığı sırasında olmayacak hayaller kurmak yerine keşke azıcık hizmet etseydim' şeklinde hayıflanacağı günler çok uzak değil…