Terörsüz Türkiye sürecinin inanılmayacak kadar güzel olduğunu düşünerek, yaşananlara inanmakta zorlanan ve naif oldukları söylenebilecek bir kesim olduğu, malum. Ancak milletimizin yarım asra yakındır şikayetçi olduğu terör probleminin kesin olarak bitişini müjdeleyen gelişmeler sebebiyle canı sıkılanlar da pek az sayılmaz.
Terörden çok çekmiş olan milletimizin tamamını sevindiren gelişmelerden rahatsızlık duyanların önemli bir kısmını, terörün arkasındaki mihraklar tarafından güdülen zombiler oluşturuyor. Terör örgütünün desteğiyle iktidara gelebileceklerine inandırılan bu güruh, PKK ve türevlerinin kendini feshi ve ardından silahları teslime başlaması sebebiyle şok halinde.
Kimlik, aidiyet, devşirilme ya da çeşitli başka sebeplerle kendilerini muhalif olarak tanımlayan, ancak başlıca reflekslerine bakıldığında AK Parti ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik husumetleri ile öne çıkanların derdi ise bambaşka. Her ne kadar gelişmelerin ülkemiz ve milletimiz için iyi olduğuna inansalar da, bunların AK Parti ve MHP yani Cumhur İttifakı tarafından sağlanmış olmasını bir türlü hazmedemiyorlar.
Terör örgütünün kontrolündeki DEM ile olduğu gibi daha önce de benzeri partilerle açık iş birliği yapan CHP ve aynı zihniyettekilerin, PKK'nın kendini fesih ve silah bırakma kararı sonrası içine düştükleri hal, işin dikkat çekici taraflarından.
Bir türlü ülkemizin ana muhalefeti olamayan CHP'nin, siyasi sebeplerle yalpaladığını düşünmek mümkün. Ama, aynı çizgideki medya mensubu, akademisyen ve gazeteci geçinenlerin 'pes' dedirten tavırları, ibretlik.
Terör örgütünün Suriye'deki uzantısı PYD/YPG gibi yapıları geçtik, vaktiyle doğrudan PKK'yı bile 'silahlı bir halk hareketi' olarak tanımlayabilenlerin, kendini fesih ve silahları teslim kararı alması sonrası PKK'nın aslında eli kanlı bir terör örgütü olduğunu hatırlayabilmeleri, şaşırtıcı olsa da beklenen bir şey.
Milletimizle aralarındaki kan uyuşmazlığını giderecek gelişmelere kapalı olan çevrelerin, DEM Parti'nin Terörsüz Türkiye süreci hususunda atacağı adımlardan da ciddi rahatsızlık duydukları, aşikar.
İktidara, milletimizin teveccühünü kazanarak 'sandıkla' değil, 'bir şekilde' gelebilme hevesinde olup, bu uğurda akla hayale gelmedik 'dostluklar' kurabilenler açısından denizin bittiği noktaya gelinmiş durumda.
Mevcut durumun sıkıntılı tarafı, hemen her konuda yüzleri bile kızarmadan yalanlar söyleyip, algılar oluşturabilenlerin, milletimizin kafasını karıştırmak için yapabileceklerinin sınırsız oluşu.
Gelişmelerin geleceğimiz açısından ne gibi manalar ifade ettiğini iyi bilenlere önemli görevler düşen bir zamandayız.
Konunun özeti: Silah ve terörün denklem dışı kalması ile başlayan yeni süreci, yerli ve milli olmayanların itibarsızlaştırma çabalarıyla daha gayretli bir şekilde mücadele etmeliyiz!..