1945 yılında dünyayı paylaşan ABD Başkanı Roosevelt, İngiliz Başbakanı Churchill ve Rusya (Sovyetler Birliği) lideri Stalin'in 2. Yalta Konferansı'nı hatırlatan Alaska Zirvesi'nde ABD Başkanı Trump ile Rusya lideri Putin'in yaptıkları pazarlıklar, dünya jeopolitik dengelerini sarstı. Küresel ve Türkiye'nin başını çektiği etkili bölgesel ülkelerin beyin takımları harıl harıl Alaska Zirvesi'nin olası dalgalarını analiz eden raporlar hazırlıyor.
5 yıldan bu yana geleceği çok iyi okuyarak yeni dünyanın kodlarını çözen Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın "Dünya beşten büyüktür" sözüyle yeni dünya inşası tartışmaları artmıştı. Trump-Putin görüşmesine baktığımızda yeni dünya düzeni kurulurken neler olduğunu ve olası gelişmeleri daha net olarak görüyoruz. Avrupa'nın hazin durumu daha çok analizlere konu olacak. Muhakkak dikkatinizi çekmiştir. Alaska'da Trump-Putin görüşmesinde Avrupalı liderlerin hazin durumunu anlatan çok ilginç bir fotoğraf vardı.
Avrupalı liderlerin hepsi boynu bükük, Trump'ın önüne dizildiler, babalarının yeni tavsiyelerini dinlediler. Bir Avrupa toprağı olan Ukrayna'yı bir anda unuttular, Rusya'dan korunmak için Trump'tan yardım isteyen pozisyona düşmeleri hazindir. Bu bağlamda ABD, Avrupa'ya trilyon dolarlık silah satarak kazanacak. Lakin AB, derin ABDTrump'ın kollarında garantili bir hayat yaşayacak mı?
TÜRKLER KURTARIR
Ne olacak bu Avrupa'nın hali? soruma, Türkiye'nin değerli siyasetçidiplomatı, eski Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, "Avrupa'yı Türkiye kurtarabilir" cevabını verdi. Avrupa'nın jeopolitik bir yol ayrımında olduğunu ve Türkiye'nin ortaklığını göz ardı etmesinin kendi önemini yitirmesine yol açtığını vurgulayan Bağış, kıymetli okuyucularımız için derinlikli bir analiz yaptı: "Avrupa Birliği'nin geleceği ve küresel konumunu tekrar koruması için Türkiye ile olan ilişkilerini yeniden gözden geçirmesi gerekiyor. Güç, kimlik ve güvenlikte sismik değişimler yaşayan bir dünyada
Avrupa'nın durumu şöyle: İkinci Dünya Savaşı'nın küllerinden doğan AB, savaş alanlarını toplantı odalarına dönüştürdü ve acımasız düşmanlığın hüküm sürdüğü yerlerde bağlar kurdu. Ancak AB, geçmişin idealizminden kalma nostaljik bir yankıdan daha fazlası olarak kalacaksa evrim geçirme kapasitesini kanıtlamalıdır. İç dayanışmanın ötesine geçmeli ve gelecek için geniş kapsamlı, uyarlanabilir bir stratejiyi benimsemelidir." Egemen Bağış, "Türkiye'nin yeni pozisyonu, Doğu Akdeniz, Karadeniz bölgesi, Orta Doğu ve Orta Asya.
Bu sadece coğrafya değil; en saf haliyle jeopolitiktir. Boğaz'dan İran ve Suriye sınırlarına kadar Türkiye, farklı bölgeleri ve onların geleceklerini birbirine bağlayan bir tür bağ dokusunu temsil etmektedir.Türkiye, Avrupa tarihinin, kültürünün ve coğrafyasının ayrılmaz bir parçası olmuştur. Ancak tüm bariz stratejik önemine rağmen, Türkiye'nin AB ile ilişkisi genellikle eylemsizlik, şüphecilik ve yanlış iletişim içinde boğulmuştur. Şimdi asıl soru, Türkiye'nin AB'ye ait olup olmadığı değil, AB'nin Türkiye olmadan ilgili kalıp kalamayacağıdır.
Egemen Bağış, Cumhurbaşkanımız Erdoğan liderliğindeki Türkiye'nin yeni dünyadaki konumunu şöyle özetledi: AB'nin enerji ithalatında, bu kaynakların ister Hazar'dan, ister Orta Doğu'dan, ister Kafkasya'dan olsun Avrupa'ya ulaşmak için Türk topraklarından veya yakınından geçmesi gerektiğini dünya çok yakından bilmektedir. Dahası, Türkiye küresel tedarik zincirlerinde önemli bir lojistik merkezi olarak ortaya çıkmıştır. Türkiye'nin altyapısı ve coğrafi konumu AB'ye hayati bir dayanıklılık sunmaktadır."
SONUÇ: Geleceği çok iyi okuyan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, "AB'yi içine düştüğü çıkmazdan sadece Türkiye kurtarabilir" demişti. (28 Şubat 2025)