ABD Başkanı Donald Trump'ın DERHAL nükleer silah testlerine ilişkin açıklaması, hem siyaset sahnesinde hem de dünya kamuoyunda kafa karışıklıklarına neden oldu. Dünyanın önde gelen stratejik düşünce kuruluşları Trump'ın bu açıklaması sonrası, GÜVENLİK DOSYALARINI güncelleştirmeye hız verdi. Nükleer tehdidin parametrelerine kısaca bakalım. Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) verilerine göre, 2024 itibarıyla dünyada yaklaşık 12 bin 121 nükleer savaş başlığı bulunuyor.
Bu başlıkların yaklaşık 9 bin 585'i askeri stoklarda hazır durumda tutulurken, 3 bin 904'ü operasyonel kuvvetlerle konuşlandırılmış durumda. Bunların yaklaşık 2 bin 100'ü yüksek operasyonel alarm seviyesinde bekliyor. Dağılıma bakıldığında dünyada en fazla nükleer silaha sahip ülkeler arasında Rusya, 5 bin 580 savaş başlığı ile birinci sırada yer alırken, ABD ise 5 bin 44 savaş başlığı ile ikinci sırada bulunuyor. Çin, 500 savaş başlığıyla üçüncü sırada yer alırken onu Fransa 290, İngiltere 225 savaş başlığıyla takip ediyor.
Hindistan'ın 172, Pakistan'ın 170, İsrail'in 90 ve Kuzey Kore'nin ise 50 savaş başlığı mevcut. Türkiye'nin güvenlik stratejisinde PKK'nın tasfiyesi önemli bir başlık olarak dikkat çekiyor. Başkan Erdoğan, Türkiye'nin güvenlik doktrinini anlatırken, ülkenin bekasını "kırmızı çizgi" olarak tanımladı ve hem sınır içinde hem sınır ötesinde güvenlik bakımından bir boşluk bırakmayacaklarını, terör örgütlerine alan açmayacaklarını ifade etti.
Türkiye artık eskisi gibi olmayacak. Çok daha büyüyecek. Güvenlik konusunun konuşulduğu günlerde, Türkiye'nin GÜVENLİK STRATEJİSİ'Nİ Prof. Dr. İsmail Safi ile konuştum. Safi şöyle değerlendirdi: Nasıl ki ABD 11 Eylül saldırılarıyla güvenlik paradigmasında ve yapılanmasında köklü bir değişikliğe giderek Anavatan Güvenliği (Homeland Security) adıyla İç Güvenlik Bakanlığını kurmuşsa benzer şekilde, 15 Temmuz hain darbe girişimi ve son dönemlerde yakın coğrafyamızın içinde bulunduğu acil tehditler göz önüne alındığında, ülkemizi de benzer tedbirler almalıdır."