Ne zaman toplumun bir kesiminin laik atak krizleri tutsa, Türk'e Türk propagandası başlasa Ali Koç sahnede.
Zarar etmekten kurtaramadığı Fenerbahçe AŞ'nin kasasına biraz para girsin diye Suudlarla anlaşma yapıp ardından bu işin siyasi imajını sarsacağını görerek Atatürk jokerini çekmesinden, diplomatik bir krizin fitilini ateşlemesinden bahsetmiyorum. O sonuncusu.
10 yıldır durum böyle.
Yakışırdı ama onca imkana rağmen iş dünyasının yıldızı olamadı. Cebinden az da para koymadığı futbol işi deseniz, takımın hali ortada. Belli ki aradığı tatmini siyasette bulmaya hevesli.
Hakkıdır. Zira siyaset yaparken diğer saydığımız alanlara göre daha fazla ses getirdiği malumunuz.
Kaldı ki herkes ilk tercihinde hayatının uğraşını, mesleğini bulacak değil ya. CHP'nin başına gelenler ve gelmeye aday olanlar anadan doğma siyasetçi mi sanki? Eczacı, müteahhit düne kadar başla işlerle meşgullerdi.
Hatta şimdi kendisini yerden yere vuran spor yazarları Fenerbahçe başkanlığına adaylığı gündeme gelince ekranlardan, köşelerinden "Ali Başkan, Ekrem şampiyon" diye slogan atarken ben "Başkanlık size uygun değil, Cumhurbaşkanı adayı olun" diye tavsiyede bulunmuştum.
Perşembenin geleceği, çarşambadan, salıdan, pazartesiden belliydi.
Evet, böyle arkadan dolanarak, kaçak güreşerek yapılan siyasetin ne size ne de başkalarına faydası olur. Dahası yeri gelince spor adamı, yeri gelince iş adamı, yeri gelince siyasetçi olarak konuşanı insanlar ciddiye almaz.
Fenerbahçe'nin genel durumuna bakın. Aziz Yıldrım'dan sonra futbolla mı gündemde yoksa Ali Bey'in siyasi çıkışlarıyla mı?
Umarım, Yönetim Kurulu Başkanvekili olduğunuz holdinginizin iş yaptığı, petrol ithal ettiği Suudi Arabistan yönetimi, estirmeyi başardığınız nefret dalgasını görmezden gelir.
Öyle ya ambargo var. Araplardan alamazsanız ABD ambargosunu delip Ruslardan ya da İran'dan mı petrol alacaksınız? Yoksa Afrika'dan zararına mı getirteceksiniz?
Görmüyor musunuz bir koltukta iki, üç karpuz taşınmıyor, netice de hepsi heba oluyor.
Cesur olun, çıkartın sırtınızdaki kaftanları, giyin siyaset hırkasını. Uğur Dündar'ı da eş bakanınız yapın.
İmamoğlu'ndan neyiniz eksik de stepnesi oluyorsunuz?
***
BİZDE IRKÇILIK YOKTUR SAFSATASINI BIRAKIN UYANIN
Riyad'daki Süper Kupa finalinde yaşananların ardından Araplara yönelik nefret fırtınası midenizi bulandırmıyor mu?
Sosyal medyada "İç şarabı, ... Arabı" diye başlayan iğrenç tekerlemeler şarkı diye paylaşılıyor.
Hafta sonu Paris'te kruvasan yiyip espresso içmek ve İnstagram'da günü kurtarmak uğruna vize kuyruklarında kuzu olanlar, alçak sürünenler, "Arap'tan FİFA kuralı, hukuk, anlaşma adabı mı" öğreneceğiz diye söyleniyorlar.
Psikiyatri bilimi, ırkçılığın altında kendinden nefretin yattığını söylüyor. Dolayısıyla bu güruhu mantığa, akla, asgari insanlığa davet etmek falan nafile.
Ama böylesine göz göre göre bir ırkçılığa hiçbir alanda ifade hakkı tanınmamalı. Urfa, Hatay, Adana, Mersin, Antep gibi güney illerimiz başta olmak üzere bu ülkede yüzyıllardır yaşayan milyonlarca Arap vatandaşımız var.
Arsız azınlığa teslim mi olup onları mı üzeceğiz?
***
BÖYLE DOST DÜŞMAN BAŞINA
Yeni yıla içeride "hesap ver" sloganlarıyla giren İsrail Başbakanı Netanyahu fena sıkışmış durumda.
Sahadaki katliamı sürdürmek için desteğini kaybetmesi yetmiyormuş gibi, 7 Ekim mağduriyet masalının baştan sona hikaye olduğu da batı basınında sıkça dillendiriliyor.
7 Ekim saldırısının hemen ardından, heyecanlı kesimlere "Hamas adına eylem üstlenirken dikkatli olun" diye yazmıştım. Anlatılan konser baskını hikayesine şüpheyle yaklaşmış, "Savaşta konser de basılır, sivil de öldürülür, onlar da çölde eğlenmeselermiş" diyenleri uyarmıştım.
Bakın, kamuoyu, Hamas'ın konser alanında katlettiği söylenen sivillerin İsrail askerleri olduğu anladı. Bu büyük gerekçenin, 3 ayına giren soykırıma altlık yapıldığını fark etti.
Peki İsrail'in 9/11 dediğim için homurdanan arkadaşlar, siz ne ne anlattığımı anladınız mı?