CHP'nin Taksim'deki Cumhuriyet ve Demokrasi mitingine katıldığımda pozitif olmak ve siyaset adına darbelere karşı ortak bir zemin oluşturmak için içimde ciddi bir "umut" vardı. Çünkü ilk kez herkesi bir araya getirebilecek ülkenin kaderini tehdit eden kanlı bir darbe girişimiyle karşı karşıyaydık.
Siyasi partilerin bu kanlı darbeye karşı birlik olmasından daha doğal bir şey olamazdı. Ama ne yazık ki CHP mitingi bunun için yapılmasına rağmen bu mesajı veremedi. Bunun nedeni de CHP Genel Başkanı KemalKılıçdaroğlu'nun siyasi tutumuydu. Meydanda adına manifesto dediği metni okuduğunda, makul CHP'liler dahil herkes hayal kırıklığı yaşadı. Kılıçdaoğlu, darbelere karşıyız deyip durdu ama darbeyi yapanların adını koyamadı. Sahi size göre kimdi bu kanlı darbe girişimini yapanlar?
Unutmuş olamazsınız. Çevrenizde seslendirilen "AK Partililerle aynı şeyi söylemek zorundamıyız?" yaklaşımı da havada kalıyor. Halkı tanklarla ezen, parlamentoyubombalayan FETÖ'nün gözü dönmüşteröristlerinin yaptığı darbenin adını koymakneden bu kadar zor? Acaba geçmişteBaykal'ın kaset meselesinde olduğu gibi bu kezde bu kirli yapı sizi arayıp "Bizim darbeyle birilişkimiz yok" deyip sizi inandırdı mı? Tabiibu kadar kanlı bir darbenin adını koyamamanızister istemez şüphe yaratıyor. Mesela şu sorumerak ediliyor: Acaba Kılıçdaroğlu, darbedenhaberdar mıydı? O gece Atatürk Havalimanı'na indiğinizdeneden kitlenizi veya tüm halkı darbeyekarşı sokağa siz çağırmadınız? Busoruları akla getiren hiç kuşkusuz sizin Taksimkonuşmanız. O konuşma bırakın manifestoolmayı, sıradan bir seçim konuşmasının bile ötesinegeçemedi.
Oysa bu miting ve sizin konuşmanız, karşı karşıya getirilmek istenen laik -dindar kesimler açısından yeni bir başlangıç olabilirdi. Bu yüzden CHP Genel Başkanı olarak muhafazakâr- dindar kitlelere nasıl bir mesaj vereceğiniz merakla beklendi. İyi düzenlenmiş tek bir cümle bile yetebilirdi.
Ama ilaç için tek bir cümle bile yoktu.
Bırakın 15 Temmuz kanlı darbe girişimine karşı direnen ve halkı direnişe çağıran Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bir selam göndermeyi, tanklara, bombalara, kurşunlara karşı direnerek şehit düşen vatandaşlara rahmet, yakınlarına başsağlığı bile dilenmedi.
Darbelerden söz edilirken, muhafazakârlarla yeni bir bağ kurabilecek, gönül alabilecek 60 darbesinde idam edilen Menderes hatırlatmasından vazgeçtim. Bari artık şu yalan söylenmese:
"Yapılan bütün darbelerde en büyük acıyıCHP'liler çekti."
12 Eylül darbesi hariç hiçbir darbedeCHP'liler eziyet çekmedi. Ne yazık ki bundanönceki darbelerin ve darbe girişimlerinin arkasındafarklı biçimlerde de olsa CHP hep vardı. 12Mart'ta, CHP'li Nihat Erim hükümet kurduğugibi Denizlerin idamında da 28 CHP'linin oyuvar. 28 Şubat Post Modern darbeye de 27 Nisane-muhtırasına da CHP ve CHP'liler destek verdi.
12 Mart ve 12 Eylül'de sosyalistlerin eziyet çekmesinin de CHP'yle bir ilgisi yok.
Belki de bu geçmiş nedeniyle bugün CHP Genel Başkanı FETÖ darbesi karşısında net tavır alamıyor. Oysa 15 Temmuz kanlı darbe girişimi, Kılıçdaroğlu'na yerel ve cumhurbaşkanlığıseçimlerinde kurduğu kirli ilişkilererağmen tarihi bir fırsat sundu. Buradan gerçekten de "Yeni Türkiye"de yeni bir yolculuğa çıkabilirdi ama Kılıçdaroğlu bunu yapmadı.
Taksim'de yaptığı da ne Türkiye halkını ne de kendi siyasi kitlesini memnun etti ve yakaladığı tarihi fırsatı da her zamanki gibi heba etti.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.