HAŞMET BABAOĞLU

Dünyanın üçüncü büyük tirajlı gazetesi, Almanların Bild'i geçen gün şöyle yazdı...
"NATO zirvesinde diplomatlar şaşkına döndü: Yunanistan Başbakanı Miçotakis ve Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, uzun sürecek bir barış ve iletişim kanalının kurulması için siyasi bir anlaşmaya vardılar.
İki isim ve heyetleri arasındaki görüşmenin yarım saatten fazla sürmemesi gerekiyordu, ancak bir saat beş dakika sürdü."

***

Biliyoruz...
Neredeyse 2016'dan beri Yunanistan'la aramız gergin...
Biz milli çizgimizi kalın hatlarla çizdikçe, Avrupa ve ABD de "komşu"yu üzerimize doğru itti.
Bunu sadece gerginlik politikası üreterek yapmadı. Öylesine alışıktık zaten...
Fakat çok ciddi biçimde silahlandırıldı Yunanistan.
Bu arada, Dedeağaç ABD ordusunun toprağı haline getirildi. Hedef Rusya deniyordu ama Ankara'da buna inanan kalmamıştı.
İşler öyle tatsızlaşmıştı ki...
En yüksek seviyeden defalarca Miçotakis'i "ayağını denk al" diye uyardık, hatırlarsınız.

***

Dünya çok hızlı dönüyor bu yüzyılda...
Uluslararası ilişkiler son sürat, bariyerlere çarpa çarpa ilerliyor.
Finans politikalarının atmosferi çok bulutlu; gök gürültüleri, yıldırımlar, şimşekler...
Ve belli ki, Batı'yla yeni bir sayfa açıyoruz.
Anglosaksonlar yüzlerinde yeniden dizayn edilmiş tebessümleriyle yeni sözler veriyorlar.
Hatta Ukrayna konusunda hiç "hesapta" olmayan yeni gelişmelere de kapı açılabilir.
Bu durumda elbette Yunanistan'la da birçok şeyi hale yoluna koymak durumundayız.

***

Ama şu notu düşmek isterim...
Dünya artık "savaşçı" bir dünya.
Bizim "barışçı" olmamız, onun gidişatını etkiler mi?
Korkarım ki, burada yüzümüzü barışa dönsek, müttefiklerimiz ve bölgenin yeni dinamikleri başka bir yönde savaşı işaret eder...
Sonuç?
Türkiye'ye yeni gerginlik odağı olarak İran'ı işaret ederlerse, hiç şaşırmayacağım.
Eh, bir de Karadeniz var tabii...
Karadeniz, büyük savaşlar öncesindeki gibi ısındırılıyor.
Anglosaksonlar, sıcak (!) Karadeniz'i çok sever...
İnanmayan tarihe baksın!

***

NOT DEFTERİ
Avrupalılara soruyorum: Ay'ı hatırlıyor musunuz? Geldiğinde şekli nasıldır, giderken nasıldır? Bilmiyorlar. İnsanlar artık gökyüzüne bakmıyor. (MILAN KUNDERA / Bir Buluşma)