"
Kahvaltı güzeldi... Parayı da Trump ödedi."
NATO Genel Sekreteri
Jens Stoltenberg Trump'la baş başa yaptıkları
kahvaltının ardından gazetecilere bu açıklamayı
yaptı...
Fena espri sayılmazdı.
Çünkü Trump sürekli paradan konuşmuş, müttefiklerinin maddi katkılarının düşüklüğünden yakınmış, hatta aba altından "böyle giderse ben bu işte olmam" sopasını göstermişti.
Ama işte eninde sonunda parayı ödeyecek olan ABD'ydi.
Nihayetinde "
efendi" oydu.
NATO demek ABD demektir.
Gerisi diplomasi yorumcularının "eğlencesi"dir.
Herkes "
hiza"ya girdiğinde ABD için para dert değildir; öder.
***
Peki bu çok önemli zirveden ciddi bir sonuç çıktı mı?
Çıkmıştır.
Ama göremiyoruz.
Göremeyiz.
Gördüğümüz ne?
Liderlerin beden dili, Trump'ın üslubu, vs.
Bir tuhaflık yok aslında. Çünkü bu tür zirvelerin hepsi yüz yüze nabız yoklamaları ve alınan "
gizli kararlar"dan oluşur.
Bazen de "
kararsızlıklar"ın altı çizilir.
Para tartışması falan Avrupa kamuoyunu oyalamak için bir vitrin çalışması.
Örtülü kalan ve bir süre daha öyle kalacak olan temel nokta ise şu sorunun cevabıdır:
21. Yüzyıl NATO'sunun temel savunma ve saldırı konsepti hangi hedefe yöneliktir?
Ara ara dile getirildiği gibi Rusya mıdır bu hedef?
Yoksa daha geniş çerçeveli bir egemenlik planı NATO üzerinden mi yürütülmektedir?
***
Zirvenin bizi ilgilendiren yanına gelince...
S-400'ler konusu...
FETÖ'ye koruma kalkanı olan Brüksel...
Acaba NATO bizim için de bir tehdit olabilir mi, sorusu..
Ve daha birçok düğüm var.
Hepsi de çözülmeyi bekliyor.
Ama bu zirvede de görüldü ki, Türkiye masaya artık "bağımsız inisiyatif arayışı" ile oturuyor.
Kimse de çıt çıkartamıyor.
Özeti şu: Sıkıntılar çekilecek, med cezirler yaşanacak ama hepsinden güçlenerek çıkacağız.
************
BU EVLİLİK YÜRÜMÜYOR
Yeni sistemde yürütme enerjisinin hızı açısından bakanlıkların azaltılıp birçoğunun birleştirilmesini destekliyorum. Bu net!
Ama Kültür ve Turizm Bakanlığı ortaklığını öteden beri anlayamıyorum.
Doğrudan turizm sektörünün içinden gelen yeni bakanın da ayağına "kültür işleri"nin takılmasından hoşlanacağını sanmıyorum.
Derim ki, kültürü ayrı bir yönetime kavuşturalım.
Biliyoruz, bu "evlilik" yürümüyor, yürümez.