Gazze'den 7 Ekim sabahı İsrail hedeflerine karşı gerçekleştirilen Aksa Tufanı Harekatı ile bağlantılı gelişmeler sürüyor. Beklenmedik bir harekatla İsrail'in 'karizmasını' yerle bir eden Hamas'ı ve tabii ki Gazze'de hayatlarını sürdürmeye çalışanları nelerin beklediği, gündemdeki en önemli husus.
Ağır bir şekilde Gazze'yi bombalayan İsrail'in, bir meskun mahal harekatına girişip girişmeyeceği, meselenin özü. Göğüs göğüse çarpışmaları pek istemediği bilinen İsrail ordusu istemese de siyasi iradenin Gazze'ye girme yanlısı olduğu biliniyor. Ancak, çizilen karizmayı kurtarmaya yönelik bu niyetin tam aksine sonuçlar doğurma ihtimali de oldukça yüksek.
Yıllarca sürdürülen titiz bir çalışma ile hazırlandığı belli olan Aksa Tufanı Harekatı'nı planlayanların, İsrail'in muhtemel tepkilerini hesaplayarak bununla ilgili hazırlık yapmış olmaları, yüksek bir ihtimal.
Elektrik, su ve gıda gibi hayati ihtiyaçlara ulaşımının engellenmesi yanında günlerdir bombalanarak adeta yerle bir edilen Gazze, konuya müdahil olanlar açısından ciddi bir imtihan. Aksa Tufanı Harekatı bahanesiyle Hamas'ı karalamakta yarışanlar gizlemeye çalışsa da, 'neden?' sorusunun dolaşıp durduğu epeyce zihin var. Uluslararası hukukun olup olmadığından başlayan anlama çabası, BM ve benzeri kuruluşları sorgulamaya varan bir dizi soruyu tetiklemeye aday.
Davos'ta 2009'daki 'one minute!' ile başlayıp, 2010'da uluslararası sularda vurulan Mavi Marmara ve Gazze kıyılarında katledilen çocuklarla devam eden İsrail'in cilasının dökülme süreci, artık ileri bir aşamada. İsrail'in günah defterinin doluluğunu bilenlerin sayısı gittikçe artarken, 'gaddar Filistinlilerin masum İsrail askerlerine zulümleri' konulu yalan haberlerin satıcı ve alıcıları azaldı. Siyonistlerin medya hakimiyeti azaldıkça, ürettikleri yalanlar ve etkileri de azalıyor.
Hamas'ın, muhtemelen başka çare olmadığına dair tecrübeleri ile bir anlamda 'mecbur kalarak' başlattığı Aksa Tufanı Harekatı ile ilgili gelişmelere 'temkinli' yaklaşanlar yanında 'vur, kır, yok et!' diyerek İsrail'i teşvik edenlerdeki sakinleşme emaresi, iyi bir gelişme. 'Gazze'dekilerin de insan olduğunu' hatırlayan ABD Başkanı Biden'ın, 'işgalin yanlış olacağını' söylemesi buna örnek.
İlgili kuruluş ve devletlerin, dünya üzerindeki problemlerin en büyüğü olan Filistin meselesini ciddi bir şekilde değerlendirerek çözüm bulmaları, artık ertelenemeyecek bir noktada.
Olayların başlangıcından itibaren ele alınarak yanlışlıkların düzeltilmesi zor, ancak ciddi bir ihtiyaç. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan gibi Rusya ve Çin başta olmak üzere birçok devlet tarafından da gündeme getirilen, '1967 sınırlarında iki devletli çözüm', tek çare… İsrail'in hoşlanmayacağı ve Filistinlilerin 'yetmez ama evet' diyebilecekleri bu teklif, 'şimdilik' en makul formül…