TBMM’den Filistin bildirisi! 2 devletli kalıcı ve adil barışa davet
TBMM Genel Kurulu, İsrail-Filistin çatışmalarına ilişkin genel görüşmeler için Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında toplandı. Meclis kürsüsünde konuşan Kurtulmuş, “TBMM’nin göstermiş olduğu tavır tarihi bir adımdır” dedi. Kurtulmuş'un konuşması sonrası kapalı oturuma geçildi. Daha sonra TBMM’den Filistin bildirisi geldi ve" Tarafları 2 devletli kalıcı ve adil bir barışa davet ediyoruz" ifadelerine yer verildi.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, İsrail-Filistin çatışmasına ilişkin, "Savaşın genişlemesinin önlenmesi için barış, güven ve istikrar ekseninde, adil ve hakkaniyetli bir barışın tesis edilebilmesi için Türkiye olarak üzerimize düşen her türlü görevi yerine getirmeye hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum." dedi.
Kurtulmuş, "İsrail-Filistin çatışması" gündemiyle toplanan Meclis Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, 600 milletvekilinin hemen tamamının ortak alanlarından birisi olan bu konudaki hassasiyetlerinin dile getirilmesi için böyle bir imkanın ortaya konulmasının fevkalade önemli olduğunu ifade etti.
İsrail-Filistin arasındaki bu gerilimin daha fazla sivil can kaybı olmaksızın, daha fazla masum insanların kanı dökülmeksizin çözülebilmesi için Türkiye olarak baştan beri büyük bir katkıyı ortaya koymaya gayret ettiklerine dikkati çeken Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Bir an evvel çatışmaların durdurulması ve zaten açık bir hapishane olan Gazze Şeridi'nde insanları hayattan kopartan bu saldırıların bir an evvel sonlandırılması; gıdası tükenmiş, suyu tükenmiş, sağlık hizmetlerine ulaşımı neredeyse tamamıyla engellenmiş olan Gazze halkının nefes alabilmesi için bir an evvel ateşkesin tesis edilmesi yönünde Türkiye'nin çok ciddi adımları, çok ciddi diplomatik temasları mevcuttur.
Ayrıca zaten bir barut fıçısına dönmüş olan Orta Doğu'da, bu gerilimin daha fazla sürdürülmesi, bu savaşın, bölgesel ve küresel yeni çatışmaların da fitilini ateşleyebilecek bir imkana sahip olduğu açıktır. Onun için diyoruz ki savaşın genişlemesinin önlenmesi için barış, güven ve istikrar ekseninde bu anlayışımız çerçevesinde adil ve hakkaniyetli bir barışın tesis edilebilmesi için Türkiye olarak üzerimize düşen her türlü görevi yerine getirmeye hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum."
SİYASİ PARTİLERE TEŞEKKÜR
Kurtulmuş, çoğu ülkenin yaşanan çatışmaları, ardından gelen Gazze'deki katliamı görmezden gelirken ya da bir tiyatro izler gibi izlerken, keskin bir tarafgirlik içerisinde buradaki insani dramları gündemlerine dahi almazken, öldürülen çocuklar, taş taş üstünde bırakılmayan Gazze halkı için kıllarını kıpırdatmazken, TBMM'nin insani, ahlaki ve tarihi sorumluluğunu kuşanmak üzere bu oturumu gerçekleştirmesinin ve bu oturumun sonunda ortak bir deklarasyona imza atarak bunu Türkiye ve dünya kamuoyuyla paylaşmasının her türlü övgünün üstünde olduğunu belirtti.
Bu genel görüşmenin ve sonunda deklare edilecek bildirinin, aslında tarihe düşülen bir imza olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "Bir kez daha bu vesileyle, parlamentoda grubu bulunan bütün siyasi partileri, grubu olmayan bütün partilerin mensubu milletvekili arkadaşlarımıza teşekkür ediyor ve tebrik ediyorum." diye konuştu.
Esasen dünyada Filistin-İsrail meselesinde büyük bir vukufiyetle söz söyleyebilecek bir milletin evlatları olunduğuna işaret eden Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"Ecdadımız dört asır boyunca bugünkü Filistin topraklarında farklı dinden insanları, farklı mezhepleri, farklı meşrepleri, farklı etnik yapıları bir arada yaşatabilmiş ve bu dört asır boyunca Batılı insaflı tarihçilerin 'Osmanlı barış düzeni' olarak tanımladıkları bu dönemde bir tek mezhep kavgası olmamış, bir tek din kavgası olmamış, herkesin hakkına, hukukuna riayet edilmiştir. Kısaca özetlemek gerekirse Mescid-i Aksa'daki 'Allahuekber' sesleriyle hemen yanı başındaki ağlama duvarında Yahudilerin yakarışları, birkaç yüz metre ötedeki Doğuş Kilisesi'nde Hristiyanların duaları birbirine karışmış ve insanlar barış içinde, esenlik içerisinde yaşamışlardır.
Bunu sağlayan iki temel gerekçe vardır. Bunlardan birisi dinlere, inançlara ve kimliklere saygı; bir diğeri ise her insanı yaradılışta eşit olan hazreti insan olarak gören anlayışımızdır. Dolayısıyla böylesine önemli bir tarihi birikime sahip olan Türkiye'nin evlatları olarak, TBMM'nin üyelerinin ve siyasi partilerin bugün göstermiş olduğu bu dayanışmanın tarihi bir adım olduğunun altını çizmek istiyor, emeği geçen bütün arkadaşlarımıza tebrik ve teşekkürlerimi bir kere daha ifade etmek istiyorum."
"DÜNYA BARIŞININ KAPISI ORTA DOĞU BARIŞIDIR"
İnsanlık ve bölge tarihini bilenlerin bir gerçeğin altını çizeceğini dile getiren Kurtulmuş, "Dünya barışının kapısı Orta Doğu barışıdır, Orta Doğu barışının kapısı ise hiç kuşkusuz Filistin halkının barış ve esenlik içerisinde Orta Doğu'da yaşayabilmesidir. Bu gerçeği en iyi bilen bir milletin çocukları olarak şu anda yaşananları bir sebep olarak değil, on yıllar boyunca süren yanlış uygulamaların bir sonucu olarak görüyor ve bu nedenler ortadan kalkmadan Orta Doğu'da bir barışın tam manasıyla kurulmasının mümkün olmadığına inanıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Kurtulmuş, Orta Doğu barışının sağlanması ile Filistin ve İsrail arasındaki gerilimin sona erdirilmesi için 1967 sınırlarında başkenti Kudüs olan, bağımsız Filistin devletinin kurulması gerektiğini belirterek, "Türkiye olarak başından beri ifade ettiğimiz iki devletli çözümden başka hiçbir çözüm olmadığını son olaylar bir kez daha ortaya koymuştur." dedi.
Yasa dışı yerleşimciler ve buna bağlı olarak İsrail'in işgal ve ilhak teşebbüslerinin sona erdirilmesinin de barışın önünü açacak önemli gelişmelerden olacağını vurgulayan Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Başta Mescid-i Aksa olmak üzere Müslümanların, Hristiyanların ve Yahudilerin, bütün din mensuplarının kutsal mekanlarının masuniyetinin korunması ve bu anlamda dinlerin kutsallarına karşı saygı gösterilmesidir. Onlarca kere yaşandığı gibi, özellikle son dönemde sadece sıradan insanların değil, bazı milletvekillerin, bazı bakanların öncülüğünde Müslümanların kutsal mekanı olan Mescid-i Aksa'nın defalarca baskılara uğramış olması, baskınlarla işgal edilmiş olması uluslararası hukuk bakımından kabul edilebilecek bir durum değildir. Ümit ediyorum ki Türkiye'nin öncülüğünde, sizlerin bu kararlılığıyla Orta Doğu'daki bu sorunu çözecek ve nihai olarak adil, hakkaniyetli bir barışı sağlayacak adımların atılması mümkün olur."
TBMM Başkanı Kurtulmuş, bugünkü görüşmeye ilişkin deklarasyonda imzası bulunan siyasi parti grupları ve temsilcilerine teşekkür etti
KAPALI OTURUM SONA ERDİ
TBMM Genel Kurulunda, İsrail-Filistin çatışmasına ilişkin gelişmelerin ele alındığı kapalı oturum sona erdi.
Kapalı oturum yaklaşık iki saat sürdü.
TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca, kapalı oturumun ardından AK Parti Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman, CHP Tekirdağ Milletvekili Nurten Yontar ve İYİ Parti Ankara Milletvekili Yüksel Arslan'a gündem dışı söz verdi.
6 PARTİ ORTAK BİLDİRİ YAYIMLADI
TBMM'de Filistin-İsrail çatışmasına ilişkin düzenlenen özel oturumun ardından 6 parti ortak bildiri yayımladı.
Bildiride, "Ortadoğu'da kalıcı barışın ancak Filistin-İsrail meselesinin adil bir çözüme kavuşturulmasıyla mümkün olduğunu ve bunun 1967 sınırları temelinde başkenti Kudüs olan bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz bir Filistin Devleti'nin vücut bulmasıyla mümkün olabileceğini net bir şekilde yineliyoruz" denildi.
TBMM Genel Kurulu'nda "Filistin" özel oturumu yapıldı. Kapalı olan oturumdan sonra bütün siyasi parti grup başkanvekillerinin imzasıyla ortak bildiri yayımlandı. AK Parti Grup Başkanvekili Bahadır Yenişehirlioğlu, CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay, Yeşil Sol Parti Grup Başkanvekili Hakkı Saruhan Oluç, İYİ Parti Grup Başkanvekili Erhan Usta, Saadet Partisi Grup Başkanvekili Bülent Kaya'nın imzasını taşıyan ortak bildiride, Filistin ve İsrail'de yaşanan çatışmalarda ağır sivil can kayıplarının var olması, sivil altyapının hedef alınması ve sivillerin en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamayacak durumda bırakılmalarının vicdanları yaraladığı belirtilerek, "Krizin başka bölgelere de sirayet potansiyeli, bölgesel güvenlik ve istikrarı ciddi biçimde tehdit etmektedir. Sivillerin her şartta korunması ve toplu cezalandırma mahiyetindeki uygulamalardan kaçınılması hukukun, vicdanın ve insanlığın gereğidir. Bu gerilimin telafi edilemez sonuçlar doğurmaması için tüm tarafları barış-güvenlik-istikrar vizyonumuz çerçevesinde itidale ve aklıselime davet ediyoruz" ifadeleri kullanıldı.
Bildiride şunlar kaydedildi:
"Filistin-İsrail hattında son yaşananlar, uzun süredir tarifsiz sıkıntı, umutsuzluk ve acılara yol açan bu sorunun artık kalıcı bir çözüme kavuşturulması zaruretini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Filistin-İsrail meselesinin çözümü, sonuçları yönetmekten değil, sorunların temelinde yatan sebepleri ortadan kaldırmaktan geçmektedir. Son olaylar, 56 yıldır devam eden hukuksuz işgal ve buna bağlı politikaların doğurduğu bir sonuçtur. Toprakları, hayat ve gelecek umutları elinden alınan Filistin halkı, bugün yeni ve emsali görülmemiş bir kuşatma altındadır. 2 milyon insanın yaşadığı ve 16 yıllık ablukayla çoktan bir açık hava hapishanesine dönüşmüş bulunan Gazze'ye sağlanan gıda, enerji ve insani yardımların kesilmesi, sivil yerleşimlerin hedef gözetilmeksizin vurulması, uluslararası hukukun açık ve ağır bir ihlalidir. Siviller arasında bir hiyerarşi oluşturulması ırkçılığın ve ayrımcılığın bir başka tezahürüdür. İşgalle başlayan yasa dışı yerleşimcilerin mülk gaspları, kutsal mekânların statüsünü hiçe sayan saldırı ve provokasyonlarla devam eden ihlaller zinciri ve çifte standart uygulamalar, iki devlet temelindeki çözüm vizyonunu da aşındırmaya devam etmektedir. Bu itibarla işgal altındaki Filistin topraklarında devam eden işgal uygulamalarının bir an önce sona ermesi ve adil bir barışa ulaşılması şarttır. Başta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi olmak üzere tüm uluslararası toplumun artık daha fazla gecikmeksizin iki devletli çözüm vizyonu temelinde tarafları adil bir çözüme imale etmek için sorumluluk alması gerekmektedir."
Ortadoğu'da kalıcı barışın 1967 sınırlarına dönüşle mümkün olduğuna dikkat çekilen bildiride, "Ortadoğu'da kalıcı barışın ancak Filistin-İsrail meselesinin adil bir çözüme kavuşturulmasıyla mümkün olduğunu ve bunun 1967 sınırları temelinde başkenti Kudüs olan bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz bir Filistin Devleti'nin vücut bulmasıyla mümkün olabileceğini net bir şekilde yineliyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde grubu bulunan tüm siyasi partiler olarak yukarıda sıraladığımız görüşler 'temelinde, Filistin ve İsrail'de yaşanan çatışmaların taraflarından tırmanmaya son vermelerini ve sivilleri hedef almamalarını bekliyor; Gazze'de bitmeyen insani trajediyi derinleştiren kolektif cezalandırma yöntemleri ile hedefi doğrudan siviller olan tüm saldırıları kınıyor; Filistin ve İsrail'i iki devlet temelinde adil ve kalıcı bir çözüme ulaşmaları için daha fazla gecikmeksizin kalıcı barışa yönelik müzakerelere başlamaya davet ediyoruz" denildi.