Namazlar cem edilmek (birleştirilmek) suretiyle kılınabilir mi?
Belirli şartları taşıyan her Müslüman'a günde beş vakit namaz farzdır. Her namaz kendi vakti içinde eda edilmek üzere farz kılınmıştır. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de: "Namaz, müminler üzerine belli vakitlerde eda edilmek üzere farz kılınmıştır." (Nisa, 4/103.) buyrulmaktadır. Bu itibarla normal şartlarda her namazın vaktinde kılınması gerekir. Ancak geçerli bir mazeretin olması durumunda namazlar birleştirilerek
(cem' edilerek) kılınabilir.
"İki namazı birleştirmek" anlamına gelen "cem" öğle ile ikindi namazlarının öğle veya ikindi vaktinde; akşam ile yatsı namazlarının da akşam veya yatsı vaktinde birlikte kılınmalarını ifade eder. Hanefi mezhebine göre cem sadece hacılar için söz konusudur. Arefe günü Arafat'ta ikindi öne alınarak öğle vaktinde birlikte (cem-i takdim) kılınır. Aynı gün akşam namazı geciktirilerek Müzdelife'de yatsı vaktinde birlikte (cem-i tehir) kılınır. Bunun dışında namazları cem ederek kılmak caiz değildir. Diğer mezheplerde (aralarında bazı konularda ihtilaf olmakla birlikte) sefer, yağmur, fırtına gibi mazeretlerle öğle ile ikindiyi veya akşam ile yatsıyı cem-i takdim ya da cem-i tehir yoluyla kılmak caizdir. Bu görüşün delillerinden birisi şudur: İbn Abbas; "Rasulüllah (s.a.s.) Tebük seferinde öğle ile ikindi, akşam ile yatsı namazlarını birleştirerek kıldı." (Müslim, Salatü'l-Müsafirin, 51, 52, 53.) demiştir. Hanefiler bu ve benzeri hadislerde söz konusu olan cemin sûrî (öğle namazını vaktin sonunda, ikindiyi de vaktin başında kılarak, peşi peşine) olduğunu söylerler.
Önemli mazeretlerin bulunduğu durumlarda Hanefi birisi de diğer mezhepleri taklit ederek anılan namazları cem ederek kılabilir. Mesela doktorun ameliyatta iken namazı vaktinde kılamaması gibi zaruret ve ihtiyaç hâllerinde öğle ile ikindi, akşam ile yatsı namazları, cem-i takdim veya cem-i tehir ile kılınabilir. Namazları birleştirerek kılacak kişi, bu namazları peş peşe ve sırasına göre kılar; iki farz arasındaki sünnetleri kılmaz, başka bir şeyle meşgul olmaz. Öğle ile ikindinin farzları, öğle veya ikindi vaktinde, akşam ile yatsının farzları, akşam veya yatsı vaktinde peş peşe, ara vermeden kılınır.
(cem' edilerek) kılınabilir.
"İki namazı birleştirmek" anlamına gelen "cem" öğle ile ikindi namazlarının öğle veya ikindi vaktinde; akşam ile yatsı namazlarının da akşam veya yatsı vaktinde birlikte kılınmalarını ifade eder. Hanefi mezhebine göre cem sadece hacılar için söz konusudur. Arefe günü Arafat'ta ikindi öne alınarak öğle vaktinde birlikte (cem-i takdim) kılınır. Aynı gün akşam namazı geciktirilerek Müzdelife'de yatsı vaktinde birlikte (cem-i tehir) kılınır. Bunun dışında namazları cem ederek kılmak caiz değildir. Diğer mezheplerde (aralarında bazı konularda ihtilaf olmakla birlikte) sefer, yağmur, fırtına gibi mazeretlerle öğle ile ikindiyi veya akşam ile yatsıyı cem-i takdim ya da cem-i tehir yoluyla kılmak caizdir. Bu görüşün delillerinden birisi şudur: İbn Abbas; "Rasulüllah (s.a.s.) Tebük seferinde öğle ile ikindi, akşam ile yatsı namazlarını birleştirerek kıldı." (Müslim, Salatü'l-Müsafirin, 51, 52, 53.) demiştir. Hanefiler bu ve benzeri hadislerde söz konusu olan cemin sûrî (öğle namazını vaktin sonunda, ikindiyi de vaktin başında kılarak, peşi peşine) olduğunu söylerler.
Önemli mazeretlerin bulunduğu durumlarda Hanefi birisi de diğer mezhepleri taklit ederek anılan namazları cem ederek kılabilir. Mesela doktorun ameliyatta iken namazı vaktinde kılamaması gibi zaruret ve ihtiyaç hâllerinde öğle ile ikindi, akşam ile yatsı namazları, cem-i takdim veya cem-i tehir ile kılınabilir. Namazları birleştirerek kılacak kişi, bu namazları peş peşe ve sırasına göre kılar; iki farz arasındaki sünnetleri kılmaz, başka bir şeyle meşgul olmaz. Öğle ile ikindinin farzları, öğle veya ikindi vaktinde, akşam ile yatsının farzları, akşam veya yatsı vaktinde peş peşe, ara vermeden kılınır.
