Türkiye laik- anti laik kavgalarını geride bırakalı çok oldu. Üzerinde durmaya bile gerek yok ama yeni anayasa yaptırmamak için bahane arayan ana muhalefete fırsat çıktı. Bu da Türkiye'de "muhalefet"in hâlâ bir sorun olduğunu gösteriyor.
Muhalefet partileri, son 15 yılda ne iktidara yol arkadaşlığı yaparak (Yeni anayasa veya çözüm sürecine destek olmada) Türkiye'nin önünü açtı ne de alternatif siyaset üreterek kendisinin... Bu durum muhalefetin muhalefetine de yansıdı. HDP iradesini Kandil'e teslim ettiği için ondan beklenecek bir şey yok. Ama asil vahim olan, CHP ve MHP'deki muhalefetin hali.
CHP'de bırakın topluma, parti tabanına bile umut verecek bir isim çıkmadı. MHP'de çok sayıda isim çıktı ama umut veren yok. En popüleri bile güven sorunu yaşıyor. MHP'nin nereye savrulacağını kimse kestiremiyor. Asıl kaygı bu... Ayrıca bugüne kadar Türkiye'nin çok partili siyasi hayatında mahkeme yoluyla "lider" olan biri de çıkmadı.
Dahası her biri hakkında onlarca soru işareti var. Alın en önde görünen Meral Akşener'i... Hâlâ üzerindeki "paralel gölgesi" ve geçmişindeki "derin" izler açıklığa kavuşmuş değil. Geçen yazıda Akşener'in 90'larda patlayan Susurluk skandalı döneminde İçişleri Bakanı olduğunu hatırlatmış ve başka sorulardan söz etmiştim.
İşte o sorulardan ilki Yeşil kod adıyla bilinen Mahmut Yıldırım'ın odağında olduğu Mehmet Eymür ve Hanefi Avcı tartışmasıyla ilgili... Bir şikâyet mektubu söz konusu. O dönem MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür, Hanefi Avcı'yı 12 Şubat 1997'de İçişleri Bakanı Meral Akşener'e şikâyet eder. Nedeni de 5 gün önce İstanbul DGM'ye ifade veren Avcı'nın Eymür'ü teröre destek vermekle suçlaması... Bu mektup Kutlu Savaş'ın ünlü Susurluk Raporu'nda şöyle yer alır:
"Mehmet Eymür'ün Meral Akşener'eyazdığı 12.02.1997 tarihli mektubundaHanefi Avcı'yı şikâyet ederken, AnkaraEmniyet Müdürü Orhan Taşanlar'ın kendisinigece 03.00'te arayıp Yeşil'in teslimalınmasını istediğini, Ankara bölgesindekendisinin de ilgileri olmadığını söylediğininaklediyor..."
Raporda Eymür'ün Yeşil'le ilişkisine dairçarpıcı bilgiler de var. Yeşil'in 1995'te AnkaraEmniyeti tarafından gözaltına alındığı, kaburgakemiklerini kıracak kadar işkenceye tabi tutulupsorgulandığı açıklanıyor. Aynı raporda, döneminAnkara Emniyet Müdürü Orhan Taşanlar'ın,bizzat Eymür'ü arayarak "Gelin adamınızıalın" dediği ve alındıktan sonra tedavisinin MİTtarafından yapıldığı bilgisi de yer alıyor.
Yazar Nusret Sanem, "Fethullah ve Susurluk" kitabında bu bilgilere şu tespiti ekliyor: "Kutlu Savaş Raporu'nun ekleri arasındabu mektup var. Eymür'ün şikâyet mektubununiçeriğini Mesut Yılmaz ve MeralAkşener çok iyi biliyorlar. Açıklanması veyetkili makamlara verilmesi Yeşil olayınınaydınlatılmasına katkıda bulunur."
Akşener, temiz siyasete Yeşil olayını aydınlatarakbaşlayabilir. Bekliyoruz.
Bir soru da Hanefi Avcı'dan. Avcı, "Haliç'te Yaşayan Simonlar" kitabında Susurluk'u şöyle tanımlıyor: "Susurluk, devletin mücadelebiçimini mücadele ettiği (terörist) gruplarlaaynı seviyeye indiren, inanılmaz biranlayışın tezahürü. Bir dönem bu yöntem,devlet adamlarının bilgisi ve dolaylı desteğidahilinde güvenlik kuvvetleri içindeuygulandı."
Acaba Bakan Akşener'in de bilgisi var mıydı?
İlginç bir siyasi geçmiş. Çatlı'yla yakınlığı, Yeşil meselesini biliyor olması ve yeni dönemin Gladyo B'si "Paralel Yapı"yla ilişkilendirilmesi sorgulanması gereken bir durum değil mi?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.