HAŞMET BABAOĞLU

Bütün bunlar talep enflasyonunun sonuçları diyorsunuz...
Siz tekrar ettikçe biz inanırız sanıyorsunuz.
Yok öyle bir şey desek, ne umurunuzda!
Ancak işi daha ileri götürüp "Taleplerinizi kısmadığınız için enflasyondan muzdaripsiniz" demeye başlar ve sıradan vatandaşı suçlarsanız...
Olmaz!
Olmuyor!

***

Şunu bilin...
Dünyanın iktisadi sorunlarını iktisatçılar çözemez.
Finansçılar hiç...
Neden mi?
İstisnalar hariç...
İktisatçıların "İNSAN"dan haberleri yok...
İnsanın duygularından, arzularından, endişelerinden, gelecek ufkundan hiç haberleri yok!
Hadi işin eğitiminde böyle başlıyorlar, öğrendikleri matematik buna izin vermiyor, anladık...
Ama çoluklarına çocuklarına, komşularına, mahalledeki esnafa falan da mı bakmıyorlar?
Talep enflasyonu değil bu...
"Gelecek endişesi" enflasyonu...
Bir de fiyat istikrarsızlığı hüküm sürdü mü, seyreyle gümbürtüyü...

***

İşler trajikomik bir noktaya doğru sürükleniyor.
Konut talebini kısıyorsunuz, müteahhitler gürültü koparıyorlar tabii, "Aman sermayenin en hareketli kesimini gücendirmeyelim" diyerek çare arıyorsunuz...
Ama iş "sade insan"a gelince...
Birdenbire trolleşmiş finansçı, maliyeci, hazine uzmanı tipler türüyor...
Neden sade insan bir gömlek yerine üç gömlek almaya başlamış?
Ben de soruyorum?
Niye almasın?
Şimdi üç gömlek almazsa, bir ay sonra aynı fiyata ancak tek gömlek alacağını düşünüyor.
Bunun böyle olmayacağına onu inandırabilir misiniz?

***

Biz insan bilimlerinde "arzu yatırımları" diye bir terim kullanıyoruz.
İktisatçılara da tavsiyemdir...
Yatırım denilince akıllarına hep finansal yatırımlar gelmesin; biraz arzu yatırımlarının ekonomisine de odaklansınlar...
Elbette "arzu" deyince akıllarına uçkur meselesi gelen tayfa konumuza dâhil değildir.
Fakat "Madem dışarıda yemek pahalı, insanlar evlerinde yesinler" diyen aklıevvellere bu konuyu nasıl anlatmalı?
Mesela tatil mevsimi geldi çattı...
"Memleketin bütün kıyıları yabancılara ayrılmıştır, lokaller evlerinde otursun, kredi taksitine girip enflasyonu patlatmasınlar" mı diyeceksiniz?

***

NOT DEFTERİ
Kelimelerin büyüsünü bilirim ben. Bir kelime veya bir kelime değişikliği ile yeminli birlikleri paramparça etmişimdir ben. (TARIK BUĞRA / Gençliğim Eyvah)