Dünyadaki tüm sömürge kentlerinin beyaz semtleri mükemmel derecede temizdi. Gelir gelmez küçücük çocuklara bile her gün yıkanmayı, dokunulmazlık ve saflık rengi beyaz takım elbiseler giymeyi öğretirlerdi (...) Böylece, beyazlar, villalarınıngölgesindeuyuklayarakdinlenen bunarin giysili yırtıcıhayvanlar, bir anda kendilerini hiç olmadıkları kadar temiz ve yenilenmiş görmeye başlarlardı. (MARGUERITE DURAS/Pasifik'e Karşı Bir Bent)
***
Yaşamımız bize ne kadar iyi görünürse görünsün, kırık kalpli insanların dünyasında yaşıyoruz. Annelerimiz ve babalarımız ne denli iyi olurlarsa olsunlar, kusursuz olamazlar. Onlar Havva ile Adem'inçocuklarıdır. Bu yoldanyaralanmadan geçme şansımızyoktur. (JOHN ELDREDGE/Özgür Yürek)
***
Bilmiyorum. Aşkın içimize mi girdiğini, yoksa içimizden mi çıktığını bile bilmiyorum. Kimi zaman bize yıllarcapusu kurmuş bir varlıkgibiiçimize girdiğine... inanıyorum. (MONİKA MARON/Animal Triste)
***
Sevdiğimiz bir varlığın kaybedilmesi demir bir yumruk olur, iner göğsümüze. İlk birkaç ay boyunca soluğumuz kesilir. Bu şok bizi bir adım geriletir. Bu dünyada değilizdir artık. Öylece bakakalırız. Ne kadar da yabancı bir dünyadır bu. En az saçma geleni çiçeklerdir. Her renkten çığlıklar gibidirler. Küçücük birpapatya bile bize kendiniduyurmaya çabalamaktadır. Sözleri rengidir. Sen ölünce, çiçek müptelasına döndüm. Evimin her yanını çiçeklerle donatıyordum. (CHRISTIAN BOBIN/Neşeİnsan)
***
Bir sabah beni yanına çağırttı. Durumu bir önceki günden daha ağır görünmemekle birlikte dedi ki,: "Bugünolacak. Müdahale etmeyeceğine, her şeyi akışına bırakacağına söz ver. Rabbime geridönmeme müsaade edilmeli." (MARTIN LINGS /Yirminci Yüzyılda Bir Veli)
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.