Şimdi çoğunuz
"bu yeni bir şey değil ki, bayat bir konu, haber değeri sıfır" diyeceksiniz...
Üstelik
"adamda yüz surat mahkeme duvarı, adam dünya pişkinlik şampiyonu, sen istediğin kadar uyar, boşuna uğraşıyorsun" diyenleriniz de
çıkacaktır...
Haklısınız. Ama biz gene de görevimizi yapalım.
Benim merak ettiğim, Kılıçdaroğlu bunları
"kötü niyetle" mi söylüyor, yoksa aklı ermediği için partisinin gelenek olmuş ezberlerini mi tekrarlıyor?
Hatırlarsınız, bir süre önce
"Atatürk Köy Enstitüleri'ni kurarak işe başladı" demiş, bu gibi konularda ne kadar cahil
olduğunu kanıtlamıştı...
Ölümünden iki yıl sonra kurulan Köy Enstitüleri'ni Atatürk'ün, hem de cumhuriyetin en başında kurduğunu sanıyordu!
Mu acaba? Yoksa bile bile mi sallıyordu?
"Nasıl olsa kendi kitlem anlamaz, yutar" diye mi düşünmüştü?
***
Bakınız bu sefer de ne demiş:
"Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, kimsesizlerin kimsesi kıldığı cumhuriyetimizin temellerini laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti harcıyla karmıştır." Nasrettin Hoca fıkrasındaki özürlü çocuk
gibi, cümlenin her yanı çarpık, hangi birini
düzeltelim? Cumhuriyetin
"kimsesizlerin kimsesi olduğu" iddiası, çok basit ve çok
ucuz bir mugalatadır.
Hiçbir anlamı yoktur. Benzer bir
"boş laf" her ülkede her rejim için kullanılabilir.
Stalin de açtığı binlerce yetimhaneyle kimsesizlerin kimsesi olmamış mıydı?
Salla gitsin: Cumhuriyet hayat demek...
Yükselmeye kanat demek... (Kanuni devrinde uçamıyorduk... Gerçi tayyare henüz icat edilmemişti ama zarar yok...) Cumhuriyet, siyaset yemeğinin tuzu biberi, salçasıdır... O yavan padişahlık yemeğinin üstüne gelen tatlıdır... (Bu biraz Meral Hanım tarzı oldu!) Ya da isterseniz: Cumhuriyet, kan şekeri yüksek olan vatandaşlara Glucophage gibi gelmiştir!
***
Gelelim laik, demokratik ve sosyal hukuk devletine...
Bu laf, 1961 yılının icadıdır!
İlk kez, darbecilerin ve onların yandaşı bürokratların ve gazetecilerin yaptıkları yeni anayasada ortaya atılmıştır. Ondan önce böyle bir "söylem" yoktu.
Ne Atatürk'ün ne de İnönü'nün aklına cumhuriyeti böyle tanımlamak gelmemişti!
Cumhuriyet ilk beş yılında laik değildi, sonradan öyle kılındı. Bu ilke Anayasa'ya taa 1937 yılında girdi!
Demokrasi de tam tersine, ilk iki yılda vardı, sonradan ortadan kaldırıldı.
Kılıçdaroğlu'nun Atatürk'e atfettiği sosyal devlette ne sendika hakkı vardı ne de grev hakkı.
Attıkları zaman mangalda kül bırakmayan ve her seçimde oylarını bu adama veren "devrimciler" de neyin ne olduğunu öğrenseler iyi ederler.
Sen de öğren Kılıçdaroğlu.