2024 yılı bütçesinin tümü üzerindeki görüşmeler dün tamamlandı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı
Cevdet Yılmaz'ın detayıyla anlattığı bütçede, bardağın dolu tarafını görmek isteyenler için dikkate değer tespit ve bulgular söz konusu idi.
Bu konuya değinmeden önce, enflasyonla mücadele ve büyüme denkleminde önemli yer tutan
"küresel sermaye akışı" ile ilgili bir gelişmeye, daha doğrusu konjonktürel bir probleme işaret etmek istiyorum.
Eldeki istihbarı bilgiler gösteriyor ki...
Gazze'deki katliam karşısında en gür biçimde sesi çıkan, kalıcı ateşkes ve nihai barış için çözüm önerileri ortaya koyan Türkiye, siyonist rejimin hedefinde. İsrail'in, Türkiye'ye yatırım yapmayı veya fon göndermeyi düşünen çevreleri durdurmaya çalıştığı artık bir sır değil! Nitekim bir vesileyle bu riski hatırlattığımız Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin
"kazan-kazan anlayışıyla" hareket eden uluslararası sermaye için cazip bir ülke olduğunun altını çizmiş, İsrail'in olası engelleme çabalarının kalıcı sonuç üretmeyeceğine ilişkin kanaatini paylaşmıştı.
İşin bu kısmını vurguladıktan sonra... Enflasyondaki gerileme takvimine de değinip, bütçedeki önemli bazı sayıları da aktarmak istiyorum.
Enflasyonda hissedilir düşüş 2024 yılının ikinci yarısından sonra görülecek, 2025 yılında enflasyonun
istikrarlı düşüşüne tanık olunacak
ve 2026'dan itibaren kalıcı tek
haneli enflasyon dönemi başlayacak.
Gelelim bütçedeki çarpıcı bazı göstergelere...
2024'te vatandaşların görece
daha ucuz elektrik ve doğalgaz kullanabilmesi
için 509 milyar lira ödenek
ayrıldığı anlaşılıyor. Bir başka ifadeyle
ithal enerji fiyatları ve kur farkı, faturalara
birebir yansıtılsa vatandaşın
cebinden yarım trilyon lira çıkacaktı.
Doğalgazı, maliyetine göre yüzde 73,
elektriği ise yüzde 63 daha ucuz kullanmaktayız.
Bugünlerin en hassas gündem
maddelerinden biri de
yeni asgari ücret. 2022 yılından itibaren asgari
ücret gelir vergisi ve damga vergisinden
istisna tutulduğu için
her bir çalışanın cebinde yıllık 21 bin 500 lira kaldı.
Devlet, çalışan başına aylık 1.792 lira
vergiyi almaktan vazgeçti.
Bütçenin bir de sosyal devlet boyutu var. Elbette; çalışabilecek
durumda olanlara kaynak transferinden
söz etmiyoruz. Fakat ödeme gücü
olmayan (aylık geliri brüt asgari ücretin
üçte birinden az olan) vatandaşların
sağlık primi giderleri, 65 yaş üstü, bakıma
muhtaç ve engelliler için yapılan
ödemeler, evde bakım hizmeti masrafları,
aile destek ödenekleri, sosyal
konut destekleri, koruyucu aile uygulaması,
elektrik tüketim katkısı, engelli
taşıma harcamaları... Hepsi gerekli ve
hedef odaklı bu programlar için yarım
trilyon liraya yakın kaynak kullanımı
planlanıyor. Bu kalemler hem sosyal
emniyet supabı görevi görüyor hem de
vatandaşın devletle bağını pekiştiriyor.
Bütçede; eğitimden sağlığa, tarımdan KOBİ'lere kadar yazılacak daha pek çok unsur var.
Ben, seçtiğim son bir rakamı daha yansıtayım.
Asrın felaketi sonrasında deprem hasarlarının giderilmesi ve afet risklerinin azaltılması amacıyla 2024 yılında 1 trilyon 28 milyar lira harcama gerçekleştirilecek. Şubat 2023'ten itibaren 6.6
milyon bağımsız bölümde hasar tespitinin
tamamlanmış olması, 767 bin 430
hak sahipliği başvurusu alınması, bu
aşamada 441.862'sinin kabul edilmesi,
200 bin konutun teslim aşamasına gelmesi
her devletin altından kalkabileceği
bir durum olmayıp ancak Türkiye ve
liderliği sayesinde mesafe alınabildiğinin
de teyididir.