MELİH ALTINOK

Sömürgecilik serüvenine ayna verip inci alarak başlayan "Batı medeniyeti", Soğuk Savaş döneminde de akılları McDonald's ve Coca Cola'yla aldı.
Berlin'deki Duvarı da füzelerle, roketlerle değil, çocukların yumurtadan sonra şeklini en çok bildikleri nesne olan Coca Cola şişeleriyle yıktılar...
Şimdi de Berlin Duvarı'nın yıkıldığı günden beri Rusya topraklarına doğru ilerleyişini Ukrayna'da kesmeye çalışan Putin'i içeride bu muhteşem ikiliyle sıkıştırmaya çalışıyorlar.
Swap'tan çıkarmakmış, Tolstoy'un eserlerini, Kuğu Gölü Balesi'ni yasaklamakmış, Putin'in arkadaşı diye orkestra şeflerini işinden kovmakmış hepsi hikâye...



Hiçbiri, Rus halkı ve özellikle gençliği üzerinde, McDonald's'ın ülkedeki restoranlarını kapatması, Cola tedarikinin kesilmesi kadar moral çöküntüsü, "izolasyon hissi" yaratamamış gibi duruyor...
Dün de ergen bir Rus kızın "Lipton, Doritos ve McDonald's yok, ne yiyeceğim? Bana doğum günümde ne hediyeler verilecek? Yakında Instagram'a giremeyeceğiz" diyerek ağladığı videosu Instagram'da paylaşma rekorları kırıyordu.
Ne dram ama, yürek dayanmaz!
Hele hele Ukrayna'da su, ekmek, yatacak yer bulamayan akranlarını düşününce...

***

1987 KIŞI NEREDEN ÇIKTI?
Tamam, hava tahminlerindeki başarısızlığın meteoroloji müdürlerinin başını yediği dönemleri geride bıraktık.
En azından şimdi yağacak dediklerinde yağıyor.
Fakat şimdi de tedbirin ayarını kaçırmaya başladık. Havadan nem kapıp azıcık kar görünce şehir hayatını durduruyoruz.



Günlerdir de 1987 kışı tekrar edecekmiş diye medyada korku pompalanıyor. O günlerin şahidi "kar gazileriyle" röportajlar yapılıyor...
Gelin görün ki hâlâ bir şey görmüş değiliz. Bu kadar gürültü üzerine en azından 2017 kışı kadar falan yağar diye bekliyorduk, o da olmadı.
Peki kim ortaya attı İstanbul'un 1987'de olduğu gibi bir aya yakın süre kara gömüleceği söylentisini?
Geçen ay yağan kardan ağzı yandığı için şimdi soğuğu, nemi duyunca üflemeye başlayanlar mı?
Neyse belki bu gece birilerinin dediği gibi, "korkulan olur" kar yağar!

***

SEİNFELD BUGÜN ÇEKİLMEZ
Kar karantinası falan derken birkaç gecedir kendimi Seinfeld dizisinin güvenli kollarına bırakıyorum.
Espriler harika. 25 dakikalık bölümler sıkılmaya fırsat vermiyor... Uzayan, sarkan hiçbir ayrıntı yok...
90'larda popüler olan dizide işlenen konulara bakıncaysa, bugüne göre çok çok özgür bir ortam olduğunu görüyorsunuz.



Zenciler, eşcinseller, Yahudiler, feminizm gibi "bıçak sırtı" meseleler hakkında dizide geçen esprileri bugün hiçbir yapımcı, oyuncu kullanmaya cesaret dahi edemez.
Ama kimilerine sorarsanız bugün ABD, ifade özgürlüğü de dahil pek çok alanda 90'lara göre daha ileri bir seviyede...
Baksanıza yeri geliyor başlarına zenci Başkan bile seçiyorlar!