CANLI YAYIN
MELİH ALTINOK
Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı Türkiye'nin PKK-YPG'ye yönelik sınır ötesi harekâtını şu sözlerle değerlendirmiş:
"1974'te biz adına Barış Harekâtı desek de bu bir savaştı ve akan da kandı. Şimdi Barış Pınarı desek de akan su değil kandır. Bu nedenle bir an önce diyalog ve diplomasinin devreye girmesi en büyük dileğimdir."
Akıncı'nın bu çıkışını, Suriye operasyonu nedeniyle Türkiye'ye yüklenen Avrupa Birliği'ne göz kırpma olarak değerlendirenler var.
Olabilir.
Öyle ya, meşruiyetini Avrupa başkentlerinde arayan siyasiler "anavatanda" bile terör operasyonları sırasında içe doğru geğirirken, "yavru vatandakiler" ne yapsa yeridir, değil mi?
Tıpkı, PKK-YPG'ye yönelik terör operasyonuna karşı çıkmanın barışseverlik olduğunu düşünen Türkiye'deki pek çok solcu gibi, söylediklerine inanması. Ve bu perspektifinin kendi hayrına olduğunu düşünmesi.
Sözünü ettiğim bu samimiyet, bence söz konusu tartışmada havalarda uçuşan "hainlik" gibi sıfatlardan daha ağır bir problem.
Çünkü sömürgecilerin gözlerini diktikleri yerlerde en çok ihtiyaç duydukları şey işbirlikçilerindeki bu inanmışlık hali!
Baksanıza, bir Kürt ulusal kurtuluş hareketi olduğu öne sürülen YPG-PKK, yıllardır asıl mücadelesini bölgede Kürtlerin eşit vatandaş ve asli unsur olduğu tek ülke olan Türkiye'ye karşı veriyor... Kürtlerin ikinci sınıf vatandaş sayıldıkları, mülk bile edinemedikleri Şam rejimine ya da PJAK'lıların (PKK'nın bir kolu) vinçlerle asıldığı İran'a karşı değil!
İnanç olmasa bu saçmalığı göre göre kim ölür kim öldürür?
Ama dün Trump'ın ağzından çıkan şu sözler, sanırım güvendikleri dağların kendileri hakkındaki düşüncelerini anlamalarına yardımcı olacaktır:
"Kürtler ve Türkiye yıllardır savaşıyor. Türkiye PKK'yı teröristlerin en kötüsü olarak görüyor. Başkaları araya girip o ya da bu taraf için savaşmak isteyebilir. Bırakın yapsınlar... izliyoruz."
Evet, biz ölürken, "yesinler birbirlerini" diyerek izliyor adamlar. Teröristlerin ellerine tutuşturdukları silahlardan başka kaybedecek şeyleri yok nasılsa, rahatlar.
Bugün yönettiği halkı 1976'da Rum çetelerin katliamlarından kurtaran Türkiye'nin meşruiyetiyle YPG-PKK'nınkini kıyaslar hale gelen Akıncı ve yoldaşı sömürge solcuları artık şımarıklığı bırakmalılar.
Eğer Türkiye zayıflar ya da bölünürse, bölgede Türklerin, Kürtlerin ve Arapların insan gibi yaşadığı yegane vahanın da yok olacağını akıllarından çıkartmamalılar.
Yatıp kalkıp Türkiye'ye dua etmeliler.
ABD askerleri arkalarından çekilince "bizi yine sattılar" diye ağlayanların halinden tüm bölge halkları için çıkartılacak ne dersler var!
"1974'te biz adına Barış Harekâtı desek de bu bir savaştı ve akan da kandı. Şimdi Barış Pınarı desek de akan su değil kandır. Bu nedenle bir an önce diyalog ve diplomasinin devreye girmesi en büyük dileğimdir."
Akıncı'nın bu çıkışını, Suriye operasyonu nedeniyle Türkiye'ye yüklenen Avrupa Birliği'ne göz kırpma olarak değerlendirenler var.
Olabilir.
Öyle ya, meşruiyetini Avrupa başkentlerinde arayan siyasiler "anavatanda" bile terör operasyonları sırasında içe doğru geğirirken, "yavru vatandakiler" ne yapsa yeridir, değil mi?
***
Ancak beni asıl ilgilendiren, Akıncı'nın bu cümleyi kurarken takiye yapmaması...Tıpkı, PKK-YPG'ye yönelik terör operasyonuna karşı çıkmanın barışseverlik olduğunu düşünen Türkiye'deki pek çok solcu gibi, söylediklerine inanması. Ve bu perspektifinin kendi hayrına olduğunu düşünmesi.
Sözünü ettiğim bu samimiyet, bence söz konusu tartışmada havalarda uçuşan "hainlik" gibi sıfatlardan daha ağır bir problem.
Çünkü sömürgecilerin gözlerini diktikleri yerlerde en çok ihtiyaç duydukları şey işbirlikçilerindeki bu inanmışlık hali!
Baksanıza, bir Kürt ulusal kurtuluş hareketi olduğu öne sürülen YPG-PKK, yıllardır asıl mücadelesini bölgede Kürtlerin eşit vatandaş ve asli unsur olduğu tek ülke olan Türkiye'ye karşı veriyor... Kürtlerin ikinci sınıf vatandaş sayıldıkları, mülk bile edinemedikleri Şam rejimine ya da PJAK'lıların (PKK'nın bir kolu) vinçlerle asıldığı İran'a karşı değil!
İnanç olmasa bu saçmalığı göre göre kim ölür kim öldürür?
***
PKK-YPG ile "diplomasi" öneren Akıncı gibi, ABD'nin açıktan silahlandırdığı bir terör örgütünü Kürt halkının temsilcisi gören koca koca insanları ne uyandırır bilmiyorum.Ama dün Trump'ın ağzından çıkan şu sözler, sanırım güvendikleri dağların kendileri hakkındaki düşüncelerini anlamalarına yardımcı olacaktır:
"Kürtler ve Türkiye yıllardır savaşıyor. Türkiye PKK'yı teröristlerin en kötüsü olarak görüyor. Başkaları araya girip o ya da bu taraf için savaşmak isteyebilir. Bırakın yapsınlar... izliyoruz."
Evet, biz ölürken, "yesinler birbirlerini" diyerek izliyor adamlar. Teröristlerin ellerine tutuşturdukları silahlardan başka kaybedecek şeyleri yok nasılsa, rahatlar.
Bugün yönettiği halkı 1976'da Rum çetelerin katliamlarından kurtaran Türkiye'nin meşruiyetiyle YPG-PKK'nınkini kıyaslar hale gelen Akıncı ve yoldaşı sömürge solcuları artık şımarıklığı bırakmalılar.
Eğer Türkiye zayıflar ya da bölünürse, bölgede Türklerin, Kürtlerin ve Arapların insan gibi yaşadığı yegane vahanın da yok olacağını akıllarından çıkartmamalılar.
Yatıp kalkıp Türkiye'ye dua etmeliler.
ABD askerleri arkalarından çekilince "bizi yine sattılar" diye ağlayanların halinden tüm bölge halkları için çıkartılacak ne dersler var!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
