Kafasını kuma gömmüş medyaya bakmayın, "iç cephe" meselesini tartışan yalnızca Türkiye değil.
Üzerinde ısrarla durduğum Trump'ın yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi Belgesi de tehdit algısında köklü bir yön değişimine işaret ediyor. Çin, Rusya ya da Ortadoğu artık ikincil başlıklar. Asıl risk içeride: Toplumsal fay hatları, kurumlara güvensizlik, kimlik çatışmaları, göç ve ekonomik kırılganlıklar. Yani savaş, sınırların ötesinde değil, iç cephede kazanılıp kaybedilecek.
Avrupa Birliği ülkeleri, İngiltere ve hatta uzun süre "tarafsızlık" konforuyla anılan İrlanda dahi aynı hatta ilerliyor. Savunma bütçeleri artarken, eşzamanlı olarak hukuk, medya ve dijital alanlar daha sıkı denetim altına alınıyor. Enerji, gıda ve tedarik zincirleri "ulusal güvenlik" şemsiyesiyle yeniden düzenleniyor. Devlet refleksi geri dönüyor.
ULUSAL GÜVENLİĞİN SINIRLARI
İngiltere'de yalnızca tweet'ler ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle bir yıl içinde 12 bin kişinin gözaltına alındığı kamuoyuna yansıdı. "Nefret söylemi" ve "kamu düzeni" gerekçeleri, ifade alanını doğrudan bir güvenlik meselesine dönüştürüyor.
İrlanda'daki tablo daha da çarpıcı. Öğrencisinin cinsel kimlik beyanına "saygı göstermediği" iddia edilen bir öğretmen, cezai soruşturma ve tutuklamaya varan bir süreçle karşı karşıya kaldı. Bir dönem özgürlükçü refleksleriyle övünen ülkede, sınıf içi bir tartışma dahi artık devletin güvenlik hassasiyeti kapsamında ele alınıyor.
Almanya'da "yanlış bilgiyle mücadele", Fransa'da "cumhuriyet değerlerini koruma", İngiltere'de "toplumsal barışı muhafaza" başlıkları altında benzer bir eğilim var. Ortak payda açık: Tehdit dışarıda değil, içeride aranıyor.
SAVAŞ HAZIRLIĞI MI?
Evet, ama bildiğimiz türden değil. Tankların, füzelerin, cephe hatlarının savaşı değil bu. Devletler uzun süreli bir yıpratma dönemine hazırlanıyor. Hibrit tehditler, siber saldırılar, toplumsal huzursuzluklar ve kimlik çatışmaları yeni dönemin cephanesi.
atılan her adım ise yeni bir gerilim üretiyor. Gözetim artıyor, siyaset sertleşiyor, farklı görüşler "risk" olarak kodlanabiliyor. Güvenlik öne çıktıkça özgürlük alanı daralıyor.
Batı dünyası, liberal düzenin kendiliğinden ayakta kalacağı varsayımından vazgeçmiş durumda. Trump'ın belgesinde teorik olarak görülen bu yönelim, Avrupa'da fiilen uygulanıyor. Yeni dönemin savaşı tanklarla değil; kelimelerle, kimliklerle ve sınırları belirsiz tehdit tanımlarıyla yürütülüyor.
Ve cephe hattı artık çok net: Sınır kapılarında değil, toplumların tam ortasında.