Yarım yüzyıllık terör örgütü PKK, nihayet beklenen açıklamayı yaptı ve kendini feshetti... Sürecin bundan sonrasında gelgitler yaşansa da sonuç değişmez. Önemli olan işin bu noktayı gelmesiydi. Bu da kolay olmadı, onca çözüm girişimlerine rağmen dün başarılamayanın bugün hem de hiçbir pazarlık yapılmadan başarılmış olması açık bir siyasi zaferdir. Nobel'e aday gösterilecekbir barış hamlesidir. Çünkü Türkiye'yi aşan ve bölgeyi kuşatan bir yeni durum söz konusu.
Bu sonuçta, Türkiye'nin özellikle son 10 yılda içeride ve dışarıda sadece PKK'ya değil, FETÖ ve DEAŞ dâhil bütün terör örgütlerine karşı yürüttüğü kararlı mücadelenin etkisi büyük. O kararlılığın arkasında da BaşkanErdoğan ile MHP lideri DevletBahçeli'nin risk üstlenen ve ezber bozan güçlü siyasi iradeleri vardı. Buna Suriye'de yönetimin değişmesi, İran ve Rusya'nın geri çekilmesi, ABD'de bölgeye farklı yaklaşan Trump'ın yönetime gelmesi de eklenebilir ama esas olan Türkiye'nin bütün bölgesel ve küresel kuşatmalara karşı duruşu ve yeni küresel süreci doğru okumasıydı.
Gelinen bu tarihi noktayı, adı teröre karşı verdiği kararlı mücadeleyle özdeşleşen bir önceki İçişleri Bakanı SüleymanSoylu şöyle yorumladı: "Bir devir kapandı,yeni bir devir açıldı.Benimle yaşıt bir mesele bu.Gözümüzü açtığımızda PKKterörü vardı. Bunun bitirilmesiTürkiye'nin ayağındakien büyük prangadan kurtulmasıdemek. Ülkemizitutana aşk olsun... Bu sonuca,Cumhurbaşkanımızınve Devlet Bey'in ortaya koyduklarısiyasi iradeyle ulaşıldı.Devlet de bu süreci sıfırhatayla yönetti."
Süreci doğru okuyanlardan biri de PKK'yı kuran Öcalan'dı. Öcalan da 27 Şubat'taki çıkışıyla deyim yerindeyse ezber bozdu. Bu çıkış PKK'nın içinde ve milliyetçi çevrelerde derin hayal kırıklığı yaratsa da sonuç üretmede etkili oldu. Aslında bir isyan örgütü olarak yola çıkan PKK, çok daha önce silahları bırakıp "çözüm"ün önünü açabilirdi. Ancak Türkiye'yle hesapları olan küresel ve bölgesel güç merkezlerinin hayali vaatleri bunu engelledi.
PKK'yı yöneten Kandil aklı da bu tuzağın bir parçasına dönüştü ve gerçekleşmesi zor o hayale kapıldı. Oysa Türkiyeson 20 yılda hem bin yıllıkTürk-Kürt kardeşliğinipekiştiren adımlar attı hemde küresel güç merkezlerininkuşatmalarına karşı tarihinen büyük mücadelesinivererek o derin hesaplarıbozdu. Artık PKK'nın başkaçıkış yolu yoktu. Bu da siyaset yolunu öneren Öcalan'ın elini güçlendirdi.
Örgüt, bu süreci ne kadar içselleştirir bilemem ama içinden farklı sesler çıksa da artık şiddet ve terörle bir yere gidilemeyeceği çok açık.
DEM Parti Merkez Yürütme Kurulu'ndan yapılan son açıklama da bunu doğruluyor. "Tarihi bir eşik: Barışınve kardeşliğin yeni şafağı" başlıklı açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, MHP Lideri Devlet Bahçeli ve CHP Genel Başkanı ÖzgürÖzel'e teşekkür ediliyor ve şu satırların altı çiziliyor: "Bugün Türkiye yakıntarihinin en önemli, en kritikeşiklerinden birine dairtarihi bir tanıklık içindeyiz.Türkiye'nin gerçek anlamdademokratikleşmesi içinbaşta TBMM olmak üzeretüm demokratik siyasetkurumlarının sorumlulukalmasının gerekliliğine inanıyoruz."
Sivil siyasetin asıl sınavı şimdi başlıyor. Sorunların çözüm adresi artık Meclis... Herkes elini taşın altına koymalı. Terörün devreden çıktığı bir zeminde, demokrasi ve hukuk eksikliğini gidermemek, hatta sivil bir anayasa yapmamak için bir neden yok.
Kim demokrasi ve hukuk istiyor, kim bahane peşinde koşuyor göreceğiz.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.