Gündüz kuşağına perde olanlar: ‘Siz ar duygunuzu kaybetmişsiniz’
18.04.2025, Cuma
Zihinsel engelli kızına en büyük ihaneti yapan anneye, programda böyle sesleniyordu Esra Erol. Adeta bir halk mahkemesine dönüşen formatta, şimdiye dek hep olduğu gibi yaptığı yanına kâr kalacak olan anne, hayatının geri döndürülemez biçimde değiştiğini belki de o anda anladı.
Programı ihbar kabul eden Develi Cumhuriyet Başsavcılığı harekete geçti. Eyüpsultan Aile İçi Büro Amirliği'ne kanalın sağladığı hukuk desteğiyle başvuruldu. Zalim annenin vasilik hakları anındaiptal edildi. Kızını öldürmekle tehdit eden anne canlı yayında gözaltına alındı. İhanete uğrayan babaya en yüksek tazminatı alarak boşanmasını sağlayacak avukat desteği veriliyor. Böylelikle hem mağdurlar kendini güçlendirmiş oluyor hem de ilgili yapılar harekete geçmek için bir an önce inisiyatif alıyor.
Bu programlar yüzümüzü çevirmek istediğimiz gerçeklere kamera tutarak onları göstermekle yetinmiyor. Üçüncü sayfada "kurban" olarak görüp geçeceğiniz insanlar, bu programlarsayesinde maddi manevi vehukuki desteğe kavuşup hemzalimlerini bir daha ayağakalkamayacak şekilde rezilediyor hem de onlardan yasalyollardan haklarını tazminedebiliyor.
Evet, zaman zaman ekranlar çizgiyi aşıyor. Özel hayatın teşhiri, gözyaşının reytinge tahvil edilmesi, dramatize edilmiş anlatılar... Bunların hepsi ayrı ayrı eleştiriye açık. Bu noktalarda RTÜKdenetimine eminim kimsenin de itirazı olamaz.
Ancak şu da bir gerçek ki bugüne dek yüzlerce kayıp çocuk, eş, anne ya da baba bu program sayesinde bulundu. Kolluk kuvvetlerinin yoğunluktan ötürü zamanında ulaşamayacağı hayatlara, müdahale edemeyeceği durumlara kameralar ve halk desteğiyle ulaşıldı. Reyting kaygısıyla karışık da olsa, mezkûrstüdyolar zaman zaman bir"toplumsal yardım ağı"na dadönüşüyor.
Kadınlar içinse bu program bambaşka bir anlam taşıyor. Türkiye'de her kadın, adalet sistemine eşit erişim sağlayamıyor. Maddi imkânsızlıklar, korkular, sosyal baskılar nedeniyle sesiniçıkaramayan kadınlar içinbu programlar bir tür "mikrokamu alanı"na dönüşüyor.
Belki çoğunuz hatırlamaz ama aile içi şiddetyargılamalarında, erkeğe"iyi hâl indirimi"ninkaldırılmasında en büyükfarkındalığı ve kamuoyubaskısını oluşturanlarınbaşında Müge Anlı ve EsraErol gelmişti. "AİLENİN ADI YOK"kitabımda şöyle yazmıştım:
"Bu programlar toplumdaki yozlaşmaya ayna tutuyorlar ve çoğunlukla tepkilerimiz programın kendisine yöneltilse de aslında toplumdaki dalganın ne kadar yozlaşmış olduğuna öfkeleniyoruz. İkincisi, bu tür programlarda suç, sapkınlık, ahlaksızlıkmütemadiyen yeriliyor. Anlı gibiler deyim yerindeyse 'toplumun süperego'su işlevi görerek normu, olması gerekeni hatırlatıyor ve ahlaksız olanıdışlıyor. Üçüncüsü, maalesef kurgu adı altında din, aile ve gelenek kurumlarına savaş açmış, gayrimeşruyu makbul gösteren, adına aşk veya kendini olumlama diyerek sapkınlığı romantikleştiren o kadar çok dizi ve film varken, bu programlara öfke kusmak sanki ikincilere yöneltilmesi gereken dikkati perdeliyor."
Bugün perde görevi gören kimler; dikkat ediyor musunuz?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.