İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik yolsuzluk soruşturması yalnızca en büyük yerel yönetimin bütçesinin nasıl kötüye kullanıldığını değil, devletinkurumsal yapısına nüfuz etmeyeçalışan ilişki ağlarını da görünür kılıyor. Bu soruşturma büyüdükçe, meselenin basit bir yolsuzluk iddiasının çok ötesine geçtiğini; medyadan finans çevrelerine,oradan da yargının kritiknoktalarına uzanan geniş bir çıkarzincirinin çözüldüğünü müşahede ediyoruz.
Soruşturmanın en çarpıcı halkalarından biri de kamuoyunda "kızıl saçlı savcı" veya "köstebek savcı" olarak anılan S.S.Ç.'nin durumu oldu. Yolsuzluktantutuklu Ekrem İmamoğlu'nun avukatı Mehmet Pehlivan ile operasyon öncesi bir otelde buluştuğuna dair baz istasyonu kayıtlarının dosyaya girmesi, şüpheyi artık teknik verilerle desteklenmiş bir bulguya dönüştürdü. Hâkimler ve Savcılar Kurulu'nun inceleme başlatması, S.S.Ç.'nin ifadesinin alınması ve ardından görevden uzaklaştırılması meselenin ciddiyetini teyit eden adımlar olarak okunmalı. S.S.Ç.'nin görev tanımı net: Genel Soruşturma Bürosu'nda görevli bir cumhuriyet savcısı, Asliye Ceza Mahkemesi'nde iddia makamını temsil eden ve itiraz-yenileme taleplerine görüş bildiren bir isim. İddialar doğruysa bu pozisyondagörev yapan bir savcının, soruşturmanıntaraflarından biriyleaynı gün, aynı yerde bulunmasıyalnızca etik bir sapma değil;doğrudan yargının tarafsızlığınayönelik bir tehdit oluşturur. Dahası, S.S.Ç.'nin operasyonu yürüten başka bir savcıyı üstü kapalı biçimde tehditettiği iddiası, bu riskin ne kadar somut olabileceğini gösteriyor.
İddialar arasında saç rengini değiştirme gibi sembolik görünen ama kaçınma, iz kaybettirme veya dikkat dağıtma şüphesi doğuran detaylar da var. Normal şartlarda önemsiz sayılabilecek bu tür ayrıntılar, yargı kurumuna duyulan güvenin ne kadar inceldiğini gösteriyor. Bir savcının görünümü üzerinden bile tartışma yürütülüyor olması, yargıdaki çürük noktaların artık kamu güvenliği meselesi hâline geldiğinin işareti.
İBB dosyası büyüdükçe, otel kayıtlarındanfinansal trafiğe, medyatemaslarından bürokratik nüfuzağlarına kadar uzanan geniş bir tablonetleşiyor. S.S.Ç. yalnızca bireysel bir etikihlal iddiasından ibaret değil; sistemin yargıayağında oluşmuş çatlağın gün yüzüne çıkmışsomut bir örneği olabilir.
Devletin bu soruşturmada gösterdiği kararlılık, kurumların kendi içindeki arınma kapasitesinin hâlâ işlediğini gösteriyor. Çünkü ortada yalnızca bir belediyenin değil, güçlü bir çıkar şebekesininyıllardır inşa ettiği bir düzen var. Bu düzenin sürdürülebilir olmadığı artık her veriyle, her tanık beyanıyla, her teknik bulguyla daha görünür hâle geliyor.
Bu nedenle İBB dosyası, devletin sadece en büyük yerel yönetim mekanizmasındaki yolsuzlukları değil; bu kadar büyük bir yolsuzluk çarkının kurulmasında payı olan medyadaki, finans dünyasındakive en son yargıdaki usulsüzlükleride temizlemeye vesile olacaktır.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.