Ülkemizdeki İngilizce eğitiminden hiçkimse memnun değil. Ne ebeveyn, ne öğrenciler.
İşin matrağı, öğretmenler de memnun değiller.
Öğretmeyi mi beceremiyorlar, öğrenciler mi kazma, o da belli değil.
Bu bir "sistem" meselesidir.
Çapaçul olan "müfredat" yani. Kitaplar da berbat.
Haftada iki saat "dostlar alışverişte görsün" kabilinden yabancı dil öğretmeye kalkarsan hiçkimse hiçbir şey öğrenemez.
İngilizce öğretimleri çok "sağlam" olan ülkelere bakacaksın, İsveç gibi, Hollanda gibi... Onların programını uygulayacaksın.
Ya da, asıl yabancı dilinin yanısıra İngilizce öğretimi de "esaslı" olan bizim okullara bakacaksın, Alman Lisesi gibi... Onlar bu işi nasıl yapıyorlar?
Herhalde "bizim zamanımızdaki" Galatasaray gibi berbat eğitim programlarına değil!
Haftada iki saat İngilizce (ya da seçene Almanca) dersi vardı... Kan ter içinde çıktığın beden eğitimi dersinin teri ve tozu üzerinde, fizik ya da kimya yazılısına girmeden önce...
Okutulan kitap da o sefil Gatenby. Beş para etmez. Tükürülmez bile.
Hiçbir halt öğrenemedik. O kadar ki, sonradan Boğaziçi'ne dönüşecek Robert Kolej Yüksek Okulu'na İngilizce hazırlık sınıfından başlamak zorunda kaldım, bir yıl kaybettim. Şimdi umurumda olmaz, ama o yaşta o kadar uzun ve değerlidir ki o bir yıl...
Bize orada "SEFT" okuttular. Spoken English for Turks,
Türkler İçin Konuşulan İngilizce...
Mükemmel bir eserdi.
Yazan da müdürümüz Sheldon Wise, asistanı Larry Fisher.
Özellikle Türk öğrenciler için tasarlanmış, ucuz olsun diye de teksirle çoğaltılıp ciltlenmiş bir dizi kitap, yirmi kadar.
Her hafta birini bitirip geçiyorduk.
İlk haftalarda İngilizce imla bile öğretmez, "fonetik alfabe" kullanırlardı.
Çünkü, adı üstünde "konuşulan" dil öğretiliyordu.
Mr. Wise, "dilin temeli yazı değildir" diyordu.
Öyle ya, okuması yazması olmayan haminnem evde mükemmel bir Türkçe konuşmuyor muydu?
Sene sonunda Hemingway okuyacak düzeye de gelmiştik.
Sonrası kendi gayretimize kalıyordu.
Gene de, birinci sınıfın ilk haftalarında, Amerikan Kız Koleji'nden gelen kızların canavar gibi İngilizce'leri yanında epey zorlandığımızı hatırlıyorum.
Sonra sonra açıldık.
Haftada değil, günde iki saat koyacaksın hiç olmazsa.
Akşamları yorgun argın işten çıkıp kafan öne düşe düşe gittiğin kursta da ancak kendini kandırırsın, parana da yazık olur.
Ya "Kapalıçarşı İngilizcesi" öğrenirsin, eğer hedefin buysa... "Esküz mi sör, süet ceket, först kalite"...
Ya da "what happens to me, I am receiver" düzeyinde kalırsın.
İşin matrağı, öğretmenler de memnun değiller.
Öğretmeyi mi beceremiyorlar, öğrenciler mi kazma, o da belli değil.
Bu bir "sistem" meselesidir.
Çapaçul olan "müfredat" yani. Kitaplar da berbat.
Haftada iki saat "dostlar alışverişte görsün" kabilinden yabancı dil öğretmeye kalkarsan hiçkimse hiçbir şey öğrenemez.
İngilizce öğretimleri çok "sağlam" olan ülkelere bakacaksın, İsveç gibi, Hollanda gibi... Onların programını uygulayacaksın.
Ya da, asıl yabancı dilinin yanısıra İngilizce öğretimi de "esaslı" olan bizim okullara bakacaksın, Alman Lisesi gibi... Onlar bu işi nasıl yapıyorlar?
Herhalde "bizim zamanımızdaki" Galatasaray gibi berbat eğitim programlarına değil!
Haftada iki saat İngilizce (ya da seçene Almanca) dersi vardı... Kan ter içinde çıktığın beden eğitimi dersinin teri ve tozu üzerinde, fizik ya da kimya yazılısına girmeden önce...
Okutulan kitap da o sefil Gatenby. Beş para etmez. Tükürülmez bile.
Hiçbir halt öğrenemedik. O kadar ki, sonradan Boğaziçi'ne dönüşecek Robert Kolej Yüksek Okulu'na İngilizce hazırlık sınıfından başlamak zorunda kaldım, bir yıl kaybettim. Şimdi umurumda olmaz, ama o yaşta o kadar uzun ve değerlidir ki o bir yıl...
Bize orada "SEFT" okuttular. Spoken English for Turks,
Türkler İçin Konuşulan İngilizce...
Mükemmel bir eserdi.
Yazan da müdürümüz Sheldon Wise, asistanı Larry Fisher.
Özellikle Türk öğrenciler için tasarlanmış, ucuz olsun diye de teksirle çoğaltılıp ciltlenmiş bir dizi kitap, yirmi kadar.
Her hafta birini bitirip geçiyorduk.
İlk haftalarda İngilizce imla bile öğretmez, "fonetik alfabe" kullanırlardı.
Çünkü, adı üstünde "konuşulan" dil öğretiliyordu.
Mr. Wise, "dilin temeli yazı değildir" diyordu.
Öyle ya, okuması yazması olmayan haminnem evde mükemmel bir Türkçe konuşmuyor muydu?
Sene sonunda Hemingway okuyacak düzeye de gelmiştik.
Sonrası kendi gayretimize kalıyordu.
Gene de, birinci sınıfın ilk haftalarında, Amerikan Kız Koleji'nden gelen kızların canavar gibi İngilizce'leri yanında epey zorlandığımızı hatırlıyorum.
Sonra sonra açıldık.
***
Bu iş "yoğunluk" işidir arkadaşlar.Haftada değil, günde iki saat koyacaksın hiç olmazsa.
Akşamları yorgun argın işten çıkıp kafan öne düşe düşe gittiğin kursta da ancak kendini kandırırsın, parana da yazık olur.
Ya "Kapalıçarşı İngilizcesi" öğrenirsin, eğer hedefin buysa... "Esküz mi sör, süet ceket, först kalite"...
Ya da "what happens to me, I am receiver" düzeyinde kalırsın.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Sonraki Haber
Daha Fazla Gör
- Son dakika video izle
- Son dakika haberleri
- A Haber analiz
- Gündem haberleri
- Ekonomi haberleri
- Otomobil haberleri
- Namaz vakitleri
- Hava durumu
- İstanbul Yol durumu
- Atv canlı yayın izle
- Spor haberleri
- Foto galeri
- Son dakika emekli haberleri
- Teknoloji haberleri
- A Haber programlar
- Sabah – Takvim yazarları oku
- Kuruluş Osman izle
- Gazete manşetleri
- Instagram dondurma
- 28-29 Ocak A101, ŞOK aktüel ürünler kataloğu! A101, ŞOK aktüel ürünler kataloğu! Fırsatlar...
- Aşk 101 için umutlandıran gelişme: Çekimler bitti! Aşk 101 2. sezon ne zaman başlayacak?
- "Kalkan parmaklar kırılacak" Kuruluş Osman 44. bölüm fragmanı! Devletin ayak sesleri...
- "An meselesi olabilir" Halı sahalar, kahvehaneler, internet kafeler ne zaman açılacak? Kapalı mekanlar ne zaman açılacak?
- İkinci el araba fiyatları için fırsat: İkinci el araba fiyatları ne zaman düşecek? 2021 beklentisi...
- Bankalar ardı ardına müjdeyi verdi: 3 ay ertelemeli 50 bin TL kolay kredi imkanı! Vakıfbank, TEB, Yapı Kredi...
- Son gelişmeler: Şubat ayında yasaklar bitecek mi? Hafta sonu ve hafta içi sokağa çıkma yasağı kalkacak mı? Genelge...
- Son dakika: Kafeler, restoranlar ve lokantalar ne zaman açılacak? Mekanlar yeniden 1 Mart'ta mı açılacak? Ağzından kaçırdı...
- Sadakatsiz dizisinde ardı ardına ayrılık iddiaları! Bu kez yakışıklı oyuncu...
- Bilim Kurulu son dakika: Yasaklar ne zaman kalkacak? Kısıtlamalar hangi illerde kalkacak? Mekanlar...
- Müjdeli haber geldi! 2250 ile 1500 lira destek ödemesi! Başvuru süresi uzatıldı...
- Başvurana Ocak-Haziran ayları arasında 763 TL para yardımı! TC Kimlik Kartı ile başvurabilirsiniz! İşte detaylar...
ANA SAYFA