Fetullah'a uşaklık ettiklerinin ortaya çıkmasıyla itibarları yerlerde sürünen, süngüleri düşen "liberaller" ufaktan ufaktan gene kafalarını kaldırmaya başladılar. "Dışarıda" olanlar tabii.
Bu cesareti onlara elbette belediye seçimlerinin sonuçları verdi.
Fakat İmamoğlu'nun bir "siyasi balon"olduğunu da çabucak anladılar.
(Kılıçdaroğlu'nu çoktan anlamışlardı.)
Şimdi son umutları Ali Babacan...
Ali Babacan iktidara gelecekmiş... İşit de inanma...
Böylece "Tayyip'siz yeni bir AKParti" formülü gerçekleşecekmiş.
Babacan o zaman hem ekonomiyi toparlayacakmış, hem de PKK meselesini çözecekmiş. (Kılıçdaroğlu da "Meclis'tekomisyon kurarak" çözecekti.) Çözümden anladıkları, PKK ile barış yapılması.
Eh, askeri harcamalar bir anda sıfıra inerse o tasarruf edilecek büyük para ekonomiyi rahatlatır tabii.
Israrla, sürekli bunu ortaya sürüyorlar: PKK ile anlaşmaya varılsın.
PKK ile anlaşmaya varmak demek, Türk ordusunun yenilgiyi kabul etmesi demektir.
Bunu hangi komutana anlatabileceklerse anlatsınlar bakalım...
Halka da anlatsınlar da seçim kazansınlar, onu da bir görelim!
PKK'nın derdinin "demokratik haklar eldeetmek" falan olmadığını çocuklar bile biliyorlar.
Bağımsızlık istiyorlar, ne eksik ne fazla.
Bunu verebilecek babayiğit yoktur.
Böyle bir adım Atatürk'ün gücünü bile aşardı...
Buna ancak, eski padişahlar (Fatih, Yavuz, Kanuni) tipinde bir despot, "Eflak'ı aldım,Boğdan'ı verdim, size ne" yaklaşımıyla cesaret edebilirdi...
Ali Babacan denilen kişi, değil bu güce kıyısından yaklaşmak, bunu rüyasında bile göremez.
Peki, nedir öyleyse liberallerin derdi?
Bir an önce kayıtsız şartsız Batı'ya teslim olmak.
Güneydoğudan kurtulmak(!) Geri kalan "küçülmüş Türkiye'yi" de Avrupa Birliği'ne sokmak.
Bunun mümkün olabileceğini sanıyorlar.
Bunun büyük bir "altüst oluşla"gerçekleşeceğini sandılar, halk 250 şehitverdi ama altüst olmadı. Hesapları boşçıktı.
Ne toplumda karşılıkları var, ne bir siyasi güçleri.
Bu nedenle de bir güce yamanmaları, ona "kuyrukluk etmeleri" gerekiyor, FETÖ çuvallayınca şimdi Ali Babacan çıktı karşılarına.
Nereye kadar gidebileceklerini görelim bakalım.
Fakat bu arada yıllar geçiyor, yaşlar ilerliyor, ömürler daralıyor, emr-i Hak vaki olacak, farkında değiller. Bunların ağababası yetmiş yedi, "gençleri" altmış altı yaşında.
***
Peki, bu arada parlatmaya onca uğraştıkları İmamoğlu ne diyor?
Bir belediye reisinin bu konularda diyebileceğini diyor, yani hiçbir şey.
Sur dibinde kaçak et kesimi değil ki bu, zabıtayı peşine salasın.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.