Yaşanan birçok gelişmede, mesela Afganistan'da, Irak'tada olması gerekenle olan arasındaciddi farklılıklar olduğunu biliyoruz.
İki ülkede de meydana gelen gelişmeler yalanlarla başlatılmıştı ve aynı şekilde sürdürülüyor.
Afganistan ve Irak'ta insan kayıpları milyonlarla ifade edilirken, barışın, demokrasinin ve insan haklarının esamesi bile okunmuyor. Bırakın yakın ve orta vadeyi, uzun vadede iyi gelişmeler olabileceği ümidi de yok...
Ancak, teori ile pratiğinbirbirinden alabildiğine uzaklaştığıen zirve noktanın Suriye ile ilgiligelişmeler olduğunu rahatlıklasöyleyebiliriz...
Suriye'de 2011 Mart'tan beri bir iç savaş yaşanıyor. Normalde bu duruma bir son vermesi beklenen BM ve ilgili kuruluşlar, işin başından beri 'itidal' tavsiye etmekten başka bir şey yapmıyorlar.
Güya yüz binlerin hayatına ve milyonların mülteci olmasına yol açan gelişmelere dur demek niyetiyle yola çıktıklarını söyleyen müdahil ülkelerintamamı da, problemi daha daiçinden çıkılmaz hale getiriyorlar.
Sınır komşusu olan bu ülkenin toprak bütünlüğünü koruyarak huzur ve istikrara kavuşmasının önemine inanan, bunu savunan ve gücü yettiğince gerçekleştirmeye çalışan Türkiye hariçbütün aktörlerin yalan söylediği birtablo var Suriye'de...
Yalanlara dayalı politikalar izlendiğinin en açık delilleri de, herkesin anlayabileceği bir basitlikte gözlerimizin önünde cereyan ediyor.
Fiili olarak birtakım güçlerin egemenlik alanlarına bölünmüş olan Suriye'de, Rusya ve İran destekli rejiminve ABD destekli PYD/YPG'ninkontrolündeki bölgelerde huzur veistikrar yok...
Buralarda yaşayanların 3.5 milyonu Türkiye'de ve en az bunun iki katı da değişik ülkeler ve Suriye içinde mülteci...
YAPMIYOR, YAPTIRMIYORLAR DA... Suriye'nin yarıdan fazlasıRusya ve İran'la beraber hareketeden rejimin, yüzde 30'a yakınıda ABD destekli PYD/YPG'ninkontrolünde. Bu durumda her ikikesimin kontrolündeki bölgelerde huzurve istikrarın sağlanabileceğini düşünmekgerekir...
Fakat genel tabloya baktığımızda, Türkiye destekli ÖSOkontrolündeki bölgeler dışındahiçbir yerde huzur ve istikrarınsağlanamadığını görüyoruz.
Bu da, lafa gelince mangalda kül bırakmayanların söyledikleri ile yaptıkları arasında büyük farklar olduğunun göstergesi.
Daha da vahim olanı, Rusya ve İran desteğindeki rejimin ve ABD desteğindeki PYD/YPG'nin huzur ve istikrar sağlamak bir yana, bunun temin edildiği bölgeleri tehdit eden uygulamaları... Huzur ve istikrar için gerekeni yapmadıkları gibi yaptırmıyorlar da...
Rejimin muhaliflerin elinde bulunan bölgelere yönelik saldırıları, son kimyasal saldırı ile birlikte ayyuka çıkmış durumda.
ABD'nin İngiltere ve Fransa ile birlikte gerçekleştirdiği füze saldırısı sonrası BMekiplerine bölgeye girme iznininverilmemesi, şimdiye kadar söylenen yalanların tabii bir uzantısı... Suriye'de huzur ve istikrarısavunduğu söylenen güçlerinkontrolleri altındaki bölgelerdeneden huzur ve istikrarsağlanamadığı sorusu, gelişmelerinbir tür izahı aslında... Bu sorunun basitcevabı da, aslında hiç birinin huzur veistikrar arzu etmediği...
Doğruyu söyleyen ve yapan Türkiye'nin başlıca sıkıntılarından birisi ise, dışarıda pişirilen algı operasyonlarına içeriden sağlanan aptalca destekler.
İçimizdeki satılmışların yaptıkları tek şey, doğru söyleyen ve doğruyuyapan Türkiye'ye yönelik karalamagirişimlerine alet olmak...
Kendilerini dolduruşa getirenlere dönüp: 'Neden kontrolünüz altındabulunan bölgelerde huzur veistikrarı sağlayamıyorsunuz?' diye sorabilseler, meseleyi büyük ölçüde anlamış olacaklar oysa...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.