Orta Doğu’nun yeni merkezi Türkiye: Ankara’dan enerji ve güç hamlesi
İsrail basınına göre Suriye’de Esad sonrası denklem Türkiye’nin önünü açtı. Ankara, askeri varlık, enerji projeleri ve ABD ile kurulan ortaklıklarla Körfez’den Avrupa’ya uzanan stratejik bir enerji koridoru kurarken, bölgesel dengeleri kalıcı biçimde yeniden şekillendiriyor.
İsrail merkezli Maariv'e göre, Suriye'de Beşar Esad rejiminin çöküşü, Türkiye açısından yalnızca askeri değil; enerji, diplomasi ve jeopolitik boyutları olan tarihi bir fırsat penceresi açtı. Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın, güçlü aktörler arasında denge kurarak hem iç hem de dış çıkarları aynı anda gözetmesi gerektiği vurgulandı.

TÜRKİYE, ESAD'IN DEVRİLMESİNDEN BİR YIL SONRA SURİYE'DE BASKIN AKTÖR HÂLİNE GELİYOR
İsrail merkezli Maariv'e göre, Esad rejiminin yıkılmasının üzerinden bir yıl geçerken Türkiye; askeri, siyasi ve enerji alanlarında pozisyonunu tahkim ederek Orta Doğu'daki güç dengelerini yeniden şekillendiren başat aktörlerden biri konumuna yükseldi.
Yeni Suriye yönetiminin lideri Ahmed el-Şara ile yakın koordinasyon içinde hareket eden Ankara, zırhlı birlikler ve yaklaşık 200 Türk askerini kuzey Suriye'ye konuşlandırdı.

SAVUNMA SANAYİİ VE ASKERİ VARLIK, ENERJİ HEDEFLERİYLE BİRLEŞİYOR
Maariv'in analizine göre, Türkiye savunma sanayisini istikrarlı biçimde güçlendirirken Suriye'yi yalnızca bir güvenlik alanı olarak değil, aynı zamanda stratejik bir enerji ve nüfuz merkezi olarak görüyor. Ankara'nın hedefi, özellikle İsrail karşısında bölgesel bir enerji gücü ve merkez ülke olmak.
Bir balistik füze programını geliştirmeye paralel olarak Türkiye, yaptırımların kaldırılması ve iki S-400 sisteminin Rusya'ya iade edilmesinin ardından ABD'den F-35 savaş uçakları satın alma planını yeniden gündeme aldı. Bu adım, yeni Suriye rejimine yönelik lojistik, siyasi ve askeri desteğin derinleştirilmesinin bir parçası ve Ankara'nın bölgesel konumunu ve nüfuzunu pekiştirme çabasının temel unsurlarından biri.

SURİYE, TÜRKİYE'NİN "ENERJİ KORİDORU" VİZYONUNUN KİLİT TAŞI
İsrail merkezli Maariv'e göre, Suriye rejiminin çöküşü, Başkan Erdoğan'a Türkiye'nin stratejisini yeniden şekillendirmek için kritik bir fırsat sundu. Erdoğan'a göre Suriye, hem bir enerji merkezi hem de bir güvenlik alanı olarak son derece değerli bir stratejik varlık.
Bu sayede Ankara, kendisini Körfez'deki enerji sahaları ile Avrupa'daki hedef pazarlar arasında doğrudan bir kara bağlantısı sunan bölgesel bir "enerji koridoru" olarak konumlandırabiliyor. Bu güzergâh, rakiplerin kontrolündeki yolları baypas eden, daha verimli ve düşük maliyetli bir alternatif sağlıyor.
İsrail merkezli gazeteye göre, Türk ve Suriye elektrik şebekelerinin entegre edilmesi, Orta Doğu'nun enerji güvenliği açısından kritik bir eşik oluşturabilir. Bu hamle, aynı zamanda yeşil enerjiye geçişi desteklerken Ankara'nın ABD ile ilişkilerini derinleştirme ve Rusya-İran etkisini sınırlama hedefiyle örtüşüyor. Ayrıca Türkiye, Türkmenistan'dan gaz ithalatı gibi alternatiflerle enerji kaynaklarını çeşitlendirmeyi hedefliyor. Türkiye bu süreçte Orta Asya cumhuriyetleri ile Avrupa ülkeleri arasında arabulucu rolü de üstleniyor.

ABD LNG'Sİ, MOSKOVA VE TAHRAN'A KARŞI KALDIRAÇ
Maariv'in değerlendirmesine göre, BOTAŞ ile ABD'li Mercuria arasında imzalanan ve 20 yıl boyunca 43 milyar dolarlık LNG alımını kapsayan anlaşma, Türkiye'ye Rusya ve İran karşısında önemli bir jeopolitik manevra alanı sağlıyor.
2026'da Rusya ile mevcut anlaşmaların sona ermesiyle, Türkiye'nin Rus gazına bağımlılığının azalması ve Ankara'nın Doğu Akdeniz ile Mısır üzerinden yeni enerji denklemlerinde daha güçlü bir pozisyona geçmesi bekleniyor.
ZENGEZUR KORİDORU VE BÖLGESEL BAĞLANTILAR
Haberde, Ermenistan-Azerbaycan barış süreci ve Zengezur Koridoru'nun açılmasının, Orta Asya ile Avrupa arasındaki enerji ve lojistik bağlantıları güçlendirerek Türkiye'yi vazgeçilmez bir merkez ülke hâline getirebileceği vurgulandı.

KUZEY SURİYE'DE ASKERİ VARLIK, TERÖR OLUŞUMUNU SINIRLIYOR
Maariv, Türkiye'nin Trump yönetimiyle güçlenen ilişkileri, Orta Doğu'nun en güçlü ordularından birine ve NATO'nun ikinci büyük ordusuna sahip olması ile stratejik konumunu birleştirerek, enerji, güvenlik ve jeopolitiği birbirine bağlayan kritik bir aktör olarak öne çıkmasını sağlıyor.
Türkiye'nin kuzey Suriye üzerindeki kontrolü, sınırı boyunca özerk bir terör oluşumunun ortaya çıkmasını engelleyerek güvenlik tamponu sağlıyor. Aynı zamanda Suriye, Türkiye'ye benzersiz bir ekonomik ve stratejik avantaj sunuyor: geleneksel gaz ihracatçılarına bağımlılığı azaltma ve küresel tedarik zincirlerindeki aksamalar riskleri ışığında Moskova ve Tahran'ın enerji piyasasındaki etkisini sınırlama imkânı.
ABD ile güçlenen ortaklık ve Rusya'ya bağımlılığın kademeli azalması, Türkiye'yi Washington'un küresel enerji piyasalarındaki tercih edilen stratejik ortağı konumuna getiriyor.
Kuzey Suriye'de artan askeri varlık, bölgesel güç dengesini etkileme açısından bir kaldıraç işlevi görüyor; aynı zamanda Türkiye'yi iç savaş sonrası yeniden inşa sürecinde ve Gazze Şeridi, Lübnan ve Libya gibi çatışma bölgelerinin yeniden inşasına yönelik uluslararası girişimlerde merkezi bir oyuncu konumuna getiriyor.

TÜRKİYE, SURİYE ÜZERİNDEN BÖLGESEL ENERJİ GÜCÜ OLABİLİR
Sabah'ın haberine göre; bu hamlelerin Türkiye'nin ekonomik ve enerji istikrarını güçlendirdiği, bölgesel konumunu pekiştirdiği ve Türk LNG'sinin Avrupa ve Kuzey Afrika'ya dağıtımını genişlettiği ifade edilerek, dünyanın en büyük LNG tedarikçisi olan ABD'nin Türkiye'ye güvenilir, çeşitlendirilmiş ve rekabetçi bir alternatif sunduğu bunun da enerji bağımsızlığının tesisinde ve yeni ortaya çıkan jeo-ekonomik düzende nüfuzun derinleştirilmesinde kilit bir dayanak oluşturduğu vurgulandı.
Analize göre Ankara, Suriye'de elde ettiği kazanımları kalıcı bir avantaja dönüştürebilirse, Orta Doğu'nun yeni ekonomik ve siyasi düzeninde belirleyici ve baskın bir aktör hâline gelebilir.
GÜNÜN MANŞETLERİ İÇİN TIKLAYIN