ABD Başkanı
Trump, İran Cumhurbaşkanı
Mesud Pezeşkiyan ile görüşebilmek için Türkiye'ye gelebileceğini açıkladıktan saatler sonra İran'a saldırdı.
Demek ki bu "pis işinde" Türkiye'yi de kullanacaktı.
Müzakere masasındayken nasıl ki
İsrail ile koordineli bir şekilde İran'a saldırdı, bu
sefer de İstanbul'daki olası "müzakere masasını"
araçsallaştırarak komşumuz İran'a karşı
Türkiye'yi töhmet altında bırakacaktı.
Müzakere masasıymış, geçiniz!
Savaşa katılıp katılmama kararını iki hafta sonra vereceğini ilan ettikten 3 gün sonra, B2 bombardıman uçaklarıyla İran'ın nükleer tesislerine saldıran bir zihniyetle neyi nasıl müzakere edeceksiniz?
Ortada koskoca bir fenomen var.
***
"Putin'in beyni" tesmiye edilen Avrasyacı stratejist
Aleksandr Dugin'in "Trump'ın insanlık için şans olduğunu" dile getirmesi üzerine bu köşecikte (18 Haziran'da) Trump için
"Güvenilmez Adam" tanımı yapmıştım. Geçen gün baktım; Dugin, İran'a düzenlediği saldırı nedeniyle Trump için "hayal kırıklığı" diyor.
Dünyada bu "hisli-duyguya" gark olan zibil gibi insan var.
Birçoğu da Trump'ın (Elon Musk'ın Trump'a karşı önce yazıp sonra sildiği paylaşımda adı geçen)
"Epstein dosyası" üzerinden MOSSAD'ın şantajına maruz kaldığını, mecburen boyun eğdiğini savunuyor. O kadar ki, bunlara kulak verecek olursanız "Vah zavallıcık!" diyesiniz gelir.
Nasıl hayal kurmuşlardı bilmiyorum ama görebildiğim kadarıyla Trump her zaman budur, bu kadardır.
Almanya Başbakanı
Friedrich Merz'in, İsrail'in İran'a yönelik terör saldırılarını savunmak için kullandığı "İsrail, Batı'nın pis işlerini yapıyor" ifadesinden mülhem söyleyecek olursak,
"ABD pis işlerini Trump'a yaptırıyor", hepsi bu!
Nasıl ki İsrail yaptığından gayet memnun, Trump da öyle. Hülasa, ortada şantaj misali zoraki bir durum yok.
Trump,
Suudi Arabistan'dan milyarlarca
dolar koparmaktan
göçmen
düşmanlığına, ticaret
savaşlarından
Kasım Süleymani gibi
nokta suikastlara kadar birçok "pis iş" yaptı.
İlk döneminde de İran'a saldırmaktan dem vurmuştu. Seçim döneminde
Biden ile yaptığı tartışmada da bunu yinelemişti.
Kudüs'ü 2017'de "İsrail'in başkenti" ilan eden de kendisiydi... "Savaşları bitireceğim" diyerek işbaşı yaptı; Ukrayna Rusya'ya en yıkıcı saldırıyı onun döneminde düzenledi.
Gazze'deki soykırıma "çözüm" olarak da tüm Filistinlileri yurtlarından sürüp Gazze'ye kumarhane ve otel yapmaktan söz etti.
***
Savaş karşıtı herkes İran'a ABD ile müzakere masasına oturmasını salık veriyor ama
Trump zaten o masadan kalkıp egemen bir devlet olan İran'a saldırdı. Hem de hiçbir sahici nedene bağlı olmaksızın. Buna karşılık İran da Netanyahu'nun ABD-İran savaşı beklentisini boşa çıkarırcasına,
ABD'nin bölgedeki en büyük üssü İsrail'e saldırdı.
ABD Başkanı Trump, uluslararası hukuk tanımamakta
soykırımcı Netanyahu ile kıyasıya yarışır. Tek farkla ki Trump, "Nobel Barış Ödülü" istiyor.
Netanyahu'nun (en azından şimdilik) böyle bir beklentisi yok. İleride ne olur bilinmez; malumunuz, "tarih hırsızlığının" sonu yok.
Dugin'in aksine, beni hayal kırıklığına uğratan Trump değil, Rusya ve Çin oldu.
Müttefik mesabesinde ilişki kurdukları İran'a, İsrail ve ABD eşgüdüm içinde terör saldırısı düzenliyor, en fazla
Suudi Arabistan kıvamında tepki gösteriyorlar.
Hadi
Rusya gerek petrol fiyatları dolayımında kasasını doldurmayı ve gerekse "gücü yeten gücü yetene" ortamında Ukrayna'yı aradan çıkarmayı hesaba katıyor,
Çin'e ne oluyor!