Arabamda özel yapım ağzı büzgülü, döşeme renginde minik bir çöptorbası var.
Bana kalırsa, gayet şık ve pratik bir şey.
Gereksiz kâğıtları, jelatinleri, şunu bunu içine atıyorsunuz, sonra bir benzin istasyonundaki atık kutusuna boşaltıyorsunuz.
Ama arabama kim bindiyse bundan hoşlanmadı.
Neden?
Bu sorunun cevabı işin esası...
Çünkü bizde araba "içerisi" sayılıyor.
Evlerimizin en temiz olması gereken köşesi gibi...
Onlara göre arabanın "içinde" kalıcı bir çöp torbasının ne işi var?
O torba zihinsel tasavvurumuzdaki "düzen"e aykırı bir şey sanki!
Peki çöpleri ne yapacağız?
Derhal kurtulacağız?
Ama nasıl? "Dışarı" atarak mı?
Bu konudaki bütün tartışmalarda zurnanınzırt dediği yer burası...
***
Geçen gün sosyal medyada ilginç bir şey oldu.
Ortalık Barzani ve referanduma dair sıcak gündemle yıkılırken "çevreyi çöplükyapma hastalığımız" tartışması öne çıkıverdi.
Olay şu...
Seyyah ve belgeselci Wilco VanHerpen, Kızılırmak deltasında dolaşırkenher ağaç altının, her çalınındibinde piknik artıkları ve çer çöplekarşılaşmış ve bir videoyla buna isyanetmişti.
Wilco yerden göğe haklı.
Dağ başları bile pet şişe, naylon torba, yiyecek içecek artıklarıyla dolu.
Fakat olup biteni tartışma biçimimiz alabildiğine basmakalıp.
Herkes sevmediği kesimleri suçluyor, öfkeleniyor ve böylece içini rahatlatıp yoluna devam ediyor.
Oysa şu geçtiğimiz aylarda kendini pek "seçkin", pek "kültürlü" sayan kesimlerimizin güzelim sahilleri ve yol kenarındaki zeytinlikleri nasıl çöpe çevirdiklerine gözlerimle şahit oldum. O kesimi, bu kesimiyok bu hastalığın! Range Rover'lardanatılan poşetler rüzgârlabirlikte önce zeytinlikleridolaşıyor, sonra sahildenMidilli kıyılarına kadar uçuyordu.
***
Bütün bunlar basit bir vurdumduymazlıkla açıklanamaz.
Bu insanlar temizler.
"İçerisi" saydıkları yerleri kirletmiyorlar; oralarda çöpün "ç"sine tahammülleri yok.
Sehpalarında toz görseler kahroluyorlar.
Sorun şu ki... Tabiatı, yol kenarlarını ve refüjleri,hatta saatlerce piknik yaptıklarıyerleri "içerden" saymıyorlar.
Yani problemin antropolojik bir derinliği var.
Düşünmeye buradan başlamalı ve uzmanları çare aramaya zorlamalıyız.
Yoksa pek yakında kendi pisliğimiziniçinde yüzeceğiz ve anca ozaman duruma ayılacağız
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.