"Facebook'ta iki yaşında birçocuğun kaykay yaparken fotoğrafınarastladım. İlk başta ne saçmalık dedim ama bir türlü o görüntüyü zihnimden uzaklaştıramadım. Dört yaşındakioğlum hiç böyleşeyler yapamıyordu. Oğlumu da böyle fotoğraflamak ne harika olurdu!
Babasına söyledim. Sonrası mı? Babası kaykaya koymuş tam fotoğraf çekimi için hazırlanmışken oğlum düşüp ağlamaya başladı ve her şey berbat oldu."
***
Yumuşak giriş olsun diye ilk örneğimi Huffingtonpost'ta çıkmış gerçek bir olaydan seçtim.
Sosyal medyanın içimizdeki kıyas,haset ve hınç duygularını fena haldekışkırttığı gerçeği dünyada tartışılmayabaşlandı.
Bizde henüz "Ne varmış canım, olacak bunlar!" yaklaşımı daha baskın.
Yoksa, eşten dosttan işittiğim ne berbat hikâyeler var. Dokuz yaşındaki kızınınInstagram'a koyduğu doğum günüfotoğrafları soluk kaldı diye oturupgünlerce gözyaşı döken bir anneanlattılar ki, fena!
Neymiş kızının akranlarının doğum günü fotoğrafları daha gösterişliymiş!
Kızmak çok kolay.
Peki ya bütün olay zaten bu çerçevede dönüyorsa?
Neyse ki yaşadıkları şehirden apar topar İstanbul'a gelip boğaz kıyısında kızlarına bol fotolu bir kutlama daha yapmışlar da, rahatlamışlar.
***
Artık herkes birbirini görüyor. İmrendirmekten kaçınmak, haset yaratmaktan ürkmek zor. Onu anladık. Fakat haset duygusunu özelliklekaşımaya, kendimizi sürekli başkalarıylakıyaslamaya mecbur muyduk?
İçimiz bu kadar mı bulanık; ruh terbiyemiz bu kadar mı hazırlıksızdı?
Geçenlerde genç bir arkadaşım Instagram'a hayatından kesitler aktarmaktan vazgeçtiğini söyledi. Oysa kendini dikkatle takip edilen bir hikâyekahramanı gibi görmeyi seviyordu.
Ne oldu, diye sordum.
"Neden bana haber vermeden oraya gitmedin, nereden para buldun da onu aldın sorularından ve bunları bahane eden arkadaşlarımın küslüklerinden yoruldum" dedi.
***
Tabloya bakıyorum da...
Zafer kazanmış gibi havalar, dikkat çekmek için saçma sapan hallere girmeler, ucuz çeteleşmeler ve bitmez tükenmez bir yarış hali... Ne olacak bu işin sonu, bilemiyorum.
Davranış bilimi uzmanlarının konuyla ilgili "uyuz" yorumlarına da hasta oluyorum; "Kendini başkalarıyla kıyaslamak abartmamak şartıyla kişisel gelişimin olmazsa olmaz şartı"ymış...
Ne gelişimi yahu!
Hangi kişisellik?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.