Kim ne derse desin, ülkemizin karşı karşıya olduğu en ciddi mesele 'teslim olmak ya da olmamak'… Cumhur İttifakı, teslim olursak yok olacağımız, CHP'nin başını çektiği muhalefet, teslim olursak kurtulacağımız inancında.
Teslim olmanın mı yoksa mücadele etmenin mi daha doğru olduğunu anlamak isteyenler, başka bazı ülkelerin yaşadıklarına göz atabilirler.
İMF'ye yani sisteme 2018'de teslim olan Arjantin'de, o tarihte 19 Peso olan 1 doların şimdi 120 Peso'yu bulduğu ve bu arada ülkedeki enflasyonun toplamda %500'ü geçtiğini bilmek, faydalı olabilir.
Teslim olursak kurtulacağımız şeklindeki yalanlara inananların, mücadele etmeyi seçen Türkiye'nin 2018 sonrası kayıpları ile Arjantin'in kayıplarını mukayese etmelerinde fayda var…
Rahmetli Muhammed Mursi'nin bir darbe ile uzaklaştırılması sonrasında 100 milyonluk Mısır'ın ekonomik durumu da, teslim olanların nelerle karşılaşabileceklerinin örneklerinden.
Teslim olursak kurtulacağımızı iddia edenlerin, bize yönelik saldırıları tertipleyenlere seslerini çıkarmayışları, aslında başka ülkelere bakmamıza gerek kalmadan meseleyi anlamak için yeterli.
Teslimiyet yanlıları, dışarıdaki dostları ve içerdeki uzantılarının kendilerini iktidara taşımak için kur atakları ve suni pahalılık oluşturmaya çalıştıklarının elbette farkında. Farkında oldukları bir başka husus da şayet iktidara gelebilirlerse, alacakları emirlere uyacaklarından durumun çok daha kötü olacağı…
Dünyada sisteme teslim olan ve böylelikle doğru yolu bulduğu zannedilen ülkelerin ekonomik açıdan bizden daha beter bir halde bulunmalarının sebebi, basit: Sömürücülerin bildikleri tek esas karlarını mümkün olduğunca artırmaktır çünkü. Teslim olan ülkeleri sömürmenin çok daha kolay olduğunu söylemeye bile gerek yok...
ABD tarafından diğer ülkeleri sömürmekle görevlendirildiği yıllarda olan bitenlerin bir kısmını, 'Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları' isimli seri kitaplarında anlatan John Perkins'in, Bolivya ile ilgili 90'lı yıllara ait bir hatırası, sömürgecilerin gerçek tabiatları hakkında ciddi fikirler verir.
Bolivya'da elektrik idaresi özelleştirilmiştir ve sadece kentlerde bulunan enerjinin fiyatı çok pahalıdır ve insanlar genellikle tek ampul kullanmaktadır. Şirketin başına geçmesi teklif edilen Perkins, enerjinin ucuzlayacağı ve insanların kuyruklara girmeden ödeme yapabilecekleri bir formül önerir. Şirketten gelen cevap kısadır: Sermaye sosyal konularla ilgilenmez ve ortakların talep ettiği tek şey daha yüksek kardır…
Türkiye'yi teslim almaya çalışanların sosyal ihtiyaçlarımızı da düşüneceklerine inanacak kadar saf olanlar, olabilir…
Ancak cenderesinden daha yeni kurtulduğumuz İMF'nin, ülkelerin zenginliklerini dış ve iç sömürücülere peşkeş çekmekten başka bir iş yapmadığını unutmamak gerek…
Bizi kandırmaya çalışanların gerçek yüzünü görmek için mukayese yapmak, önemli…