Herhangi bir Avrupa ülkesinin, diyelim ki Avusturya'nın komşularından birisinde, mesela Slovakya'da, Macaristan'da yada Slovenya'da bazı karışıklıklaryaşansa ve orada yuvalananABD destekli teröristler sınırbölgelerini tacizle birçok Avusturyavatandaşının ölümüne sebepolsaydı...
Bu durumda Avusturya ne yapardı acaba?.. Bazı Avrupalı ve bu arada Avusturyalı siyasetçilerin ya da medya mensuplarının örnektekine benzer bir durumla karşı karşıya olan Türkiye'den istediklerini yapar; olayların kendiliğinden bitmesini mi beklerdi Avusturya, yoksa?..
Farz-ı muhal bir durum bu...
Avusturya'nın yerine diğer Avrupa ülkelerinden herhangi birini koyabilir, hatta örneği genişletir ve coğrafi durumları uygun olan başka ülkelere de uygulayabilirsiniz.
Böyle bir soruyu Avrupalılara, hatta Amerikalılara sormaya kalksanız -tecrübeyle sabit-, alacağınız cevap 'bizde yani batıda böyle şeyler olmaz' şeklindedir...
Onlarda böyle şey olmayacağını biz de söyleyebiliriz. Ancak, Türkiye'nindurumunu gerçekten anlayıpanlamadıkları, dolayısıyla yaptıklarıkonusunda beyan ettikleri fikirleringerçek görüşleri olup olmadığını öğrenmenin başka yolu da yok.
Konuyu renklendirmek için, FETÖbenzeri bir oluşumun devletleriniele geçirmek için yıllarca sinsiceçalıştıktan sonra, bir gece darbeniyetiyle yola çıkması durumunda, neyapacaklarını da sorabiliriz mesela...
Bizde böyle şey olmaz deseler de, diyelim ki oldu ve darbe girişimini bir şekilde etkisiz hale getirdiler. Sonrasında, 'canım bir şeyler yapmaya kalkıştılar ama yapamadılar, bırakalım gitsin' mi derler, yoksa darbe girişimcilerini en ağır şekilde cezalandırmak için harekete mi geçerler?..
Mesele şu ki, Türkiye'nin son dönemlerde yaşamak zorunda bırakıldığı hemen her netameli durumda, Batı'dan gelen tepkiler, girişilen işlerinhedefine ulaşmamasından doğanhayal kırıklıkları ile doluydu.
'YAZIK KİBAŞARAMADILAR!..'
Kurumsal olarak Avrupa Birliği adına, ya da Almanya, Hollanda, Belçika, Fransa, Avusturya... adına yapılan açıklamalar, Türkiye'nin bir türlü elegeçirilememiş olmasından duyulanüzüntüleri yansıtıyordu...
Adı geçen ve geçmeyen ülkelerin hemen tamamının, Türkiye'nin yaşamak zorunda kaldıklarının ne olduğu konusunda ciddi manada bilgileri vardı oysa... Ve hepsi de, olup bitenler konusunda Türkiye'nin yanında olmaları gerektiğini de çok iyi biliyorlardı. Türkiye'nin olduğu bölgedeyaşananların eninde sonundaABD'nin arzu ettiği birtakımhedeflere varabilmek için yaptığıplanların eseri olduğunu, dolayısıylaher adımın kendilerinin zarar hanesineyazılacağının da farkındalardı...
Devlet ya da siyaset adamı denilebilecek bazı kişilerin istisna denilebilecek açıklamaları dışında, ortalama olarak 'neden küresel güceteslim olmaya yanaşmıyorsunuz?'sitemleri(!) ile yüklü beyanatlardı hepsi. Mesele şu ki, Avrupalılar Türkiye'nin yaşadıklarına benzer bir şeyler yaşamayacakları konusunda emin olmakta haklılar...
Çünkü belli ki Avrupa çoktanteslim olmuş durumda ve kendilerininyaşadıklarını Türkiye'nin de yaşamasıgerektiğine de inandırılmışlar.
Siyasilerinin, medya mensuplarının, akademisyenlerinin ve aydınlarının çoğunluğu, Türkiye'yi anlamak vekendi ayakları üzerinde durmagayretine saygı duymak yerine, hep bir ağızdan 'neden teslim olmuyorsun?' makamında bunun için bağırıp duruyorlar... Alman Alman gibi, FransızFransız gibi, AvusturyalıAvusturyalı gibi konuşmuyor... Dünböyleydi ve maalesef bugün de halaböyle...
Hep birlikte figüranı olduklarıküresel tiyatronun gerektirdiğiniyapıyorlar sadece...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.