Dikkatinizi çekiyor mu bilmem, ama ülkemizde bulunan bazı kişiler, birtakım ülkelerin istedikleri gibi davranabilecekleri, akla ve mantığa uygun olsun olmasın, arzu ettikleri her şeyi yapabileceklerini düşünüyorlar.
Bunda fazla bir gariplik olmadığı düşünülebilir. Ancak aynı kişiler ülkemizin menfaatleri gereği bileolsa, özellikle de bu başlarınabuyruk ülkelerin çizdiği sınırlarındışına taşmaması gerektiği kanaatini de taşıyorlar...
Bazı ülkelerin istediklerini yapabilecekleri fikrinin çeşitli bahaneleri var. Onlar güçlüdürler, demokratiktirler(!), insan hak ve hürriyetlerine çok önem verirler(!), vb...
Sahip oldukları savunulan bütün bu hasletlere gerçekten sahip olup olmadıkları ayrı bir mesele. Ancak her nedense bu ülkelerin imtiyazlarınısavunan kesimlerin bakışlarınıntemelini bu ülkelerin batılı olmalarıoluşturuyor. Onlar batılıdırlar ve her ne yaparlarsa doğrudur diyorlar yani...
İşin aslı, bu ülkelerin tamamı temel olarak emperyalist. Sahipmiş gibiyaptıkları evrensel değerlerintamamı da aslında algılardan ibaret.
Başkaları için aklın alamayacağı kadar geniş bir hareket alanını makul ve mantıklı karşılayan bu kesime göreTürkiye'nin uyumlu ve söz dinleyenbir ülke olması gerekiyor, her nedense... Bu talebin 15 Temmuz gecesi TRT'den okutulan korsan bildiride de yer alması, meseleyi anlamak için kafi..
Uyumlu ve söz dinleyen bir ülke olmanın ne demek olduğunu çok iyi bilirler oysa.
Kendi halkının refah seviyesini yükseltmek için çalışamayacak olan böyle bir ülkenin, kendi ayaklarıüzerinde durmak niyetiyle sağlıkta,eğitimde, sanayide, ticarette atacağıadımlar birilerinin engellemeleri ilekarşılaşır hep. Dışarıdan talep edileni yapmaya hazır içeriden birileri, ülkenin ileriye doğru yürüyüşünü engelleyebilmek için cansiperane çalışır dururlar çünkü...
Sistemle uyumlu olması ve söz dinlemesi istenen ülke, savunmasanayinde yerlilik oranlarınıartırmaya kalkıştığında ortalıkkarışır. Engellemenin bini bir paradır o zaman.
BU NASIL VATANSEVERLİK?..
Başka ülkeler alabildiğine silahlanır ve barış zamanında kendilerini kötü günlere hazırlasalar da, o ülkenin mutlaka barışçı(!) olması istenir. Bunun için kendisini savunma amaçlı bazıadımlar atmaya niyetlenmesi bilehoş karşılanmaz.
Bir yandan Pazar olarak kullanılmak istenen bu ülkenin, ihtiyacı olan savunma sanayi ürünlerini üretebilirhale gelmesi hoş karşılanmadığıgibi, bunları satın alabilmeimkanları da kısıtlanır. Başka kaynaklara başvurması halinde de, akla ziyan suçlamalarla karşı karşıya kalır.
Vatandaşı oldukları ülkenin, kendi ihtiyaçlarını kendi karşılama konusunda attığı adımlara sevinmeleri ve dolayısıyla sahip çıkmaları beklenenlerde garip haller görülür bu zamanlarda. Sinirlenir,şirretleşir ve mümkün olduğu kadarbu adımları engellemeye çalışırlar.
Başkalarının uyması gerekirken uymadığı ama kendi ülkelerinin illa ki uyması gerektiğini düşündükleri güya evrensel kriterleri birbiri ardına sıralayarak sağlamak istedikleri, bunlarla da sınırlı değildir.
Kendi konumunun sağladığı avantajları kullanmak üzere ülkeleriningiriştiği yatırımlar da canlarınısıkar bunların. Tarihi eserler derler, çevre derler, estetik derler... Derler de derler... Bütün mesele, ülkelerininbaşka bazı ülkelerin menfaatlerinizedeleyecek adımlar atmamasıdır.
Kendilerini bu hususta dolduran ülkelerin neler yapıp ettiğine dönüp bakmazlar bile. Mesela çevrebahanesiyle yeni bir havaalanıinşaatımızı engel olunması talimatıveren bir ülkenin, koskoca birormanı ortadan kaldırıp mevcut birhavaalanına pist yapması umurlarında bile olmaz.
Sorarsanız, su katılmamış vatansever olduklarını söylerler bir de...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.