Bir Günter vardı. Adam Almandı. İlginç bir tipti. Sahte isimlerle kurumlara sızıyor, çalışmaya başlıyor, ardından orada yaşadığı skandalları haber yapıyor, kitabını yazıyordu. Almanların ünlü Bild gazetesine bile sahte isimle editör olarak sızıp nasıl yalan haber yaptıklarını ifşa ediyordu. Günter'in bir saplantısı vardı. Türkiye ve Erdoğan düşmanıydı. "Yunanistan'la Dayanışma Komitesi" üyesiydi üstelik. Atina'da bir meydanda bir sokak lambası direğine kendisini zincirliyor ve Yunan askeri cuntasına karşı savaş açıyordu. Polisler onu Yunan zannettikleri için tartakladılar fena halde. Emniyette götürüp işkence yaptılar.14 ay hapse mahkum oldu. Askeri cuntanın devrilmesi sonucu serbest bırakıldı.
Kendisini demokrasi havarisi ilan ediyor, Yunanistan'da Cunta'ya karşı mücadele ederken, Türkiye'de seçilmiş Erdoğan'ı indirmek için başlatılan Soros destekli Gezi olaylarına sonuna kadar destek veriyordu. Yani aslında demokrasi maskesi takmış bir darbeciydi. Günter'in, Erdoğan ve Türkiye takıntısı şizofreni boyutundaydı. Zaten deli raporu da vermişlerdi ona götürüldüğü hastanede. Peki Erdoğan takıntısı nereden geliyordu? Bu sorunun cevabını da sarfettiği sözlerin içinde rahatlıkla bulabiliyordunuz. Günter "Bundan 15 yıl önce Türk Cumhurbaşkanı'nın adını bilen tek Alman çıkmazdı. Şimdi Alman çocuklar Almanya'yı Merkel değil, Erdoğan yönetiyor sanıyor. Bunun tek açıklaması, Türkiye'nin GÜÇLENİP birçok konuda Almanya'ya RAKİP olmasıdır" diyordu.
Günter Wallraff çıldırmasın da kim çıldırsındı. Bir zamanlar Almanya'da kömür ocaklarına sahte isimle işçi gibi girmişti. Orada Türk işçilerin nasıl horlandığını ve zor şartlar altında çalıştırıldığını kitap haline getirip ün kazanmıştı. Ancak yakın geçmişte kömür madenlerinde sürünen Türkler nasıl bu kadar kısa zamanda Almanya'ya kafa tutan, rakip olan GÜÇLÜ bir ülke haline gelebilirdi. Günter niye delirmesindi, niçin GEZİCİ olmasındı, neden Erdoğan'a kafayı takmasındı? Günter gibi tipler sadece Almanya'da yoktu. Mesela Fransız donanma pilotu Pierre Henri Chuet vardı. "Sizlere Türkleri dikkatle izlemeniz gerektiğini söylemiştim. Bize herkesi geride bıraktıklarını gösterdiler" diye bağırıyordu. "Nerden geldiklerini ve nereye gittiklerini çok iyi biliyorlar. KIZILELMA'nın B ve C modelleri de olacak. Ama asıl önemli olan bir fikrin ortaya çıkmasından test edilip hayata geçmesine kadar olan sürenin son derece kısa olması. Onların çevikliğine biz Avrupa olarak yıllardır sahip değiliz." diye çığlık atıyordu. Türklerin hızına kimsenin yetişemediğini haykırıyordu.
"Bizim bazı teknolojik nedenlerle uygulayamayacağımız taktikler icat ediyorlar. Eğer bundan şüpheniz varsa Selçuk Bayraktar'ın yaptıklarına bakın. Onlardan resmen gerideyiz" diyerek ağlıyordu. Pierre Henri yüzde yüz haklı bir Fransız donanması üyesiydi. Ege'de kilitlediğimiz, hareket edemez hale getirdiğimiz ve aptallaştırdığımız, "İmdat kurtarın bizi" diye bağırttığımız Fransız savaş gemisinde o gün bulunma ihtimali vardı. Pierre bu rezilliğin içinde olduğunu açıklamaya belki de utanıyordur. O yüzden bahsetmiyor hiç. Fransız asker analizci Forum Militare de önceki gün "Türkiye, Batılı silahları geride bırakan bir füze cephaneliğini tanıtarak teknolojik üstünlüğün artık büyük güçlerin tekelinde olmadığını gösterdi.
Ulusal Savuma Sanayiisinin şampiyonlarından Roketsan havada, karada, denizde geniş bir füze cephaneliği geliştiriyor. Avrupa hala Amerika'nın eline bakarken, Türkler aldı başını gidiyor. Rakamlar bize her şeyi gösteriyor" diye haber yapıp dizlerini dövdü. Üstelik Bayraktar'ın modüler reaktör nükleer teknolojisi üzerinde çalıştığından düne kadar haberleri yoktu bu gariplerin. Amerika'nın derin adamı Elon Musk bile "Avrupa Birliği ne zaman dağılacak" diye tweet atıp lağvedilmesini istedi. Ortalık karıştı. Sahibi olduğu X'e 120 milyon ceza kesti AB hemen. Musk ciddi ciddi sordu; "ABD Avrupa'yı neden koruyor?" diye. Aslında bu soruyu onun önüne koyan Derin ABD idi.
Musk onların istemiyle "AB dağılmalı, egemenlik ulus devletlere verilmeli" diyordu. Trump da "2027'ye kadar Avrupa kendini savunma sorumluluğunu tamamen devralmalı" diye ültimatom veriyor, "Ben yokum artık arkadaş" diyordu Pentagon adına. Ulus devlet kavramı önümüzdeki dönem büyük önem kazanacak. Türkiye gibi kendi kararlarını veren bağımsız ülkeler yol alacak, diğerleri Günter ve Pierre gibi kafayı yiyecek. Bizde de yerli Günter ve Pierre'ler çok. Ancak bizimkiler onların maketi. Çünkü Günter ve Pierre binlerce km öteden Türkiye'nin geldiği GÜCÜ haykırıyor, "Türklerin gerisinde kaldık" diye ağlıyor. Bizdeki kopyaları ise ise her silahımıza "Maket bunlar" diyor. O yüzden bizdeki maket kafalar iktidara gelse maket bile yapamaz. Allah korusun, düşünmek bile istemiyorum maket bir iktidarı.