İBB davasında dikkat çeken yeni deliller! İhale vurgunu kaşeler ele verdi!
Eski İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklu bulunduğu İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik 'yolsuzluk' soruşturması kapsamında yeni deliller oraya çıkarken bu sefer de kaşe iddiaları gündeme geldi. Konuyu A Haber’e katılan Hukukçu, AK Parti MDK Üyesi Av. Aydoğan Ahıakın, 8 veya 10 şirketin aynı noktada Ekrem İmamoğlu suç örgütü tarafından yönetildiğini ve bununla yapılan ihalelere dikkat çekti. Ahıakın, farklı gibi görülen ancak aynı olduğu tespit edilen şirketlere dikkat çekerek önemli açıklamalarda bulundu.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik yürütülen "yolsuzluk" soruşturmasında yeni deliller ortaya çıkmaya devam ediyor. Eski İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklu bulunduğu soruşturma kapsamında bu kez "kaşe" iddiaları gündeme gelirken, A Haber'e konuk olan Hukukçu ve AK Parti MDK Üyesi Av. Aydoğan Ahıakın, aynı merkezden yönetildiği öne sürülen şirketler ve bu şirketler üzerinden yapılan ihalelere dikkat çekti.
10 ŞİRKET, TEK MERKEZ, TEK PATRON
Ekrem İmamoğlu yolsuzluk İBB iddianamesinde yer alan ve 8 veya 10 şirketin aynı noktada Ekrem İmamoğlu suç örgütü tarafından yönetildiğine vurgulayan Hukukçu, AK Parti MDK Üyesi Av. Aydoğan Ahıakın, yapılan ihalelerde farklıymış gibi görünen ancak aynı olduğu tespit edilen şirketlere ilişkin konuşarak şunları söyledi:
"Ekrem İmamoğlu yolsuzluk İBB iddianamesinde... aynı adreste bulunan mesela 8 veya 10 şirketin aynı noktada Ekrem İmamoğlu suç örgütü tarafından yönetildiği ve ihalelere her ne kadar farklı şirketlerin girdiği iddia olunsa da bu çoğu şirketin adreslerinin aynı olduğu belirtildi. Özellikle Medya A.Ş. açısından.
(foto: ahaber.com.tr - ekran görüntüsü)
Aynı adreste mesela işte 10'a yakın şirketin kaşesi bulunmuş. Bu ne demek oluyor? Mesela Medya A.Ş.'de yapılacak olan bir ihalenin daha önceden hangi şirkete verileceğine ilişkin zaten belirlenmiş. Diğer şirketler usulen sokuluyor. Yani bu ne demek? Danışıklı olarak bir ihale ve zenginleşme.
Türk Ceza Kanunu 223. madde uyarınca aslında ve baktığımızda bakın yapılan aramada aynı ofiste farklı şirketlerin kaşelerinin bulunduğu iddianamede yer alıyor.
Bu şirketler ihalelere girmişler. Normalde rakip firmalar hepsi farklı adreslerde birbirini tanımayan firmaların sağlıklı ve şeffaf bir ihalede rekabet içerisinde olmaları gerekir. Ne yapıyorlar? 10 tane şirket kurmuşlar, aynı adreste kurmuşlar, göstermelik olarak sokuyorlar ihaleye, ancak zaten daha önceden ihalenin kime verileceği belirlenmiş. Hatta bu ihaleden, bu ihalelerde şöyle bir sıkıntı da var: Çoğu ihalenin de hiç aslında işlerinin yapılmadığına ilişkin. Yani ihale verilmiş, para ödenmiş ama iş yok. Bu da çok sıkıntılı bir süreç."
İBB İHALELERİNDE "DANIŞIKLI TEZGÂH" İDDİASI
Konuya ilişkin bir yorum da Gazeteci Kurtuluş Tayiz'den geldi. Tayiz, söz konusu şirketleri ihale aşamasında fiyat da artırdıklarına dikkat çekerek "Bu tanıdık bir tezgah, şöyle ki; bir iş var, sektörle ilgili, ona 10 tane şirket kuruyorlar, aslında sahibi bir" olduğunu söyleyerek konuyu şöyle detaylandırdı:
"Bir de burada şöyle bir yan var: Fiyat artırıyorlar. O çok önemli. Fiyat artırıyorlar. Yani bu tezgâhı biliyoruz, tanıdık bir tezgâh bu. Şöyle oluyor: Bir iş var, bir sektörle ilgili bir iş var, ona 10 tane şirket kuruyorlar, aslında sahibi bir. 10'ar tane teklif gönderiyorlar. Bu 10'ar tane tekliften en aşağısı olan zaten fiyatı yine en yüksek olan bir teklif. Hani dediler ya, 'Sen bir konser yapmışsın, 3 milyon vermişsin. Aldık, bir sürü en aşağısı olan buydu' diyor, en düşük olan teklif buydu, biz bunu yerine yaptık diyor."
(foto: ahaber.com.tr - ekran görüntüsü)
70 BİN TL MAAŞLA NASIL ZENGİNLEŞTİ?
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde harita mühendisi olarak görev yapan Yakup Öner hakkında yürütülen yolsuzluk davasında dikkat çeken detaylar ortaya çıktı. MASAK raporuna göre, aylık maaşının yaklaşık 70 bin TL olduğu belirtilen Öner'in, gelirine oranla anormal bir zenginleşme yaşadığı tespit edildi. Raporda, Sarıyer'de yaklaşık 30 milyon TL değerinde dubleks bir dairesinin bulunduğu, kendisine ait 15 milyon TL'lik Porsche marka araç ile eşinin üzerine kayıtlı 12 milyon TL değerinde Audi Q7 olduğu vurgulandı. Öte yandan MASAK incelemesinde, Yakup Öner'e ait hesaplarda yüz milyonlarca liralık para hareketi tespit edildi.
SEÇ-BEĞEN-AL İHALELERİ
Hukukçu, AK Parti MDK Üyesi Av. Aydoğan Ahıakın, bazı müteahhitlerin "seç beğen al" müteahhidi olduğunu belirterek iddianameye ilişkin algı yaratılmak istendiğinin altını çizerek şunları söyledi:
"Bazı müteahhitlere de "seç beğen al" diyorlar. Yani müteahhide diyor ki, "Sen 10 tane şirketini getir" diyor. "Sana zaten ihaleyi vereceğiz. Komisyon oranı da zaten belirlenmiş. İstediğimiz komisyonları sen bize ödeyeceksin. Göstermelik bir ihale yapalım" diyor. İşte tam da bu mevzu.
İBB DAVASI DEĞİL, ÖRGÜTLÜ YOLSUZLUK DAVASI
Yani neresinden bakarsak bakalım, Ekrem İmamoğlu ceza davasında... ve onu çünkü İBB ceza davası diyorlar, bilerek yapıyorlar, algı yapmak istiyorlar. Hâlbuki bu Ekrem İmamoğlu suç örgütü ceza davası. Altını çizelim ve bu davada özellikle eee yani müteahhitlere ilişkin bir ekosistem kurulmuş. Nedir bu ekosistem? Yani kişisel bir servet edinme amacıyla kurulan, İBB üzerindeki ihaleler üzerinden hem komisyon almak, hem de hak edişini, biraz önce sizin dediğiniz gibi, bir müteahhit hak edişini kazanmışsa ona hak edişini önce ödememek, daha sonra da ödemek için baskı ve belli bir komisyon oranıyla ondan yolsuzlukla para edinmek.
(fotoğraf: ahaber.com.tr - ekran görüntüsü)
PARALAR ÖZEL JETLERLE Mİ TAŞINDI?
Raylı sistemler için yurt dışından gelen finansmanın bakın çoğunun, raylı sistem yani %50'sinden fazlasının finansmanı, niye yurt dışından?
O paraların da bir kısmının Londra'ya işte uçaklarla, özel jetlerle taşınması, işte Ekrem İmamoğlu'nun özel ve gizli ortağı olduğu iddia olunan Güllü İbrahimoğlu tarafından taşındığına ilişkin iddia var.
Yani 4000 sayfaya yakın bir iddianameden ve çok aslında delillerin var olduğu ve rakama da baktığımızda kamu zararının da milyarlarca TL olduğu, Türkiye Cumhuriyeti'nin en büyük yolsuzluk dosyasından bahsediyoruz, değil mi? Yani 4000 gün de sürebilir, 5000 gün de sürebilir.
Eylemlerin ağırlığına, iddianamedeki iddialara baktığımızda, şüpheli sayısına baktığımızda, şu an sanık sayısı ve iddialara baktığımızda, bu o yargıdaki hedef süredir. Ondan daha erken de yargı bitirebilir. Ancak şöyle bir durum var. Burada sanıklar hiçbir şekilde etkin pişmanlıktan faydalanan ve itirafçı olanlar hariç, diğerleri suçlamaları kabul etmiyorlar. Mahkeme tabii ki de delilleri tam anlamıyla değerlendirecek ve burada sadece deliller ifadelerden ibaret...
DAHA UZUN SÜREN DAVALAR VAR MI?
Daha uzun süren davalar da oluyor. Burada şöyle bir durum oluyor. Mahkemeler normalde kamu kurumlarından veya şirketlerden bakın bu şirketler müteahhit şirketlerin ismi geçiyor. Bunlardan bir sürü bilgi ve belgeler istendi. Bunlarla ilgili bilirkişi incelemeleri, avukatların savunmaları için süre istemeleri, tekrar süre istemeleri, rapor gelen raporlara karşı beyanda bulunması... Bu çok komplike bir iş. Yani uzun sürecek bir iş. Çok kısa bir sürede de bitecek bir yargılama değil.
Bakın bu Ekrem İmamoğlu yolsuzluk dosyası başlı başına yargılamayı gerektiren ve burada tüm sanıkların ifadelerinin alınacağı, tüm delillerin tekraren mahkeme tarafından inceleneceği ve mahkemenin buna göre hüküm kuracağı bir süreç. Bunun dışında yürüyen mesela yolsuzluk dosyası dışında casusluk soruşturması, diğer soruşturmalar var. Aziz İhsan Aktaş davası var mesela.
"USUL TARTIŞMASI VAR AMA KAŞELER KONUŞULMUYOR"
Ama şunu da unutmayalım. Türkiye Cumhuriyeti'nin en büyük yolsuzluk ceza davasından bahsediyoruz. Yani bu sıradan bir ceza davası değil. Baktığımızda CHP'nin genel başkanı ve üst yönetimi sürekli bu işin usul tartışmalarını veriyor. Bir günden bir güne mesela şu iddialarla ilgili, mesela şu kaşelerle ilgili, ihalelerdeki usulsüzlükler, itiraf, etkin pişmanlıktan faydalanan şüphelilerin beyanlarıyla ilgili bir defa esasa girdiğine ilişkin bir şey duyduk mu?"
GÜNÜN MANŞETLERİ İÇİN TIKLAYIN


