Başkan Erdoğan'dan futbolda bahis skandalı açıklaması: Milyonlar alan insanlar buna nasıl bulaşır
Türkmenistan'da düzenlenen "Uluslararası Barış ve Güven Forumu"'na katılan Başkan Erdoğan uçakta gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Futbolda bahis skandalında yaşanan gelişmeleri değerlendiren Erdoğan "İdarecisinden yöneticisine ve futbolcusuna kadar birçok ismin burada bulunması ve bu kişilerin adının böylesi skandallara karışması, ülkemde bunun olması, bir Cumhurbaşkanı olarak bizleri gerçekten üzmüştür. Hayretlere düşürmüştür. Bu rakamlar için, milyonlarca lira transfer ücreti alan bu insanlar, bu işin içerisine nasıl bulaşır, nasıl girer?" dedi.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Türkmenistan'da düzenlenen "Uluslararası Barış ve Güven Forumu"na katılmak üzere gittiği Başkent Aşkabat'ta ikili temaslarda bulundu. Yurda dönüş yolunda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başkan Erdoğan'ın açıklamaları oldukça dikkat çekti.
SORU: Futbolda illegal bahis skandalı diye tabir edilen bazı gelişmeler var. Siz de futbolu çok yakından takip ediyorsunuz. Efendim bu bahis skandalı sonrası Türk futbolunda bir arınma gerçekleşecek veya bu iş sonuna kadar devam ettirilecek gibi beklentiler var. Kamuoyu da bu konuyu gerçekten çok merak ediyor. Ben de sizin yorumunuzu almak isterim.

Değerli arkadaşlar, futbol malum milyonlarca kişi için aslında bir eğlence aracıdır. Belli bir ülkenin veya belli bir bölgenin takip ettiği değil, adeta tüm dünyanın statları tıklım tıklım doldurarak ve ekranlardan izlediği bir yorgunluk çıkarma aracıdır. Nitekim biz de bunu gençlik yıllarımızdan şu andaki makama gelinceye dek hep izledik, takip ettik. Şimdi de özellikle televizyonlarda maçları sürekli izlemeye devam ediyorum. Fakat bu son gelişmeler bizi ciddi manada üzmüştür. İdarecisinden yöneticisine ve futbolcusuna kadar birçok ismin burada bulunması ve bu kişilerin adının böylesi skandallara karışması, ülkemde bunun olması, bir Cumhurbaşkanı olarak bizleri gerçekten üzmüştür. Hayretlere düşürmüştür. Bu rakamlar için, milyonlarca lira transfer ücreti alan bu insanlar, bu işin içerisine nasıl bulaşır, nasıl girer? Yöneticilere bakıyorsun, ya bu yöneticiler bunu nasıl yapar, nasıl bulaşır? Gerçekten şunu bir defa çok açık altını çizerek söylüyorum, futbolun ruhu adalettir. Eğer biz bu adaleti tesis edemezsek, sahalardan çıkan netice bizi asla tatmin etmez. Niye? Çünkü adaletten uzak bir netice ortaya çıkacaktır. Bunun bizi tatmin etmesi mümkün olmaz. Bütün bunların yanında biz, futbolun asil ve temiz ruhundan yanayız. Ben yargı mekanizmasının adil bir şekilde çalışmasından sonra bunun da tesis edileceğine inanıyorum. Nereden gelirse gelsin, hangi kulüpten gelirse gelsin, A kulübü, B kulübü fark etmez. Burada adalet bizim için çok çok önemli. Şu anda da bence yargı bu görevini en ideal şekilde yapmaktadır. Biz bu mücadeleyi özellikle de tribünlerin sesine, gençlerin hayallerine, bu milletin temiz futbol özlemi adına sonuna kadar sürdüreceğiz.

SORU: Küresel gelişmeler, bölgesel gelişmeler derken aslında futbolun yanı sıra basketbolu da yakından takip ediyorsunuz. Bosna Hersek karşısında büyük bir galibiyet elde etti A Milli Takımımız. Siz de maçı yakından takip ettiniz. Takımı nasıl değerlendirirsiniz?
Bosna Hersek biliyorsunuz sıradan bir takım değildi, güçlü bir takımdı. O güçlü takımın karşısında gerçekten bizim ekipte iki veya üç tane eksiğimiz vardı, onlar katılamamışlardı. O eksiklerimize rağmen ortaya başarılı bir performans koydular ve o farkla o maçı aldılar. İyi bir başlangıç aslında. İlk iki maçı iyi götürdüler. Şimdi önümüzde tabii zorlu bir maç var, Sırbistan. Sırbistan maçı önem arz ediyor. Sırbistan'ı da yenerek inşallah dünya kupasına bu defa katılmalıyız. Maçtan sonra soyunma odasına gittik. Orada bize "Dünya kupasına gidersek neticesi ne olur?" falan dediler. Biliyorsunuz sporcunun beklediği hep nedir? Biz de dedik ki; "dünya kupasına gitmemiz halinde yerli ve milli markamız TOGG'u inşallah sizlere de hediye ederiz." İnşallah kazasız belasız bu elemeleri geçip takımımız doğrudan 2027 Dünya Kupasındaki yerini alacaktır. Milletimiz onların yanında, biz onların yanındayız.

SORU: Türkiye uzun zamandır yeni anayasayı konuşuyor. Sivil ve özgürlükçü anayasa konusunda hemen hemen bütün partilerin mutabakatı var, ancak henüz somut bir mesafe kat edilemedi. Önümüzdeki süreçte yeni anayasayla ilgili somut adımlar söz konusu olacak mı?
Biz somut netice almak için yola çıktık. Soyutta kalırsak bunun bir anlamı olur mu, olmaz. Şu an itibarıyla da hem sivil, hem özgürlükçü, hem kuşatıcı bir anayasayı yapma arzusu içerisindeyiz. Bunu yapalım ki, milletimiz de "işte benim anayasam" desin. Kendi geleceği ile ilgili de herhangi bir endişeye kapılmasın. Yeni anayasa sözünü AK Parti olarak biz özellikle meydanlarda verdiğimiz gibi, bütün siyasi partiler de millete aynı taahhütte bulunmuştur. Öyleyse birlikte bu işe sahip çıkacağız. Hassaten Cumhur İttifakı olarak da yaptığımız çalışmayla bunu başaracağız. Bu konuda kararlılığımız var. Bütün bunların yanında yeni anayasa çalışmalarına şu anda partimiz en hazır parti konumundadır. Sürekli olarak kurduğumuz anayasa çalışmaları ekibi bu işi yürütüyor. Kendilerinden zaman zaman brifingler alıyorum. Bütün bunların yanında MKYK, MYK ekibimiz içerisinde sadece bu anayasa çalışmalarını yürüten arkadaşlarımız var. Bunlarla birlikte de inşallah üzerinde şüpheye yer bırakmayacak, köhnemiş değil, milletimize "her yönüyle benim anayasam" dedirteceğimiz anayasamızı hazırlıyoruz. Diğer taraftan bu işin takvimi olmaz. Sürekli çalışırsın ve bu çalışmanın neticesinde de vakti, saati geldiğinde adımı da atarsın. Bu dönem, bu işin neticeye bağlanacağı dönem olacaktır.
SORU: 2025 Aile Yılı ilan edildi. Aile Bakanlığıyla birlikte çok önemli çalışmalar yapıldı. 2025'in artık sonuna doğru geliyorken de yapılan kampanyalara ilgi nasıldı? Bir de sizin hep dikkat çektiğiniz unsur var, nüfus artış hızı azalıyor. 2026 yılı içerisinde bu teşvikler, aile kurumunun teşviki için yeni çalışmalar planlanıyor mu?

Her şeyden öte bu son cümle çok çok önemli. Nüfus artış hızı noktasında gerçekten dertliyiz. Bunu artırmamız şart. Bugün öğrendim, Rusya "en az iki çocuk" diyordu şimdi onlar da "en az üç çocuk" diyor. Biz bunu söylediğimizde çok tartışmalar çıktı, çok eleştirildik. Ama haklılığımızı bu gelişmeler ortaya koyuyor. Aile Yılı derken, ailenin kutsiyetini ifade etmek istiyorum. Aile bizde kutsaldır. Her yönüyle kutsaldır. Anneyle, babayla, bütün kardeşlerle bu kutsiyeti bizim ihya etmemiz önemli. Aileyi ne kadar ihya edersek, ailede ne kadar birbirimize kenetlenir, bağlanırsak o zaman güçlü millet oluruz. Güçlü aile, güçlü millet. Yani güçlü milletler güçlü ailelerden doğar. Eğer güçlü bir aile yapınız olmazsa, siz güçlü millet de olamazsınız. Bu sıkıntıyı yaşıyor muyuz? Bana göre yaşıyoruz. Ama ümitsiz miyiz, asla… Çünkü bu milletin tohumunda var. Yani biz yeniden inşallah ayağa kalkacağız, yeniden küllerimizden doğacağız. Bu millet, o güçlü ailelerle inşa ve ihya hareketini de yürütecektir. Bu noktada aile değerlerini korumanın ülkemiz açısından çok çok önemli açılımları olacak.
Tabii aileyi ve ailenin korunmasını konuşurken, eğitimde çok çok önemli. Burayı da ihmal etmiyoruz. Bakın, bizim şu anda üniversite sayımız 208'i buldu, ama biz buraya 76'dan geldik. Bize "bu kadar üniversite niye?" diyenler şimdi "haklıymışsın" demeye başladılar. Eğitim öğretimin olmadığı bir ülkeden güçlü bir millet doğar mı? Güçlü bir millet için eğitim öğretimde her yönüyle kuvvetli bir altyapı olacak ki, buradan da güçlü bir millet çıksın. İbrahim Tatlıses kardeşimizin meşhur sözü var ya, "Urfa'da Oxford vardı da biz mi gitmedik?" diye. O Urfa'da üniversite aradı, biz 81 vilayetin 81'ine de üniversiteler kurduk. Şimdi üniversite olmayan ilimiz kalmadı. Ve bununla da iftihar ediyoruz. Buralarda kaliteli, güçlü kariyer sahibi hocalarımız görev yapmaya başladı. Ağrı'ya gidiyorsun, Ağrı'da üniversitemiz maşallah her yönüyle güçlü. Hakkari'de her yönüyle güçlü. Yani yok yok, hepsi var. Artık oralardan derece yapan yavrularımız çıkıyor. Nasıl oldu? O eğitim öğretim olmasaydı yani Hakkari'den, Ağrı'dan, Van'dan, diğer şehirlerimizden bu yavrular çıkar mıydı, çıkmazdı. Ama şimdi çıkıyor. İnanıyorum ki ailelerimiz de artık yavrularına daha farklı, daha güçlü bir şekilde sahip çıkacak. Onlar da şöyle bir endişe taşımıyor; "Benim vilayetimde, benim şehrimde üniversite yok ki" demiyor. "Artık benim vilayetimde de üniversite var. Dolayısıyla evladımı yetiştireceğim, hazırlayacağım ve bizim memleketteki üniversiteye gidecek, buradan da inşallah kendini yetiştirerek mezun olacak" diyorlar.
GÜNÜN MANŞETLERİ İÇİN TIKLAYIN