Bakan Tekin: Mesleki eğitim Türkiye'nin iktisadi ve ahlaki omurgasıdır
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, TBMM Genel Kurulu'nda bakanlığının 2026 bütçe görüşmelerinde açıklamalarda bulundu. Bakan Tekin Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) ilgili değerlendirmelerde bulunarak "Mesleki eğitim Türkiye'nin hem iktisadi hem ahlaki omurgalarından bir tanesidir. Bizler her çocuğumuzun emanet olduğu bilinciyle hareket ediyoruz, onu ucuz iş gücü olarak gören her türlü yaklaşım bizim için hem hukuken hem de vicdanen kabul edilemezdir" dedi.
TBMM Genel Kurulu, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın 2026 yılı bütçelerini görüşmek üzere Meclis Başkanvekili Tekin Bingöl başkanlığında toplandı. Siyasi parti temsilcilerinin bütçe üzerine yaptığı değerlendirmelerin ardından Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, sunum yaptı. Cumhuriyetin ikinci asrının ideal bir Türkiye Yüzyılı maarif çağı olarak şekilleneceğine yönelik inançlarının tam olduğunu belirten Bakan Tekin, "Bakanlık olarak tüm politikalarımızı bu güçlü inanç ekseninde şekillendiriyor, attığımız, atacağımız her somut adımı bu sorumlulukla ve Türkiye Yüzyılı idealine uygun düşecek şekilde tanzim etmeye çaba sarf ediyoruz. Tabii, içinde yaşadığımız çağ, bu sorumluluğun ağırlığını daha da artırıyor. Bilgi üretiminin olağanüstü hızlandığı, teknolojinin neredeyse her mesleği baştan sona dönüştürdüğü, yapay zeka ve otomasyonun çalışma hayatının kurallarını yeniden yazdığı bir dönemden geçiyoruz. Küresel düzeyde işlevsel ve etkili olan bu hızlı ve baş döndürücü değişim döneminde Türkiye'nin önündeki temel ödev evlatlarımızın hem söz konusu değişim sürecinin sunduğu imkan ve kabiliyetten de yararlanmalarını hem de yol açtığı risk ve zafiyetlerden korunmalarını sağlayacak tedbirleri almaktır. Bize düşen en önemli görev, bu toprakların hafızasından, kültüründen, aidiyet duygusu ve bilincinden uzaklaşmadan çağın gerektirdiği şekilde donanmalarına olanak sağlayacak koşulları oluşturmaktır" ifadelerini kullandı.
MESEM'LER TÜRKİYE'NİN HEM İKTİSADİ HEM AHLAKİ OMURGALARINDAN BİR TANESİDİR
Eğitim alanındaki yapılanmanın yakın dönem siyasi tarihin etkilerinden bağımsız ele alınamayacağını ifade eden Bakan Tekin, darbe ve muhtıra girişimlerinden bahsetti. Bakan Tekin, MESEM ile ilgili değerlendirmelerde bulunarak, "Mesleki eğitim Türkiye'nin hem iktisadi hem ahlaki omurgalarından bir tanesidir. Hepimizin bildiği gibi bu alandaki pek çok tartışmanın arka planında 28 Şubat'la birlikte zihinlere yerleştirilen kırılmalar mevcut. Bir dönem katsayı uygulamalarıyla meslek liselerin, imam hatiplerin kapısını kapatan anlayış bugün başka kavramlar üzerinden aynı kurumsal yapıları yıpratmaya çalışıyor. O dönem gençlerimizi yükseköğretimden dışlayan bu zihniyet şimdi mesleki eğitimi bir sorun alanı gibi göstererek Türkiye'nin üretim damarını kesmeye çalışıyor. Bizim son 20 yılda yaptığımız iş, bu tarihi kırılmayı onarmak, mesleki eğitimi yeniden itibar ve güven eksenine taşımaktır. MESEM, kökleri 1977'ye uzanan çıraklık eğitimini örgün eğitimin bir parçası haline getiren bir program türüdür. Ortaokul mezunu ve 14 yaşını doldurmuş gençlerimiz bir yandan zorunlu ortaöğretim sürecine devam ederken diğer yandan sigortalı, sözleşmeli bir biçimde usta öğretici ve öğretmen gözetiminde hem okulda hem işletmede beceri kazanmakta, devletin doğrudan sorumluluğu altında eğitim görmektedir. Bu uygulamayı yaparken Anayasa'mız, ulusal mevzuatımız, tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmeler, ahlaki ilkelerimiz ve kültürümüz rehberimiz olmuştur. Bizler de her çocuğumuzun emanet olduğu bilinciyle hareket ediyoruz, onu ucuz iş gücü olarak gören her türlü yaklaşım bizim için hem hukuken hem de vicdanen kabul edilemezdir" diye konuştu.
"23 BİN 252 İŞLETME UYGUNSUZ OLDUĞU GEREKÇESİYLE SÖZLEŞMELER FESHEDİLDİ"
Bakan Tekin, MESEM programı kapsamında iş güvenliği ile ilgili incelemeler yaptıklarını ve incelemeler sonucunda eksiklik tespit edilmesi halinde iş yerleri ile yapılan sözleşmelerin feshedildiğini ekledi. Bakan Tekin, "Bu çerçevede 2024-2025 eğitim öğretim yılında 253 bin işletme denetlenmiş, 23 bin 252 işletme uygunsuz olduğu gerekçesiyle sözleşmeleri feshedilmiştir. Yine, işletme belirleme komisyonlarında iş sağlığı ve iş güvenliği uzmanlarının bulunmasını zorunlu hale getirdik. Bu kapsamda, staja giden, işletmeye giden öğrencilerin her bir öğrencimiz için tanımlı meslek öğretmeni koordinatörlerimiz vardır ve bu koordinatör öğretmenlerimiz maksimum onar günlük periyotlarla çocukları iş yerlerinde ziyaret edip staj ve işbaşı eğitimiyle ilgili olarak değerlendirme yapmak durumundadırlar. Hiçbir evladımızın hayatını asla riske atmadan, sahadaki her adımı yakından izleyen bir süreci yürütüyoruz" dedi.
FOTO: DHA
"1950'YE KADAR MİLLİ EĞİTİM BAKANLARININ ÇALIŞMA SÜRESİ 13,5 AY"
CHP'lilerin AK Parti iktidarları boyunca çok sık Milli Eğitim Bakanı değiştiği yönündeki eleştirileri hatırlatan Bakan Tekin, "23 yıllık süreç içerisinde ben 9'uncu Bakanım. Şu soruyu soruyorum CHP'li arkadaşlara: 23 Nisan 1920'den 14 Mayıs 1950'ye kadar kaç tane Milli Eğitim Bakanı çalıştı, biliyor musunuz, ortalama çalışma süresinin ne olduğunu biliyor musunuz? Hasan Ali Yücel'i dışarıda tutarsak 13,5 ay. Kendi iktidarları döneminde bakanların çalıştığı bir CHP, tek parti döneminden bugüne uzanan süreçte kendi muhasebelerini yapmadan, bizleri bu ülkenin çocuklarına yıllarca adaletsizliği miras bırakan zihniyetinizle yüzleşmeden, bugün burada bize istikrardan bahsedemezsiniz. Bu milletin evlatlarına nasıl bir eğitim tablosu bıraktığınızı bize açıklamadan bizim bugün attığımız adımları 'Çok bakan değiştirdiniz' diye itibarsızlaştırmaya kalkamazsınız. Gelelim ikinci bir argümanınıza, diyorsunuz ki, 'Eğitimde sürekli değişiklikler yapıyorsunuz.' Ben bunu duyunca gerçekten şaşırıyorum. Bir CHP'li, önce belgelerini bir okuyacak, ondan sonra da bu eleştiriyi yapacak. Sizin okumadığınızı tahmin ettiğim için ben size şimdi okuyacağım bazı şeyleri: 2002 yılında CHP'nin seçim bildirgesi, 'Zorunlu eğitimi 5+3+4 olmak üzere 12 yıla çıkaracağız' demişsiniz. 'Tüm ortaöğretim kurumlarını 4 yıllık, çok amaçlı, çok programlı lise olarak örgütleyeceğiz; öğrencilerin ilk iki yılda genel kültür derslerini aldıktan sonra genel veya mesleki eğitim programlarına yönlendirilecekleri bir düzen kuracağız.' Kim diyor bunu, CHP" değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Tekin ayrıca, CHP'nin 2007 ve 2023 seçim bildirgelerinde zorunlu eğitim ile ilgili farklı formüllerin bulunduğunu ifade etti ve çelişkiler barındırdığını ekledi.
"METİNLERİNİ SEÇİMDEN SEÇİME DEĞİŞTİREN BU ZİKZAKLI YAKLAŞIM DOĞRU MUDUR?"
Bakan Tekin ardından lise, üniversite ve MESEM ile ilgili yıldan yıla CHP bildirgelerinde farklı sistem önerilerinin yer aldığını vurgulayarak, "Yüce Meclisimize ve aziz milletimize soruyorum: Yıllardır metinlerini seçimden seçime değiştiren bu zikzaklı yaklaşım mıdır doğru olan, yoksa bizim gibi yaptığı şeyin arkasında duran tutarlı yaklaşım mı? Şimdi, size sorum şu değerli arkadaşlar, geçtiğimiz hafta CHP kurultayı oldu, o kurultayda sizi çok rahatlatacak bir cümle var. Şunu rahatlıkla söyleyebilirsiniz, eski Genel Başkanınızın kamuoyunda, 'Asrın hırsızlığı' diye tanımlanan olayla ilgili olarak CHP'ye yönelik, 'Arının' çağrısına Genel Başkanınız ne dedi? İfadesi şu, 'CHP arınacaksa bizi eskiye döndürmek isteyen bu zihniyetten arınacak' dedi. Şimdi bu, sizin için bir kaçış cümlesi. Eğer 'Bizden önceki zihniyet eski zihniyetti, ondan arınıyoruz' diyorsa saygı duyuyorum. Ben ise değerli arkadaşlar, AK Parti kadrolarında siyaset yapan bir arkadaşınız olarak, benden önce, 2002'den bugüne kadar Milli Eğitim Bakanlığı yapan bütün Bakanlarımızın da yaptıklarıyla gurur duyuyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızın eğitim öğretim süreçlerinde yürüttüğü işlerle gurur duyuyorum. Bu sayede, uluslararası ortamlarda, Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanı olarak katıldığımız bütün uluslararası toplantılarda, 'Türkiye eğitim öğretim süreçlerinde bu devrimi nasıl başardı' bunu gururla anlatmaktan mutluluk duyuyorum, huzur duyuyorum" ifadelerini kullandı.
"İTFAİYECİYE MÜLAKAT MEŞRU, ÖĞRETMENE DEĞİL Mİ?"
Ardından Bakan Tekin, milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Bakan Tekin, CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın'ın üniversiteler ile ilgili sözlerine cevaben, "Uluslararası standartlarda referans olarak kabul ettiğimiz sıralamalarda iyi üniversitelerimiz var. Bunlar ilk 500'de, ilk binde. Ben Gökhan Bey'e katılıyorum, eski üniversitelerimiz o sıralamada ama şuna inanın, 10 yıl sonra bu yeni kurulan üniversitelerimiz de o sıralamalarda yerini alacak, rahat olun, tedirgin olmayın; destek olun yeter. Şimdi, CHP Grubu mülakatlarla ilgili eleştiri yaptı. Ben çok iyi anlıyorum Gökhan Bey, sizin 'Mülakat' deyince aklınıza gelen şey Sayın Moğultay ve Seyfi Oktay döneminde yapılan mülakatlar. Hatırlayın, bakın, ben Mülkiye mezun olarak o sınavlara girmiştim. İlk 100'e girenlerden 57'si elendi, ilk 10'a giren kişilerden 6'sı elendi. Bizim yaptığımız mülakatlarda ise güvenlik kamerası kaydı dahi var. Peki madem mülakata bu kadar karşısınız, daha önce Plan ve Bütçe'de de sordum, şu anda Kadıköy Belediyesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Ankara Büyükşehir Belediyesi niye mülakat yapıyor Gökhan Bey, bana cevap verir misiniz, neden mülakat yapıyor? KPSS'yle alın o zaman. İtfaiyeciye mülakat meşru, öğretmene değil mi? Öyle mi? Kusura bakmayın, orada geçeceksiniz bunu" ifadelerini kullandı.
"EKREM İMAMOĞLU'NUN DİPLOMASINDA SAHTEKARLIK VAR, TESPİT EDİLDİ VE İPTAL EDİLDİ"
Siyasi referanslarla mülakatlarda öğretmen atandığına dair yorumların yapıldığını hatırlatan Bakan Tekin, "Bunu ispat eden öğretmen, eğer bir tane bile siyasi referansla mülakatlarda sıralamaya giren bir kişiyi ispat edin ben gereğini yapacağım. İspat edemezseniz eğer bütün bu iftiralarınız için özür dilemek zorunda kalacaksınız; bunu da söyleyeyim. Başka bir konu daha, şimdi Gökhan bey, okullarımızın tuvaletlerinde sabun var. İzmir'in okullarında tuvaletlerde sabun var ama çeşmelerde su akmıyor; önce onu çözün. Başka bir şey daha söyleyeceğim: Çok yadırgadığım bir cümle kurdunuz, Özlem hanım size cevap vermeye çalıştı. 'Utanmıyor musunuz?' diye biten bir cümle. Bakın, bir sahtekarlığı tespit ettiysek gereğini yaparız. Ekrem İmamoğlu'nun diplomasında bir sahtekarlık var, tespit edildi ve iptal edildi. Ben Sayın Trabzon Milletvekilimize sormuştum, o tarihte, 1990 yılında, Ekrem İmamoğlu Gülbahar Hatun Kolejlerinin kurucusu. Şimdi bu yatay geçişle bunun arasında bir bağlantı kurmanız lazım; bunu da söyledim. Devam ediyorum, başka bir şey daha söyleyeceğim. Şimdi, burada, MESEM protestolarından dolayı tutuklanan çocuklardan bahsettiniz. Arkadaşlar, siyasal bilgiler fakültesinde idare hukuku dersi aldım, anayasa hukuku dersi aldım, insan hakları dersi aldım, yıllarca da bu dersi okuttum. Demokratik toplumlarda 'Protesto' denen şey hukukun tanımladığı sınırlar ve çerçeveler içerisinde yapılır. Anayasa'mızın 12, 13, 14'üncü maddeleri temel hak ve hürriyetlerin kullanılması, kullanılmasının durdurulması, bunların hepsini tanımlamıştır. Bakın, bahsi geçen çocuklar protesto hakkı kullandıkları için değil, kamu malına, toplantı özgürlüğüne zarar verdikleri için tutuklanmışlardır. Her gün bir sürü insan bir sürü protesto yapıyor. Atamaları veya başka şeyleri protesto ediyorlar. Onların hiçbiri tutuklanmadı ama bir toplantı esnasında oturumları basan ellerindeki boyalarla orada zarar veren kişileri, 'Protesto hürriyetinden dolayı tutukladınız' derseniz ya bilmiyorsunuz ya da manipüle ediyorsunuz demektir, bunun da altını çizeyim" diye konuştu.
"426 TANE KÖY OKULUMUZ MEVZUATTAKİ KOŞULLARI KARŞILAMAMASINA RAĞMEN AÇTIK"
Bakan Tekin köy okulları ile ilgili yöneltilen soruları yanıtlayarak, "Şu anda, köy okullarımızı bir tek öğrencisi bile olsa açıyoruz ve şu anda halihazırda 426 tane köy okulumuzu mevzuattaki koşulları karşılamamasına rağmen açtık, açmaya devam ediyoruz. Bir başka konu, depremle ilgili de söyleyeyim arkadaşlar. Deprem bölgesinde toplam deprem esnasında zarar gören okullarımızın tamamına yakınını ya yeniden yaptık ya da hasar görenlerin tamamının hasarını gidermiş durumdayız. Yatırım programımızdakiler de bittiği takdirde 11 ilin tamamında yüzde 15; 6 Şubat'takinin yüzde 15 üzerine çıkmış olacağız. Son bir şey, akran zorbalığıyla ilgili olarak Bakanlığımızın gerçekten çok yoğun çalışmaları var. Afyon Milletvekilimiz Sayın Mehmet Taytak'ın önerisini seve seve kabul ediyoruz ve bundan sonraki süreçte Bakanlığımızdaki çalışmalarda 'Akran nezaketi' ifadesini kullanacağız" dedi.
BÜTÇE KABUL EDİLDİ
Genel Kurul'da Meclis Başkanvekili Tekin Bingöl, Milli Eğitim Bakanlığı ile ona bağlı kuruluşların 2026 Yılı Bütçesi tekliflerini ayrı ayrı okuttu. Oylama sonucunda bakanlığın bütçesi kabul edildi. Meclis Başkanvekili Bingöl, birleşimi yarın saat 11.00'de toplanmak üzere kapattı.
GÜNÜN MANŞETLERİ İÇİN TIKLAYIN


