Dünyada kimliksizleştirme ve aileyi doğrudan hedef alan birçok gelişme yaşanırken Başkan Recep Tayyip Erdoğan, 2025 yılını ülkemizde "Aile Yılı" ilan etti.
Günümüz dünyasında aile kavramının ne denli önemli olduğu tartışmasız ortada.
Modern toplumlarda bireyci yaşam tarzlarının teşviki, cinsiyetsizleştirme politikaları ve geleneksel aile yapısına yönelik saldırılar, aile kurumunun adeta bilinçli bir şekilde yıpratılmaya çalışıldığını gözler önüne seriyor.
Oysa aile, bir toplumun temel taşıdır.
Aileyi kaybeden bir toplum, özünü ve geleceğini de kaybetme riskiyle karşı karşıya kalır.
Avrupa'ya baktığımızda bunu şu an yakinen üzülerek görmekteyiz.
Aile, bireyin doğduğu, büyüdüğü ve kişiliğinin şekillendiği en temel sosyal yapıdır.
İnsan, doğası gereği sosyal bir varlıktır ve aile, bu sosyalliğin ilk adımıdır.
Anne ve baba figürleri, çocukların ilk rol modelleridir.
Sevgi, güven, aidiyet duygusu ve değerler, ilk olarak aile içinde kazanılır.
Bu temel duygularla büyüyen bireyler, hayata daha sağlam adımlarla ilerlerken, aile desteğinden yoksun kalan bireylerde psikolojik sorunlar daha yaygın olarak görülür.
Peki, aile kurumu yıkıldığında ne olur?
Aile bağları zayıfladığında, toplumda bireyselleşme artar ve yalnızlık baş gösterir.
Yalnızlık, insanın en büyük psikolojik sorunlarından biridir ve modern dünyanın da en büyük problemlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
İnsanlar, yalnızlaştıkça daha kırılgan, daha savunmasız ve daha manipüle edilebilir hale gelebiliyor. Bu noktada, aileye yapılan saldırıların tesadüfî olmadığı gerçeğini de bilmemiz elzem.
Geleneksel aile yapısının zayıflatılması, bireylerin kimliksizleştirilmesi ve toplumsal bağların koparılması, bazı çevrelerin küresel ölçekte yürüttüğü bir politika haline dönüştü.
Birçok ülkede bunu başardılar da. Ve biz buna asla ama asla izin vermemeliyiz.
Aile son kale!
Anne ve baba figürlerinin ortadan kaldırılmaya çalışıldığı bir dünyada, çocuklar kimden ilham alacak?
Çocukların kimliklerini ve değerlerini kazanmasında en büyük rolü oynayan anne babalar, hepimiz için rehber değil mi?
Bu figürlerin yerini dijital dünya, sosyal medya ya da popüler kültür almaya başladığında, çocukların gelişiminde de ciddi sorunlar ortaya çıkıyor.
Telafisi mümkün olmayan tehlikelerle karşı karşıya yavrularımız!
Aile kurumu güçlü bir temel üzerine atılmaz ve varlığını sürdüremez ise çocuklarımızı kim koruyacak?
Aile sadece bir sosyal yapı değildir; aynı zamanda psikolojik bir sığınaktır. İnsanlar, hayattaki zorluklarla mücadele ederken en çok ailelerine sığınır.
Aileden alınan destek, bireyin ruhsal sağlığı üzerinde doğrudan etkilidir. Çocukların güvenli bir ortamda büyümeleri, sağlıklı bireyler olarak topluma kazandırılmaları, aile bağlarının güçlü olmasına bağlıdır. Aile bağlarının zayıf olduğu toplumlarda suç oranları artar, sosyal çöküş hızlanır ve bireyler arasında güvensizlik yaygınlaşır.
Ve bu durumun yaşanmasını kimse istemez.
Bugün küresel düzeyde yürütülen cinsiyetsizleştirme politikaları ve LGBT hareketleri, aile kavramını doğrudan hedef almakta. Bu politikaların temelinde, insanları köklerinden koparmak, aidiyet duygusunu yok etmek ve bireyleri yalnızlaştırmak var.
Oysa insan, aidiyet duygusuyla var olur. Bir topluma, bir kültüre, bir aileye ait olmak, bireyin kendini değerli hissetmesini sağlar. Aile kavramının ortadan kaldırılması, bireylerin yalnızlaştırılması demektir ve bu yalnızlık, toplumsal çözülmenin en büyük nedenidir.
Başkan Erdoğan'ın yaptığı "en az üç çocuk" çağrısı, sadece nüfus artışını teşvik etmek için değil, aile bağlarının güçlendirilmesi adına da büyük önem taşıyor.
Çünkü aile içinde büyüyen çocuklar, yalnız büyüyen çocuklara göre daha sağlıklı ilişkiler kuruyo, daha güçlü bireyler olarak topluma katkı sağlıyor. Aile bağları güçlü olan toplumlar, kriz dönemlerinde daha az sarsılır ve daha kolay toparlanır.
Sonuç olarak, aile toplumun kalbidir. Bir toplumun güçlü ve sağlıklı kalması, aile yapısının korunmasına bağlıdır. Anne ve baba figürlerinin ortadan kaldırıldığı, aile bağlarının zayıfladığı bir dünyada, bireylerin kimliksizleşmesi ve yalnızlaşması kaçınılmaz bir gerçek!
Aile, sadece bireysel değil, toplumsal huzurun da anahtarıdır. Bu nedenle aileyi korumak, geleceğimizi korumak demektir. 2025 yılının "Aile Yılı" olarak ilan edilmesi, bu farkındalığın artırılması ve aile kavramının yeniden değer kazanması adına önemli bir adım olarak görüyorum. Ancak bu çaba, sadece devlet politikalarıyla sınırlı kalmamalı; toplumun her kesiminden destek görmelidir.
Çünkü aileyi korumak aslında gelecek neslimizi korumak demektir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Son dakika video izle
- Son dakika haberleri
- A Haber analiz
- Gündem haberleri
- Ekonomi haberleri
- Otomobil haberleri
- Namaz vakitleri
- Hava durumu
- İstanbul Yol durumu
- Atv canlı yayın izle
- Spor haberleri
- Foto galeri
- Son dakika emekli haberleri
- Teknoloji haberleri
- A Haber programlar
- Sabah – Takvim yazarları oku
- Kuruluş Osman izle
- Gazete manşetleri
- Instagram dondurma
- Kişilik testi | Seçtiğin ağaç seni güçlü kılan özelliğini açığa çıkarıyor!
- İndirimli uçak bileti nasıl alınır? 2025 Pegasus 11 euro bilet kampanyası hangi ülkeler için geçerli?
- AZ Alkmaar-Galatasaray maçı bugün saat kaçta? Avrupa Ligi GS maçı hangi kanalda?
- Kışın en sevilen içeceği: Boza nasıl yapılır? Bozanın sırrı bu tarifte!
- Yastık altındaki değerli maden: Kuyumcular tanesi için 111.150 ödüyor
- TCMB 2025 faiz kararı takvimi: Merkez Bankası Toplantısı ne zaman, hangi tarihte?
- Evdeki değerli eşya: 22 ayar altın değerinde olduğu ortaya çıktı
- TOKİ 834 arsa satışı ne zaman, hangi illerde olacak? TOKİ arsa satışı ödeme planı
- Siirt'te üretiyor tüm Türkiye'ye satıyor: Kilogram fiyatı 1000 TL
- Berat Kandili gecesinde neler yapılmalı? Berat Kandili ile ilgili ayet ve hadisler
- Huawei'den yepyeni cihazlar: Mate X6, Watch D2, FreeBuds Pro 4 ortaya çıktı
- İŞKUR Gençlik Programı başvuru nasıl yapılır? İşte başvuru ekranı