13 Haziran'da İsrail'in saldırısı ile başlayan ve 24 Haziran'da ateşkesle sona eren "12 Gün Savaşları" Ortadoğu'da tansiyonu yeniden zirveye taşıdı.
12 gün boyunca bölge ve dünya siyasetini derinden etkileyen karşılıklı saldırılara tanıklık ettik maalesef. Çok sayıda insan hayatını kaybetti.
İran ve İsrail arasındaki gerilim, uzun süredir kaynayan bir kazan gibiydi ve o kazan 13 Haziran'da İsrail'in saldırısıyla yeniden taştı.
Her şey, İsrail'in İran'a yönelik hava saldırısıyla başladı. İsrail ilk saldırıda
İran'da birçok üst düzey askeri yetkili ve bilim insanlarını hedef aldı.
Saldırının hedefi güya İran'ın nükleer programıyla ilgiliydi.
"Irak'ta kimyasal silah var" yalanı ile Irak'ı işgal eden güçler,
şimdi aynı oyunu İran için devreye soktu.
ABD, İran'ın nükleer çalışmalarını bahane ederek, İsrail'in İran'ı vurmasına
göz yumdu hatta en büyük destekçisi oldu.
İsrail'e kayıtsız şartsız destek veren ikinci ülke ise Almanya oldu.
Tahran ise bu saldırıları sert bir dille kınayarak misilleme yapacağını duyurdu.
İsrail'in saldırısına İran'ın cevabı gecikmedi.
14 Haziran'dan itibaren İran, İsrail'e yönelik başta füze olmak üzere çeşitli saldırılar düzenledi. Saldırılarda bugüne kadar hiç kullanmadığı etkili füzelerini de kullandı.
Günler süren bu karşılıklı saldırılarda, her iki taraf da kritik altyapı tesislerini ve askeri üsleri hedef aldı.
Ama en çok yine siviller zarar gördü!
Uluslararası gözlemciler, can kayıpları ve maddi hasarın boyutunun her geçen gün arttığını belirtirken, BM Güvenlik Konseyi acil toplantılar düzenleyerek taraflara itidal çağrısı yaptı.
Ancak, tarafların geri adım atma/masıyla çatışma giderek daha da şiddetlendi.
Özellikle 18-20 Haziran tarihlerinde saldırıların yoğunlaştığı, sivil kayıpların da artmaya başladığı rapor ediliyordu.
İsrail, yıllardır Filistin'de taş üstünde taş, baş üstünde baş bırakmadı.
Gazze'de bomba atmadığı bir iğne ucu yerlik alan bile kalmadı.
Lübnan'a da zaman zaman saldırılarını sürdürüyor.
Son saldırılarını Suriye'ye yapan İsrail,
Son olarak İran'a saldırdı ve uzun süredir ilk kez neye uğradığını şaşırdı.
Başkent Tel Aviv başta olmak üzere, Hayfa ve Aşdod gibi şehirlerde İran füzelerinin tahribatı İsrail'de şok etkisi yaptı.
Demir Kubbe'sine güvenen soykırımcı İsrail, İran'ın bu kadar etkili füze saldırısı yapacağını tahmin etmiyordu.
İsrail halkı ilk kez Gazze halkının yaşadığı o korkuyu iliklerine kadar hissetti ve yaşadı.
Birçoğu GKRY olmak üzere farklı ülkelere akın akın kaçmaya başladı.
Bölgedeki olaylara en sert tepki veren ülkelerden biri Türkiye'ydi.
İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvesi savaşın gölgesinde İstanbul'da yapıldı.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan zirvede, "Türkiye üzerine düşeni yapmaya hazır, zulmün karşısında dimdik durmaya devam edeceğiz" derken,
Başkan Recep Tayyip Erdoğan ise "Artık bu haydutluk ve cinnet halinin bir an önce son bulması gerekiyor." Dedi. "İsrail üzerinde tesir sahibi güçler Netanyahu'nun oyununa gelmemeli ve nüfuzlarını savaşın derinleşmesinden değil,
tüm bölgemizde ateşkes ve sükûnetin tesisinden yana kullanmalıdır."
ifadelerini kullandı. Ve her zaman olduğu gibi savaş yerine "barışı işaret etti.
***
Ve ABD savaşa dahil oldu!
Çatışmanın 9. gününde, ABD'nin 22 Haziran'da İran'a B-2 savaş uçakları ile saldırmasıyla savaş yeni bir boyut kazandı.
ABD Başkanı Donald Trump, saldırının gerekçesi olarak İran'ın İsrail'e yönelik saldırılarının "kabul edilemez düzeyde" olduğunu ve "bölgesel istikrarı tehdit ettiğini" gösterdi.

Tabi, Trump'ın asıl gerekçesi İran'ın nükleer çalışmalarıydı.
Ve bir gece ansızın ABD, İran'ın 3 nükleer tesisini vurdu.
Tesislere 14 sığınak delici bomba atıldı. 125'ten fazla askeri uçak kullanıldı.
Pentagon, bu saldırıyı "2001'den sonra ABD tarihinin en büyük B-2 saldırısını gerçekleştirdik." sözleri ile duyurdu.
ABD Başkanı Trump, saldırıyı "İran nükleer tesislerini asla yeniden inşa edemeyecek" sözleri ile değerlendirdi.
ABD'nin doğrudan savaşa dahil olması, birçok ülkenin endişelerini de artırdı ve küresel çapta büyük bir krize yol açabileceği yönünde uyarılar yapıldı.
Savaş devam ederken altın ve petrol fiyatlarında da zaman zaman yükselişler oldu. Bölgedeki birçok ülke hava sahasını uçuşlara kapatmak zorunda kaldı.

Hürmüz Boğazı'nın kapatılması gündeme geldi.
İran ise ABD'nin bu saldırısına misilleme olarak Katar'daki ABD üssüne füze saldırısı yaptı.
ABD, gönderilen 14 füzenin 13'ünü imha ettiklerini diğer birinin ise tehdit oluşturmadığı
için boş bir alana düşmesine izin verdiklerini açıkladı.
Trump, İran'ın nükleer tesislerini tamamen yok ettiklerini iddia etti.
İran ise ABD'ye üssü vurarak sert bir karşılık verdiğini duyurdu.
Konu ABD-İRAN arasında şimdilik "tatlılıkla" kapatılmış gibi oldu.

***
ABD'nin saldırısından sonra 25 Haziran'da ateşkes ilan edildi.
ABD Başkanı Trump, ateşkesin ilanını "tam ve kapsamlı bir ateşkes konusunda tam mutabakat sağlandı" sözleri ile duyurdu.
Bu ateşkes kararının "bölgedeki barış ve istikrar için önemli bir adım" olduğunu vurguladı.
İran-İsrail ateşkes ilan etmiş olsa da iki ülke arasındaki derin güvensizlik ve karşılıklı tehdit algısı hala devam ediyor.
Ateşkes kararından sonra İran ve İsrail'in gün içinde karşılıklı saldırıları da kısmen devam etti.
Trump ise iki ülkeyi de ateşkese uymaları konusunda uyardı.
Saldırılar şimdilik durmuş gibi gözüküyor.
ABD'nin bölgedeki rolü ve gelecekteki olası müdahaleler ise belirsizliğini koruyor.
12 gün boyunca devam eden savaşta İran'da toplam 606 kişi hayatını kaybetti,
5 bin 332 kişi ise yaralandı. İsrail'de ise toplam 28 kişi öldü.

Savaşın en akılda kalan anlarından biri ise İran devlet televizyonunun canlı yayında vurulması oldu.