Türkiye, tarih boyunca inançlarına bağlı,
manevi değerlerine saygılı bir millet olarak varlığını sürdürdü.
Özellikle peygamberler ve kutsal semboller,
Müslüman Türk halkı için dokunulmaz bir değere sahip.
Türkiye gibi inancı güçlü, değerlerine bağlı bir toplumda kutsallar yalnızca birer dini kavram değil; hayatın, ahlakın, toplumsal huzurun ve birlik duygusunun da temelini oluşturuyor.
Bu sebeple kutsallara yönelik yapılan her türlü saldırı, ülkemizde yalnızca bireysel inançlara değil, toplumsal barışa da kastetmek anlamına geliyor.
Son olarak Leman dergisinde yayımlanan ve Hz. Muhammed'e yönelik alaycı ve rahatsız edici bir dille çizilen karikatür, hepimizin canını çok sıktı ve vicdanları derinden yaraladı.
Bu tür çizimler, yalnızca bir "ifade özgürlüğü" meselesi değil, açıkça bir saygısızlık, bir provokasyondur.
Dergi konuyla alakalı "hakaret kastı yok" açıklaması yapsa da o karikatürü çizen karikatüristin İslam düşmanlığı, kutsallara olan öfkesi daha önce yaptığı sosyal medya paylaşımları ile zaten apaçık ortaya çıktı.
Bazı hususları tartışmaya dahi gerek yok.
Türk toplumu için Hz. Muhammed sevgisi çocuklukta öğrenilen, dualarla, ilahilerle, ahlaki öğretilerle içselleştirilen kutsal bir bağ.
Kainatın efendisi Hz. Muhammed, sadece bir inanç lideri değil; nezaketin, dürüstlüğün, merhametin ve adaletin simgesi bizler için.
Böylesi bir figürün alaycı ve hakaretesimsi bir şekilde çizilmiş olması sadece Müslümanlara değil, insan onuruna da aykırı bir durum olarak karşımıza çıkmakta.
Mizah, evet bir eleştiri alanıdır.
Ama hakaretle, aşağılamayla, kutsala saldırıyla mizah olmaz.
Bu, fikri ifade etmek değil; fikri silah gibi kullanarak bir grubun en hassas damarına inatla basmaktır.
Toplumun en temel değerleriyle oynayarak gündeme gelmek, gerçek mizahçılıkla değil; ancak sorumsuzluk ve provokasyonla açıklanabilir.
Evet! İfade özgürlüğü evrensel bir haktır.
Ama hiçbir özgürlük, bir başkasının kutsalına saldırma hakkını vermez.
Özellikle de inancı, yaşamının merkezine alan insanlar için peygamber sevgisi; annesinden, babasından bile önde gelebilecek kadar derin bir bağsa...
Bu derinden ve içten sevgiyi hedef alan her saldırı, doğal olarak büyük bir infiale yol açar. Şu an açtığı gibi!
Bu tepkileri yalnızca "aşırı duyarlılık" olarak görmek ise toplumu tanımamakla eşdeğerdir.
Türkiye, yüzlerce yıldır farklı inanç ve etnik grupların bir arada yaşadığı bir coğrafyadır.
Bu birlikteliği sürdürebilmenin yolu, inançlara ve değer yargılarına saygı duymaktan geçer.
Kutsallara saldırarak kamplaşma üretmek, özgürlüğü değil kaosu büyütür.
Bir mizah dergisi bunu görmüyorsa, yaptığı şey artık sanat ya da hiciv değil, toplumu provoke etmektir. Bu cezasız da kalmaz.
Nitekim sorumsuzca yapılan karikatür sonrası o skandal çizimi yapan karikatürist dahil 4 kişi tutuklandı.