Bu hafta, yıllar sonra "tarihi birdönemeç" olduğunu daha netanlayacağımız iki olaya şahitlikettik.
Birincisi, 1950'lerden beri ne zaman hamle yapsak darbeve terörle geri adım attırıldığımız nükleersantral projemize start verildi.
Bu, Türkiye'nin, nükleer güçlerin tehdidiyle mahkûm edildiğiligden çıkmak ve tam bağımsızlık hedefi için ortaya koyduğu önemli bir irade beyanı...
Diğeri ise iki gündür dünya basınının manşetlerini süsleyen o resim...
Evet, Erdoğan'ın, Putin ve Ruhani'nin arasında durup, iki liderinellerini tutarak önünde birleştirdiği o enstantaneden bahsediyorum... Ortadoğu konuşulurken, daha önce bölgeyi dizayn eden ABD ve Avrupalı emperyalistlerin tek bir temsilcisinin bile kadraja girmediği o kareden.
Sadece, daha önce bu işlere cüret edenlerin başına gelenleri hatırlayın, söylediklerimin az bile olduğuna siz de hak vereceksiniz.
"Nükleer teknoloji benim de hakkım" dediği için yıllardır nükleer güçler tarafından ambargo altında inim inim inletilen İran'ı mesela...
Venezüella'da yeraltı kaynaklarını ABD şirketlerinin elinden alıp kamulaştıran, Filistin'e yardım gönderen Sosyalist Chavez'in başına gelenleri...
Ya da gelin bizim buralara...
"Amerika'ya gidiyorsam Rusya'ya giderim" dedikten kısa bir süre sonra "Peygamber ocağı"nın ABD'de deeğitim görmüş subaylarınca (tıpkı 15 Temmuzdakiler gibi) devrilip vahşice asılan Başbakan Menderes'i!
***
Gelişmeleri "yakinen" takip eden ABD ve Avrupa basını da ayakta.
CNN International'de "ABD içindaha kötü bir zamana denk gelemezdi. ABD masada olmadığı gibi,Suriye'deki bu üç önemli oyuncuhep beraber ortaya çıktıklarında neistediklerini, Suriye'deki amaçlarınınne olduğunu biliyordu" yorumlarıyapılıyor... Kareye giremeyen Trump'averyansın ediliyor.
ABD'nin ikinci dünya savaşında "kurtardıktan" sonra Avrupa'daki en büyük üssü yaptığı Almanya'da ise gazeteler daha telaşlı... Türkiye, Rusya ve İran liderlerinin, üç büyük komşunun yan yana gelip el sıkışmasını "Ürkütücü ittifak" manşetleriyle gördüler.
***
Haklısınız, ABD'nin ya da Avrupa'nın, daha önce güzel güzel yönlendirdikleri ülkelerin bağımsızlaşması yetmiyormuş gibi ittifaklar yapmasına bozulması normal.
Peki ya, yıllardır eleştiriyormuş gibi yaptıkları ABD'nin ve emperyalist batının açıkça aleyhine olan bu gelişmeden rahatsızlık duyan, bizim "solculara," "İslamcılara," bir süredir Ak Parti'ye AKP demeye başlayan yandaş medyanın "muhafazakârlarına" "ulusalcılara" ne buyurulur?
Salon sohbetlerinde küçücük çocuklara bile "Katil Amerika" diye slogan attıran, solcu ozanlardan "Hoş Amerikapuşt Amerika" türküleri dinleyen, "Tam bağımsız Türkiye" diyen başkaları mıydı yoksa?
Aynen öyle... ABD soğuk savaş döneminde ve duvarın yıkılmasıyla galibiyetini ilan ettiği dünyada sürülmemiştarla bırakmamış... Bizim payımıza da bu "maskeli beşli" düşmüş.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.