Mutlaka sizler de karşılaşmışsınızdır... Ne istediğini de, neyi savunduğunu da bilmeyen birileri, akla ve mantığa sığmayan savlarla güncel siyasi konular üzerinde konuşur dururlar. Onlara gerçekleri hatırlatıp, söylediklerinin bu gerçeklerle ilgisi olmadığını hatırlattığınız zaman da, seslerini yükseltip argo kelimelerle cevap vermeye başlarlar... O anda İran'ın büyük şairi Şiraz'lı Sadi'nin "Edebi edepsizlerdenöğrendim" dediğini hatırlarım.
Takıntılı adamlar
Aslında bu gibi durumlarla sıksık karşılaşanlar için ideal başvurukitabı İbrahim Akgün'ün "Sözİncileri"dir. (Kurtuba Yayınları)Bu kitaptan daha önce de alıntılaryapmıştım. Mesela birsiyasi partiyi tutan amabu partinin ne programınıne de kadrolarınınyeterliliklerinibilen ama sırf bir kişiyeyani CumhurbaşkanıErdoğan'a dönüktakıntıları yüzündensiyasi tartışmalaragirenler için yazarıbilinmeyen şöyle birbeyit vardır: "Kimseler fehmetmedimanasınıdavamızınBiz dahi hayranıyız davayıbi manamızın"Günümüz Türkçesi ile bu dizelerinanlamı şöyledir: - Davamızın manasını kimseleranlamadı; biz ise hiçbirmanası olmayan davamızınhayranıyız...
Sürekli isyan
Bir de topluma olumlu bir şeylersunmak yerine sürekli mevcudukötüleyip, başkaldırmayı alışkanlıkhaline getirenler yok mudur?
Mesela Osmanlı'da savaşmaları için kurulan ama sonra sürekli kazan kaldırıp darbeler yapan Yeniçeri Ocağı'nın, Vaka-i Hayriye ile bitirilmesini de İzzet Molla şöyle dizeleştirmişti: "Koyup kaldırmadan ikidebirdeKazan devrildi söndürdüOcağı"
Ebedi gerçek
Gelin bu pazar günü günlükendişelerin ve tartışmaların üzerineçıkıp Ömer Hayyam'ın dizelerindeebedi gerçeğe dönelim... "Niceleri geldi, neler istediler,Sonunda dünyayı bırakıpgittiler. Sen hiç gitmeyecek gibisindeğil mi? O gidenler de senin gibiydiler."
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.