CHP Genel Başkanı Özgür Özel öyle bir laf etti ki, liderliğe koşanimajını da, farklı kesimleri kazanmak için kurguladığı "Kürt demokratları" tezini de yerle bir etti.
Bu kadarla kalsa iyiydi, daha beterini de yaptı: Çıkışıyla ülkenin ve bölgenin geleceğini şekillendirecek, prangalarından kurtaracak "terörsüz Türkiye" siyasetini de hiç anlamadığını kaba bir biçimde gösterdi.
Şu söylediklerine bakın... Dün PKK terörünü görmezden gelerek "kent uzlaşısı" yaptığı DEM Parti'ye, "Artık oyvermeyecekler" korkusuyla şöyle sesleniyordu: "Bir Stockholm sendromu'nakapılmamaya, dünelinden zor kurtulduğunuzcelladınıza âşık olmamayadavet ediyorum."
Anlaşılan Özgür Özel, terörün devreden çıkarılmasını, ülkenin 50 yıllık prangalarından kurtulmasını umursamıyor. Gelecek toplumsalbarışı değil gidecekoyu düşünüyor. Bu da sadece Özgür Özel'in değil, aynı tornadan çıkmış "ÖzgürÖzeller"i üreten tek tipçi CHP siyasetinin bir sonucu. Ne yazık ki bugüne kadar o tek tipçi siyasetle hiçbir CHP'li siyasetçi yüzleşmedi, yüzleşemedi. Sosyal demokrasi, "Anadolusolu" ya da "helalleşme" gibi denemelerin hiçbiri başarıya ulaşmadı.
Siyaseten söylediklerini içselleştiremedikleri için de en değişti denilen siyasi aktörler bile bir bakıyorsun 1930'ların Recep Peker'ine dönüşmüş. Son yıllarda kimi Kürtler, kimi Suriyeli göçmenler, kimi de dindarlar üzerinden o faşist çizgiyi devam ettirdi.
Aslında daha demokrat görünmesine rağmen CHP Genel Başkanı Özel de şaşırtmadı. Üç yıl önce Kuran kursuna giden çocukları "Ortaçağzihniyeti" ile suçlarken, bugün de DEM Parti'ye oy verenleri Stockholm sendromuyla itham ediyor. Bir yerde gerçek yüz ortaya çıkıyor.
Bu ağır suçlamaya ilk tepkiyi son yerel seçimde bile birçok büyükşehir belediyesini kazanmalarını sağlayan eski ortakları DEM Parti Eş Genel Başkanı TuncerBakırhan verdi: "Öyle anlaşılıyorki Sayın Özel,kurultay kürsüsündenbize, 'Stockholm sendromu'teşhisi koyuyor ve'Celladınıza âşık olmayın'diyor. Biz de soruyoruz;Sayın Özel siz kürsüdenneden bir halkı aşağılayıcısözler söylüyorsunuz.Cellat defterini açıp geçmişikonuşacaksak hepinizborçlu çıkarsınız."
Ama en sarsıcı ve deprem etkisi yaratan eleştiri, CHP gerçeğini en iyi bilen siyasetçi Başkan Erdoğan'dan geldi. Başkan Erdoğan, Özel'in tarihi hatasına CHP tarihini hatırlatarak cevap verdi: "Neymiş?.. DEMParti'nin terörsüz Türkiyesürecine katkı vermesiStockholm sendromuymuş;yani celladına âşıkolmakmış. İnsanda birazutanma olur, mahcubiyetolur. Hadi Türkiye'yi bilmiyorsun,hadi dış politikadanhaberin yok, hadiekonomide elifi görsenmertek zannedersin; insanbari kendi geçmişini bilir,kendi kara sicilini bilir.Şimdi bu beyefendiye sormaklazım: Ya sen ömrünboyunca hiç mi CHP'ninutanç lekeleriyle dolu tarihiniokumadın? Tek partifaşizminin bu millete neleryaşattığını hiç mi öğrenmedin?Sen kimin cellat,kimin mağdur olduğunubilmiyor olabilirsinama benim Kürt kardeşimkimin cellat olduğunu çokiyi bilir." Özel'in çark etme çabası, "Öyle demedim" diye düzeltmeye kalkışması işe yaramadı ama şu gerçeği bir kez daha gösterdi: Geçmişle yüzleşen, bugünü doğru analiz eden siyaset üretmeden ne siyasetçi ne de iktidar olunur.
Son söz: CHP kendi celladına, yani kendi geçmişine âşık. Kurtulmaya hiç niyeti yok. Değişim hikâyesi sadece bir vitrinden ibaret. Özgür Özel'in çıkışı da bunu bir kez daha ispatladı. Siyasi iddiası yok. Gelecek okuması yok. En önemlisi liderliği yok. Geriye ne kalıyor? Sadece şu: CHP, değiştiğini söyleyip değişmekten en çok korkan partidir. Özel'in sözleri de bunun yeni ve ibretlik bir belgesidir.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.